Bunlar tehlikeli oyunlar…
Hepimizin deli gibi ihtiyaç duyduğu bir şey var; dostluk.
‘Dostlarımızın sayıları azalıyor’ ifadesini çok duyuyorum.
Atasözlerimizden biridir, "dost
bin ise azdır, düşman bir ise çoktur.”
Bu hayatta kendinden başka bir şey düşünmeyen çok kimseler gördüm. Tokun
açın derdinden anlamadığı gibi seni de anlamazlar. Tavsiyem, onları fark
ettiğin anda hayatından çıkar yükün azalsın.
Gerçek dostu bulduğunda anlarsın zaten. Kalbinde olduğunu saklamaz her
zaman iyilik vardır. Dostun ilaç gibi iyileştirme gücü vardır, düştüğünde
arkasını dönmez. Dostlukta güven ve itimat vardır.
Düşmanlık ise istenmeyendir. Birçok kere hasmını bir kaşık suda boğmak
tavrına şahit olmuşumdur. Düşmanlığı; kin, haset, kıskançlık duygusu
besler. Ağzınla kuş tutsan yaranamazsın, nankör ve yıpratıcıdır ayrıca. Dost
gibi görünmesi en büyük hilesidir.
***
Motto cümledir, iyilerin dostu
iyiler, kötülerin dostu da kötüler. Bu nedenle iyilerin düşmanı eksik
olmuyor. Devletimiz yıllardır Düvel-i muazzamayı karşısına alma
pahasına iyiliğin, hakkın ve hakikatin yanında yer alıyor. Terörü
sınırlarımızın dışında karşılamak ve kaynağını yerinde kurutmak için de sürekli
operasyonlar yapıyor. Suriye’de bu nedenle varız. Libya ve Karabağ’da
haklı bir mücadelenin içindeyiz. Mazlumun yanında, zalimin karşısında…
Türkiye’nin bu haklı mücadelesinde muhalefet nerede duruyor?
Muhalefetin nerede durduğu bellidir, ayak bağı oluyor. Orman yangınlarında
da oldu. Maalesef kullanılan dil, yakıcı ve yıkıcıdır. ‘Yalan gürültü çıkarır.’ misali bir kez daha görüldü ki kuru
gürültüyle afetlerden daha beter hasar bıraktılar.
Orman yangınlarında doğanın, ağaçların ve türlü canlıların yanmasına vicdan
sahibi hiç kimse razı olmaz. Maalesef sevinen ve gulu gulu dansı yapanlar oldu.
Atasözlerimizdendir, “ölü evinde
ağlamasını, düğün evinde gülmesini bilmeli” Ne yazık ki sel su ve yangınlardan
iktidar çıkarma peşine düşülmüştür.
***
Erdoğan gitsin de isterse kıyamet kopsun havasında gözünü karartanların şartlanmış Erdoğan düşmanlığı gittikçeTürkiye muhalifliğine dönüşüyor. Bu ruh
hali milletimizin birliği ve dirliğine zarar verir hale gelmiş ve gün geçmiyor
ki, milletimizin sabrını sınayan gelişmeler olmasın.
Aman dikkat diyoruz. 2023 yaklaştıkça tehlikeli oyunlar artabilir ve
işaretleri de geliyor. Allah korusun iktidarı düşüreceğim derken ülkemizin
düşmesine sebep olabilirler. En son Suriyeli göçmenlere saldırılar büyük
bir oyunun parçası olduğu görülüyor. Temennimiz oynanan oyun tutmazsın.
***
Mazluma yardım Allah’ın emridir. “Ben iktidara gelince Suriyelileri
ülkelerine göndereceğim” demek onları zalim Esed’e teslim edeceğim demektir. Bu
tutum zülfü yâre dokunur. Biz biliyoruz ki mazlumun duası ile Allah
arasında perde yoktur, gün gelir tutar. Ha, oynanan oyun bir süreliğine
muhalefete koltuk getirebilir ancak bir gün kazandıkları koltuklar altlarından
kayıp gidebilir.
Tabi ki iktidarın hataları eleştirilmeli kusurları da söylenmelidir ancak
yakıcı yıkıcı değil, üslup da yapıcı olmalı tavır da. Ülkemizde hiçbir şey iyi
gitmiyormuş ve hiç iyi şeyler olmuyormuş gibi konuşmak doğru değildir ve ayrıca
ülkemizin faydasına da değildir.
Cemil Meriç’in tespiti harika, ne diyor üstat, “Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz kılanlardır.”
Veya bir insan çocukken hangi huydaysa ölünceye kadar da aynı huydadır. Bizim
muhalefetimiz geçmişte yapıcı değildi, şimdi de…
Fikirde ayrılıklar kolay kolay giderilemez ama ülke
menfaatlerinde ortak noktada buluşulabilir. Gelin bunu deneyin. Başarabilirsek
eğer gelecek yıllar Türkiye’nin olur.
Var mısınız?