Bundan sonrası tufan
Türkiye’deki bir arabanın satışıyla elde edilecek gelirin ABD’de 6 ay kirası ve faturaları ödenip dayanıp döşenmiş bir eve yettiği üstelik yine aynı arabanın kapının önüne çekildi hesabı herkes izledi.
Bazen yazmak, söylemek yerine göstermek çok daha kolay
oluyor.
Gelinen
nokta konut ve otomobil üzerinden sağlanan rantın gözler
önüne serilmiş hâlidir.
Serveti olmayan ama sabit geliri olan küçük
yatırımcının ufak birikimlerini finansal araçlarda değerlendirmekten uzak
kalmasının nedeni işte bu rant alanlarının varlığı...
Bunun ne kadar zararlı bir şey olduğunu anlatmak
gerçekten çok zor.
Çünkü vatandaş helâlinden kazanç elde ettiğini
düşünüyor.
Evet haklılar da aslında, sonuna kadar helâlinden bir
kazanç...
Çünkü fiyatların bu kadar yukarıda olmasının sebebi bu
satış işlemleri değil.
Yürütmenin koyduğu vergiler veya aldığı kararlardır.
Araba konusunda ÖTV var olduğu sürece
geniş kitleler tarafından araba, ihtiyaç yerine ticarete konu bir
mal olarak görülmeye devam edecek.
Gümrük duvarlarını yüksek tutmak için koyulan
vergilerin döviz çıkışını önlemek adına kabul edilebilir bir zaman
diliminde kullanılması dünyada da çok ses çıkarılmayan bir politikadır.
Buna rağmen onlarca yıl böyle bir düzenlemenin
varlığını devam ettirmesi ticarette balon hâline gelen
sektörler oluşturuyor.
Pandemide bozulan tedarik zinciri tüm
dünyada sıkıntı çıkarsa da Türkiye’nin yüksek ÖTV kıskacı, bu durumu
daha da katmerliyor.
Araba ithalatını özendirmek çözüm değil.
O zaman yapılması gerekeni şimdi tekrar ve tane tane
anlatalım.
Ülkenin güçlü olduğu ve rekabet edebileceği alanlarda
piyasayı desteklemesi yoluyla ülkenin dünyada söz sahibi olmasını
sağlamak devletin işi...
Bu yolla sağlanacak döviz ile parasal
dengenin korunması devletin işi...
Bu yatırımların gerçekleşebilmesi
için altyapıyı oluşturacak eğitimin
verimliliğini yükseltmek devletin işi...
Mevcut zeki ve girişimci insanların sistem
içinde körelmesini önlemek çoğunlukla özel sektörün işi olsa da
devlet bu insanların girişimcilik imkânlarını artırarak yurtdışına
çıkmak yerine ülke içinde katma değerli mal ve hizmet üretmeye teşvik
etmeli...
Bunlar da uygun finansman yani kredi ve
birçok vergi istisnaları ile sağlanabilir.
Bu kaynakları üretmek için de devletin tasarruf
yapması ve gereksiz her türlü masraftan kaçınması çok ama çok
önemli...
Bu iş tüm dünyada böyle...
Dün neyse bugün de o aslında...
Eğer yurtiçinde yerli araç üretimini teşvik
edecek bir yapı kurulmayacaksa ÖTV’nin piyasayı bozmayacak bir
takvimle indirilmesi çok ama çok önemli...
Yurtiçinde artan araçlarla birlikte ülkenin daha
fazla petrol ürünü talep edeceği düşünülürse bu talebi
karşılayacak yurtdışı ilişkilerini geliştirmek de devletin
işi...
Yakıta getirilecek yüksek vergiler ile
sadece enflasyon yükseltilir.
Devlet fiyatlar genel dengesini korumazsa para
politikaları devreye girmesi gerekeceğinden bu da yüksek
faiz ve dolar satışı demektir.
Yukarıda anlattığım gibi bin bir güçlükle
kazanılan dolarların öyle kolayca harcanmaması için kılı kırk yararak
politika üretmek gerekiyor.
Politikacılar çok dikkatli bir dil ile
maliyetleri önce siyaset ve diplomasi ile kontrol etmeye
çalışmalı, eğer başaramıyorsa o zaman bu araçları topluma gerekçesini
açıklayarak kullanmaya başlamalı.
Tüm bu anlattıklarım günümüz gelişmiş devletlerinin
normal rutinidir.
Biz bunları anlayıp uygulayacak aşamaya geldikten
sonra rekabete başlayacağız.
Yani anlayacağınız daha çok işimiz var.
Suni gündemlerden kurtulmanın ve bir an önce
ülkenin ihtiyacı olan meseleleri konuşarak gerçek
politikaları uygulamaya almak çok önemli...
Önümüzdeki seçim döneminde bunları ortaya
koyan siyasi yaklaşım hem dünya hem de ülkede karşılık bulacak...
Bolca üretilen ayağı yere basan projelerle
bu seçim yarışı daha da öteye götürülür.
Aksi takdirde bundan sonrası tufan...