Burç halifenin düşündürdükleri
01-04 Mart tarihleri arasında Uluslar arası Hukukçular Birliğinden 17 avukat Birleşik Arap Emirliklerine (BAE) 94 kişinin yargılandığı bir davada gözlemci olarak katılmak üzere gittik. Bu yazıyı gezi dönüşü yazmak istememe rağmen yargılanan kişilerin avukatlarının talebi üzerine erteledim. Zira cezaevinde bulunan kişilerin hayatları için ciddi endişe duyuluyordu. Herhangi bir şekilde bu kişilere zarar vermemek adına bu güne kadar yaşananları sadece takip ettik kimse ile paylaşamadık. Ancak aradan bir ay geçmiş olmasına rağmen yargılanan kişilerin halen cezaevinde olması ve yeni tutuklamaların meydana gelmesi beklemenin hiçbir faydası olmadığını bize gösterdi.
BAE hakkında genel bazı bilgiler vermek istiyorum. Zira bu çölde kurulu zengin Arap Devletini anlayabilmek ve anlatabilmek için bu bilgiler şart. BAE, yedi emirlikten oluşan Abu Dabi Emir'inin Cumhurbaşkanı, Dubai Emir'inin Başbakan olduğu diğer beş Emir'in ise konseyi oluşturduğu 6 milyon nüfuslu bir ülke. Abu Dabi çok zengin petrol yataklarına sahip, Dubai'nin geçim kaynağı ise ticaret ve turizm. Diğer 5 emirlik ise fazla söz hakkı olmayan görece daha fakir emirlikler. Nüfusun 2 milyonu yerli, 4 milyon ise çevre ülkelerden çalışmak için gelmiş kişiler oluşturuyor. Çevre ülkelerden gelen bu insanların vatandaşlık hakkı bulunmuyor ve hizmet sektöründe istihdam edilmişler. Devasa binalar ise en belirgin özellik.
Ülke yönetimi "Arap Baharının" ülkelerine sıçramasından çok çekiniyor. Bu nedenle yerli halk üzerinde baskıyı artırıyor. Eğer herhangi bir talebiniz yok ve BAE vatandaşı iseniz yaşam standardı ve günlük hayatınız ile ilgili hiçbir sorun yok. Ancak seçme-seçilme hakkı, özgürlükler noktasında talebiniz var ise o zaman devlet size diğer yüzünü gösteriyor. 2011 Mart ayında aydınlar bir bildiri hazırlamışlardır. Hazırladıkları bu bildiride seçme hakkı, danışma meclisi yerine yasama meclisi kurulması gibi talepleri dile getirmişler. Aradan geçen süre içerisinde bu bildiriye imza atan hemen hemen herkes hakkında davalar açılmış bir kısmı cezaevine girmiş.
Şu an yargılaması yapılan 94 kişiden çoğu da bu bildiriye imza atmış kişilerden oluşuyor. Biz BAE'de bulunduğumuz tarihlerde 70 kişi tutuklu idi. Tutuksuz yargılananlar, kadınlar ve yurt dışında bulunanlardı. Tutuklu sayısının şu anda arttığı noktasında bilgiler gelmekte. Bizler duruşmada gözlemci olarak bulunmak için BAE Adalet Bakanlığına müracaatta bulunduk. Duruşma günü de mahkeme binasına gittik. Bizim gibi İngiltere'den de gelen gözlemciler vardı. Ancak mahkeme binasına alınmadık. Israrlı taleplerimize karşılık verdiğimiz dilekçelerin değerlendirileceği daha sonraki duruşmalara girip giremeyeceğimizin belli olacağını ancak 4 Marttaki duruşmaya katılamayacağımızı söylediler. Mahkeme salonunun 300 metre uzağındaki otoparkta beklememizi kibarca! Anlattılar. Otoparkta yargılanan kişilerin yakınları ile görüştüğümüz esnada ise polislerin ikazı ile sanık yakınları orayı terk ettiler. Bize de en fazla 3 kişilik gruplar halinde bir arada durabileceğimiz aksi takdirde gözaltına alınacağımızı söylediler. Sadece gözlemci sıfatı ile bulunmamız nedeni ile bizlerde oradan ayrıldık. Yurt dışından gelen hiçbir gözlemci o gün duruşmaya alınmadı.
Duruşmada göre soruşturmanın başlamasına neden olan ve ilk tutuklanan diğer 93 kişinin ismini verdiği iddia edilen sanık savunmasında, işkenceye uğradığını imzası olan hiçbir ifadeyi kabul etmediğini tutuklanan diğer kişilerin isimlerinin polis tarafından yazıldığını, ailesinin ve kendisinin hayati tehlikesinin olduğunu, ailesinin ve kendisinin koruma altına alınmadan bir şey söylemeyeceğini ifade etmiş. Diğer sanıklar da uğradıkları işkenceleri anlatmışlar. İlk duruşmada ara karar o ana kadar hücre hapsinde olan ve kimse ile görüşemeyen bu kişilerin normal hapishanelere nakline karar verilmiş.
Bu kişiler belli yaşın üzerinde ve içlerinde sağlık problemi olan birçok kişi bulunmakta. 6 ay polis tarafından hücre hapsinde tutulabilmekteler. Duruşmaya gözlemciler alınmamakta. Hakimlerden bir tanesi başka bir ülkeden ve vatandaş olmadığı için polisten oturma ve çalışma izni alıyor ve bu davaya hakim olarak atanıyor. Hukuk Fakültesinde yanlış olduğu anlatılan her türlü uygulama BAE de çok vahim bir şekilde hukuk olarak uygulanmakta.
Kısa ve ana hatları ile anlatmaya çalıştığım bu olaylar Burç Halife, palmiye adaları ve başkaca dünyanın ne kadar "en" leri ile meşhur yapısının yapıldığı bu ülkede "en" hukuksuz uygulamaların da yapılmakta olduğunu gizleyememekte. Almanya'nın otoyollarının altında bulunan kan ve gözyaşları gibi BAE de de o gökdelenlerin altında sessiz çığlıklar var. Kimsenin duymadığı kimsenin görmediği kimsenin duymak istemediği, Burç Halifenin yanındaki yapay gölde ışık ve Micheal Jackson eşliğinde dans eden sular tüm bu hukuksuzluğu örtmeye yetmiyor. Son model Ferrarilerin göz alıcı renkleri cezaevindeki masum insanların gözlerindeki özgürlük parıltılarının güzelliğini kapatmaya yetmiyor.
BAE kendi baharını bekliyor. Bunun ne baharı olacağı BAE vatandaşlarının belirleyeceği bir hak, bizim bunun olup olmayacağına veya olacaksa ne olacağına karar verme hakkımız yok ancak konu insanlık onuru ve özgürlükler ise susma hakkımız bulunmamakta. BAE, Bangladeş, Gazze, Kudüs veya dünyada herhangi bir yerde yada ülkemizde yaşanan her ihlal ile mücadele etmek tepki koymak zorundayız. Bu bizim boş zamanlarda yaptığımız, boş zaman hobisi değil bu bizim omuzlarımızdaki bir sorumluluktur. Yılmadan yorulmadan takip etmemiz gereken ve edeceğimiz bir sorumluluktur.