Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Kasım 2019

Buna Hazır mısınız?-1

Hayat ne kadar ilginç öyle değil mi?...

Tanımadığın bir ailenin kucağına bebek olarak düşüyorsun, onlarla beraber yaşıyor, onlarla beraber büyüyor ama farklı tarihlerde ölüyorsun… Siz hayatınızın baharındayken ölüm meleği bir bakmışsın dedenizin kapısını çalmış… Sonra evin diğer yaşlılarını… Arada bir gençlere de uğrayan ölüm meleği, sülalenizden fertleri ağaçtan meyve koparır gibi kopartıp adına kazılacağı kabre yolcu eder… Bu döngü Âdem aleyhisselamın yeryüzüne misafir olmasıyla başladı ve hala devam ediyor… Engel olmak ne mümkün…

İstediğin ülkede yaşa… İstediğin kadar geniş sülaleye sahip ol… İstediğin kadar hastalıklardan ve ölümden korunmaya çalış… Gün gelecek geldiğin yere yolculuk başlayacak… Bu şehirde de böyledir köylerde de…

Yerleşim için nasıl evler ve mahalleler imar ediliyorsa aynı şekilde mezarlıklar da imar ediliyor… Her ilde mezarlıklar… Doğumhanenin kapısından çıkıp mezarlıktaki tek kişilik dar bir odaya yolculuklar yapılıyor…

Şehirlerde evler arttıkça kabristanın genişlediğine şahit oluyoruz… Ölen ölürken kalan sağlar da ölümü bekliyor ama kimin umurunda ki:(

Sanki tiyatro sahnesinde herkes başrol oyuncusuymuş gibi… Rolü biten sahneden gözyaşları bıraktırarak ayrılıyor…

Dünyanın en zengini de, en fakiri de, en yakışıklısı da, en üst düzey devlet adamı da, hastalarının şifası için ter döken doktoru da bu dünyada fazla kalamıyor… Tek kişilik çukura bırakılıp hayata kalan yerden devam ediliyor…

Değerli kardeşim…

Aile ile alakalı yazı serime ölümle başlamam size garip gelmiş olabilir… İnanın ne yazdığımın farkındayım… Aklına gelen bütün konularla sıcak bir ilgisi vardır ölümün… Ölümsüz bir hayat kesinlikle düşünülemez… Çünkü ölüm meleğiyle tanışan kişi Allah katına bu dünyadayken yaptıklarından haber vermeye çıkar… Tabi önce amelleri çıkar sonra kendisi…

Ya yaptıkları/amelleri başına ciddi bir iş açar ya da cennet vizesiyle ebedi yurduna ev sahibi olarak girer… Bu sebepten dolayı ölüm hatırlatmasıyla kitapçığımıza giriş yapmak istedim…

Değerli kardeşim…

50 yıllık hayatım bana şunu öğretti:

  • “Yalnız geldin!”
  • “Başrolde sen varsın!”
  • “Yapman gerekipte yapmadıklarından da sorguya çekileceksin!”
  • “Görevini/ibadetlerini/yapman gerekenleri kusursuza yakın yapmak istiyorsan ölüm ötesi bilgilerinden kabir ve mahşer hayatını bir film izler gibi gözler önüne getirmelisin!”
  • “İşe o zaman bu hayatı ciddiye alırsın!”

Değerli kardeşim…!

Düşünsene Allahın huzuruna yalnız ve çırılçıplak getirilmişsiniz… Sağınızda salih amelleriniz, solunuzda ise biriken günahlarınız… Önünüzde ise yanan bir ateş… Böyle bir sahnenin yaşanacağını daha önceden okumuş ya da işitmiş miydiniz?... Daha önceden sizler gibi ben de okumamıştım ama Kur’anla birlikte hayat rehberimiz olan hadis kaynaklarına baktığımda böyle bir sahnenin yaşanacağını ürpererek okumuştum:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Rabbiniz arada bir tercüman bulunmaksızın, her birinizle konuşacaktır. Kişi sağına bakar, önceden gönderdiği iyi işleri görür; soluna bakar vaktiyle yaptığı kötü işleri görür. Önüne bakar, önünde sadece cehennemi görür. Yarım hurma ile de olsa cehennemden korununuz.”[1]

Allah’ın huzuruna çıkmak ve yaptıklarımızdan sorguya çekilmek… Hem de yanımızda hiç kimse olmadan…

Allahın huzurunda ya terleyeceğiz ya da mutlu bir şekilde muhabbet edeceğiz… Her nerede olursak olalım, her nerede ölürsek ölelim bilin ki son durağımız Allah’ın huzuru… Bu kesinlikle gerçekleşecek… Buna iman etmişsek o zaman işimizi ciddiye alacağız demektir…