Buruk Bayram
Mübarek Kurban Bayramı'nı idrak ediyoruz. Ama bu sene buruk yaşıyoruz ne yazık ki. Orta Doğu barut fıçısı. İslam coğrafyası ateş çemberi içinde. Din kardeşlerimiz büyük acılara du00fbçar oluyor. Anaların gözyaşları hiç dinmiyor. Ramazan Bayramı'nda İsrail'in Filistin Gazze'de uyguladığı soykırımın derin acısı yüreklerimizi kavurmuştu. Bu bayramda ise Suriye ve Irak'ta Müslümanların akan kanı hepimizi kahrediyor. Ne idüğü belirsiz, kimin tarafından güdüldüğü meçhul IŞİD denilen bir bela, bir terörist grup ayırım yapmadan Arap, Türkmen ve Kürt kardeşlerimizi katlediyor.
Gazze'de bir kısmı çocuk 1200 masum Müslüman'ın İsrail tarafından hunharca katledilmesine göz yuman ABD ve Batı dünyası, şimdi ne hikmetse gayrete gelmiş. Orta Doğu yeniden dizayn ediliyor, Irak ve Suriye dünyaya nizam vermeye çalışan beş altı ülke tarafından parselleniyor. Myanmar'da Arakanlı Müslümanların hüzünlü göç esnasında can vermesi en katı yürekli insanları bile kahrederken dünya sessiz kaldı. Mısır ve Libya durulmuyor.
Suriye'de, Irak'ta katliamdan kurtulmak isteyen Müslümanlar Türkiye'ye sığınıyor. Türkiye, sığınmacı Kürt kardeşlerine yürekten yardım ediyor. Devletimiz ve milletimiz bu civanmertliği her zaman olduğu gibi yine gösteriyor. Gözü yaşlı analar, masum bebekler, yılgın çocuklar Türkiye'de huzur ve güven içinde yaşıyor. Bayramlar kardeşlik duygularının zirveye çıktığı, dayanışma ruhunun kuvvetlendiği huzur ve barış günleridir. Bu mübarek günlerde küskünlükler sona erer, barışılır ve helalleşilir. Bu sene, büyük acılar yaşayan güneyimizdeki kardeşlerimizle kucaklaşıyoruz.
İslam dünyası büyük acılar yaşıyor. Müslümanların yaşadığı ülkelerde diktatörler büyük bir kibir içinde hüküm sürüyor. Halkların acıları dinmiyor. Sancılı bir dönemden geçiyoruz. Gazze'de, Suriye'de, Irak'ta, Kerkük'te, Doğu Türkistan'da, Arakan'da ve Kırım'da Müslümanların yaşadığı büyük sıkıntılar Batı'nın umurunda değil. Bu ülkelerde ve topraklarda yüzbinlerce Müslüman ve Türk katledilirken dilini yutanlar, iki Batılı öldürülünce NATO'yu ayağa kaldırdılar. Batının çirkin yüzünde bu çifte standardı hep gördük, görüyoruz.
Bütün bu hengame içinde dik duran, mazlumun yanında olan, haksızlığa itiraz eden bir devlet var: Türkiye. Şükürler olsun ki Osmanlı'nın adalet ve hakkaniyet anlayışını temsil eden Türkiye'deki idareciler hep mazlumun, mağdurun ve masumun yanında yer alıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya, beşten büyüktür." sözü sadece bir siyasu00ee beyanat olarak değil bir slogan, haykırış ve meydan okuma olarak dünyaya yayılıyor. Sömürülen ve kendilerine değer verilmeyen ülkeler uyanıyor, söz sahibi olmak istiyorlar. Dünyanın beş ülkeden büyük olması gerektiğini herkes düşünmeye başladı. Türkiye bu anlamda liderliğini, gücünü dosta/düşmana göstermiş oldu.
İslam coğrafyasında büyük bir keder hakim. Müslümanlar melal içinde. Bir hüzün dalgası dört bir yanımızı sarıyor. Ama bizim inancımızda ümitsizlik yok. Biz Allah'ın ipine sımsıkı sarıldıkça, kardeşlik şuuruna sahip oldukça bütün sıkıntıları bertaraf edebilir, acılara son verebiliriz. Bütün mesele Cenab-ı Allah'ın "Müminler kardeştir." emrini candan yaşamak ve buna iman etmektir. İman kardeşliğinin cemaat, hizip, grup, parti ve zümre kardeşliğinden çok daha önde ve önemli olduğunu idrak ettiğimizde zaten mesele kalmayacak. İfrat ve tefrit çizgilerinden uzaklaşıp tavsiye edilen orta yola yöneldiğimizde fikirlerimiz daha doğru, duygularımız daha esaslı, tespitlerimiz daha hakkaniyetli olacaktır.
Bizim çok zengin bir bayram edebiyatımız vardır. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'nin mısraları bilinir ve sevilir: "Bayram'ım imdi Bayram'ım imdi / Bayram ederler yar ile şimdi / Hamd-ü senalar hamd-ü senalar / Yar ile bayram kıldı bu gönlüm." Belki de bütün sıkıntı burada. Acaba biz "yar" ile, bizi "yaradan" ile bayram edebiliyor muyuz? Munis Faik Ozansoy yıllar önce yazdığı şiirinde, bugün babası ve annesi öldürülen Gazzeli, Kerküklü, Suriyeli ve Iraklı masum çocukların hislerine mi tercüman olmuştu acaba: "İlk defa, bayram sabahı / Öpecek el bulamadım; / Bekledim çağrılmadı / Bir ana sesiyle adım." Celal Sahir Erozan, hüzünlü şiirinde bugün yaşananlara mı ayna tutuyordu: "Dudaklarımızda kısılmış bir ah / Gözlerimizde yaş, gönlümüzde gam, / Seni karşıladık. Gücenme bayram, / Bize artık gülmek, sevinmek günah. / Ömrümüze çöktü bir geniş akşam / İçimiz karanlık, bahtımız siyah. / Sana da bize de acısın Allah. / Bayram, dertli bayram, acılı bayram."
Buruk bir bayram yaşıyoruz. Ama kararan gecelerin sabahı pek yakın olur. İnşallah İslam dünyasının ve yeryüzünün sıkıntıları sona erecektir. Bütün okuyucularımın, müminlerin mübarek Kurban Bayramı'nı hayırlara vesile olması dileğiyle kutluyorum.Bayramlar bayram ola.