Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2954.74
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Burası Hakkâri: Adı Remzi, Soyadı Çiçek Devlet Bilinci: Ülkenin İstikrarı İçin Üç Kuşak, Üç Hamle

Mevsim artık sonbahar. Yer yer yağmur yağsa da, gündüzleri tertemiz havasıyla berrak masmavi bir gökyüzünün altında bu vatan toprağında tabiatın ağır ağır kış mevsimine hazırlandığını görebiliyorsunuz. Tüm haşmetiyle Sümbül Dağı’nın zirvesine mevsimin ilk karı yağdı bile.

Yurdumuzun her bir köşesinde öyle güzel insanlar ve bu insanların öyle ilginç hikayeleri var ki, bunları öğrendikçe bu güzel ülkenin böyle güzel insanlarla ayakta kaldığını görüyorsunuz.

Her insan bir hikayedir ve her hikâye de bu ülkenin geçmişidir, hafızasıdır.

O’nunla şehir merkezinde buluştuk. Şehrin en eski esnaf lokantası Derya Lokantası’nda yemekte başlayan sohbetimizi dışarıda sürdürdük.

“Hadi gelin sizi buranın en güzel çayını yapan çay ocağına götüreyim, orada hem çay içer hem de sohbet ederiz” dedi Remzi abi.

Adı Remzi soyadı Çiçek. Buralı.

Mütevazı bir kişilik. Kalender, hoşsohbet.

remzi-cicek_5b9e0608c22c891df0d238870d747829.jpg

Fotoğraf: Remzi Çiçek, İbrahim Yıldırım arşivinden.

1960 Çukurca Cevizli köyü doğumlu, lise mezunu. 1987’de Refah Partisi Hakkâri teşkilatını kurmuş. Kömür ve odun satıcılığı işi ile meşgul olmuş.

“Devlet gibi yar olmaz. Devlette adalet temeldir. Herkesi kucaklamalı. Adaletin olmadığı yerde hayat olmaz. Birlik ve beraberliğin kalıcı ve sağlam olabilmesi için kayıtsız şartsız adalet olmalıdır.”

“Hakkâri ve Türkiye için 27 Mart 1989 mahalli seçimlerinde aşiret zihniyetiyle bu işler olmaz dedim. ANAP Turgut Özal’ın başbakanlığı zamanı. Mahalli seçimlerde ANAP tüm Türkiye’yi kaybetti, iktidar olmasına rağmen. Seçimler öncesinde bunu söyledim. Ali Talip Özdemir teşkilat başkanıydı. O’na söyledim. Malatya’yı bile kaybedeceksiniz dedim. Tedbirinizi alın dedim. Bana dedi ki, “biz Hakkâri’yi kaybetmişiz çok mu?”.

“Hakkâri, Bitlis seçimi mükerrer oy kullanıldığı sebebiyle yenilendi. Ben de tekrarında ANAP’ta yer aldım. Bitlis ve Hakkâri’yi alırsak erken seçime gideriz iddiaları oldu. Baktım ki, cumhurbaşkanlığı seçimi riske girecek. Ben de bu yüzden bu istikrarsızlığı görünce ANAP’ın yanında yani devletin istikrarı için yer aldım. Ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarının yanında yer aldım ve çevremi buna göre yönlendirdim.”

“Devlet siyasi ve ekonomik istikrar üzerinde ayakta durur. Ben bunun için kendi partimi ve liderimi ve kendi siyasi hayatımı risk ederek ülkenin ekonomik ve siyasi istikrarını düşünerek ANAP’a destek verdim.”

Çaylarımız bittikçe yenisi geliyor. Dediği gibi varmış. Buranın çayı gerçekten de güzelmiş. Ben çok çay meraklısı bir insan değilim ama çayın demi güzel olunca sohbetin kıvamı da güzelleşiyor.

İki çocuğu var. Çifte vatandaşlık hakları olduğu halde almıyorlar.

