Buruk bir bayram
Buruk bir bayram… Yaramız derin, çok derin… Ramazan bayramında bile İsrail’in Gazze’de saldırıları hız kesmiyor. Siyonistler, koyun boğazlar gibi Gazze’de Filistinli Müslümanları boğazlıyor, öldürüyor. Soykırım devam ediyor.
Aylardan Nisan, elimizden gelen nedir? Israrla boykota devam etmek... İsrail’i boykot, Siyonizm’i boykot ve Siyonistlere hizmet eden bütün unsurları boykot bir çağrıdır. Boykot, bir Müslüman için tıpkı namaz gibi, oruç gibi ya da diğer farz ibadetler gibi mana ve muhtevası yönüyle büyük bir çağrıdır. Namaz kulluğa çağrı ise boykot da direnişe çağrıdır. Müslüman oldukları için sapık bir zihniyet tarafından soykırıma maruz bırakılan bir halkı koruma çağrısıdır boykot.
Ekseriyetle zayıfın sesini duyurması, güçsüzün elindeki ekonomik gücü kullanarak kendinden güçlülere meydan okumaktır. Hz. İbrahim’in Nemrud’a, Hz. Musa’nın Firavun’a başkaldırısıdır.
Şair diyor ya “Kaderin üstünde bir kader vardır.” Biz bu boykotla bu kutlu yola çok büyük bir kilometre taşı koyuyoruz. Biz, bu boykotla bir tohum atıyoruz toprağa. Belki bugün değil ama çok yakın bir zamanda tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar 0rmana dönecektir kutlu İslam beldesinde. Kim bilir bize ne hayırlar getirecek bu boykot. Kim bilir mazlum Gazze halkına ne hayırlar getirecek, biz bilemeyiz.
Bir hikâyesinde yazmıştı Büşra Çelik, (Musa Paradoks, Olağan Hikâye-Şubat Mart 2024)
Musa’nın şehre dönüşü nasıl olmuştu? Kuranî bilgiyi hepimiz biliyoruz. Hz. Musa, şehre girmiş ve iki kişinin kavga ettiğini görmüş. Yazarın anlattığı hikâye farklı… Farklı olduğu için aktarıyorum.
“Musa, bir gece vakti dağdan şehre indi. Ve gördü ki babasını öldürmüşler. Kurtların ceylanlara dokunmadığı dağlardan inip şehirde öldürülen babasını gördü 10 yaşında bir çocuğun babası evvela zindana atılıp ardından öldürülmüştü. Ama babası şanlı bir şekilde ölmüştü, öldürmeyen ölümlerden birini tatmıştı. Ağlamadı Musa. Eline bir taş aldı ve boşluğa savurdu. Musa'nın taşı düşmanın tankına isabet etti. Hedef almadığı halde buldu yerini taş. Çünkü ağaçların ve dahi taşların şikâyetçi olacağı günler yakındı. Bildim Musa. Bu sebeple bir taş daha aldı. Ve yeniden boşluğa attı. Bu kez attığı taş ile birlikte az evvel kızını seyrettiği zeytin ağacının altında buldu kendisini.”
Bu, Musa Filistinli Musa idi. Hakikat adına, adalet adına zulme karşı taş atmıştı. Tıpkı daha Önce Filistinli Edward Said gibi, Cahit Zarifoğlu yıllar önce bir şiirinde
“De ki sen şairsin, elindeki bu taş ne?
Dedim ki, şair aşka boyun eğer, zulme değil.”
Bu mısralar, aslen Filistinli olan Amerika vatandaşı Edward Said’in İsrail’e taş atmasını ne de güzel tasvir ediyor. Demek ki boykot Edward Said’in elindeki taştır.
Boykot; İslam dünyasında bir çağrı, bir ibadet şekli olarak görülmelidir.
Boykot; sadece İsrail mallarına, ABD mallarına ve gelirlerini İsrail’e bağışlayan markalara karşı değil Müslümanları israfa götüren, bizleri Yahudi hizmetkârı yapan tüm marka ve unsurlara karşı yapılmalıdır.
"Boykot, Beşiktaş’ın karşısında Filistin’e destek konuşması yapan Ali Sinanoğlu’nun yanında durmaktır."