Bütün benleri bensizleştirmek
Eğer kendimizi başkalarının gözünden görebilseydik, ben ile diğer benler arasındaki tutarsızlıklarımız ortaya çıkar ve bu tutarsızlıkların bir sonucu olarak vardığımız yerin ne bizim istediğimiz ne de Yaratıcı’nın bulunmamızı istediği yer olmadığını kolayca anlar, rahatsız olurduk.
Şimdilik buna imkân olmadığına ve yaşadığımız çağın hiçbir
şeyi bizi kendimize getirecek kadar rahatsız etmediğine göre kendimizi umumun
genel durumu ile karşılaştırarak sağlama yapıyoruz. Başka bir deyişle kendi
benimizin başkalarının gözünde nasıl görünmesi gerektiğine karar verenlerin ve
bu karar vericilerin hayatımızın tam ortasına yerleştirdiği dijital araçların
yönlendirmeleri doğrultusunda bir hayat sürmeye devam ediyoruz.
Eşrefi mahlûkat olan insana yüklenmiş tüm
sorumlulukları ortadan kaldıran bu hayat biçimi, modern psikolojinin
imkânlarıyla elde edilen direnişsiz bir kabullenişi de beraberinde getiriyor. Yalnızca
biçime önem veren bu hayat, küresel düşünce modalarının vefakâr takipçileri olan
bizleri uslu bir hayat sürmeye zorluyor. Fakat bu usluluk hali, Yaradan’ın
kurallarına uymaktan kaynaklanmıyor, insanı Yaradan’dan uzaklaştırmak için kural
koyanların, onu kendi kurallarına göre terbiye etmeye çalışanların kurallarına
uymaktan ve insanın kendi kontrolünü gönüllü olarak başka bir güce
devretmesinden kaynaklanıyor. Başkalarının gözündeki ben, bu güç devşirmesi ile
birlikte ‘bendeki ben’e büyük bir darbe indiriyor. Küresel düzen, bu iki ben
arasında düşmanlık peyda edecek çeşitli araçlarla insanın kendine gelmesini
engelliyor.
Kendinden uzakta yaşayan insanın bu durumu ve içtimai
hayatın “ticari kaygı”ları, insanı bir labirentin içinde debelenir hale
getiriyor. Hal böyle olunca çıkış için en yakınımızdan, en uzağımızdakine kadar
herkesten cömertçe yardım kabul edebiliyoruz.
Olur olmaz kişilerin “bence” diye başlayan,
dostlarımızın “böyle yapsan daha iyi olur” diye devam eden ve en yakınımızdakilerin
uhrevi/dünyevi ifadeler serpiştirilmiş cümleleri arasında çıkış yolu arıyoruz. Üstelik
çıkışa götürmeyen sonuçların ilk önce fikri ve yol tarifini verenlerce
eleştirileceğini bile bile bendeki ben’den kopuşun; başkalarının gözündeki ben’e
bağlanışın bedelini ödüyoruz.
Diğer benler, ben üzerinde ruhsal zorbalıklar
yapıyor: Akran benlerin zorbalığı. Böylece herkes kendinden başka bir benin yetersizliğini
ortaya dökerek kendi benini yüceltmenin ve dayatmanın üstenci psikolojisinin verdiği
hazzı yaşadığını zannediyor. Fakat insan yanılıyor çünkü bu haz, şeytanın
sıratı müstakimden çıkardığı her insan için duyduğu hazzın yansıması.
Bu yanılgıdan kurtulmak, bendeki ben ve başkalarının
gözündeki beni bir kenara bırakıp bensizliğe varmak için -bir başka değişle yaratılmışların
en şereflisi olarak kalabilmek için- tek çıkar yolumuz var; bütün benleri bensizleştirmek.
Tasavvufun da en mühim meselelerinden biri olan benliğin yok edilmesi, hem
başkalarının gözündeki benin hem de bendeki benin Yaratıcı ile insan arasından
çıkartılmasını ifade ediyor. Arifler de öyle buyurmamış mı; “Sen çıkınca aradan, kalır seni Yaratan”.