“Bu toprakların çocuğuyuz” diyor; ABD, Kanada, İngiltere vatandaşlığı almak için koşturanlar varken.

van_e7156d50a64b5e0a1bc1108f07d373b8.jpg

Fotoğraf: Hakkâri, Turan Koca arşivinden.

Burası Hakkâri.

Adı Remzi soyadı Çiçek.

Ataları Irak’tan buraya 1. Cihan Harbi’nden sonraki yıllarda göç etmek zorunda kalmış. Dedesinin ait olduğu aşirete İngilizler tarafından emirlik teklif ediliyor. Teklifi ret ediyorlar. Vefa ve vahdet bilinci işte budur.

Osmanlı coğrafyasında Osmanlı sonrasında yetim kalan, öksüz kalan, düşman karşısında savunmasız kalan nice ailelerden bir aile, bir Kürt ailesi.

İmadiye aşireti. Dohuk vilayeti İmadiye kasabası. Irak’ın eski bir kasabası. 5000 yıllık bir kasaba. 1921-24 yıllarında İngilizlerin işgali sırasında dedeleri İngilizlere karşı koyuyorlar.

“Sen kimsin? 15 bin km. öteden gelmişsin, sen kimsin burada Kürt devleti kurduruyorsun? Biz müslüman bir toplumuz, senin kuracağın bir Kürt devletine ihtiyacımız yok” demiş dedeleri.

“Biz Osmanlı mirasıyız. Kimliklerimiz de öyle.”

Emirlik teklif ediyorlar. Kabul etmiyorlar. İngilizlerle savaşa giriyorlar. İmadiye aşiretinin tamamı silahla mukavemet ediyor. Osmanlı kuvvetleri çekilince, Osmanlı kuvvetleriyle birlikte aşiret Hakkâri Gulaçini’ye (Merzan) yerleşiyor. Berçelan yaylası Koçanis’e kışın yerleşiyorlar. Yüksek olan Çukurca kayalık bölgesi sıcak olduğu için sonra buraya göçüyorlar.

İdam kararı çıkarıyor İngilizler aile için. 15 yıl sonra itidalli bir hükümet gelince, af çıkıyor. Aşiret bunun üzerine geri dönüyor. Abdüllatif Ahmet Abdüllatif dedesi. Ahmet Abdüllatif Ahmet babası.

Sıcak çaylarımızı bir bir yudumlarken, ben sormaya Remzi abi ise anlatmaya devam ediyor.

1943’lerde babasının askerlik çağı gelir. Orada Şeyh Bahattin hazretleri:

“Sen askerlik çağına gelmişsin, git Türkiye’de askerlik yap” diyor. Orada büyüdün, suyunu içtin, havasını teneffüs ettin. Haktır orada savunmak.”

“Şeyh Muhammed Selim Seven hazretlerine mektup getiriyor. Babası onunla askerlik şubesine gidiyor Türkiye’de. Sülüsünü alıyor ve Çanakkale’ye birliği çıkıyor Lâpseki Gelibolu’da. 18.03.1943’te askere yazılıyor. Yürüyerek gidiyor. Kurtalan tren istasyonuna gidiyor, aç susuz. Kalacak yer yok.”

“Ne adına gidiyor? Din adına. Mukaddesat adına ve bir de Irak’tan geliyor.”

“Lâpseki’de zatürreye yakalanıyor. Ameliyat oluyor. Sırtından bir kova su çıkarıyorlar. Memleketine gitmiyor, birliğinde kalıyor. 20.07.1948’de terhis oluyor. Çukurca’ya geliyor, Cevizli Köyü’nde evleniyor.”

Dedik ya, bir insan bir hikâye.

Her insan bir hikayedir ve her hikâye de bu ülkenin geçmişidir, hafızasıdır.

Üç kuşak ve üç kuşağın devlet refleksi, devlet bilinci.

Söz konusu vatansa, işte size üç kuşağın kısa bir hikayesi.

Evet, burası Hakkâri.

Burada hayat var.