Bülent Keneş'i neden tutukladınız?
Bülent Keneş'in Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanması sonrası ortaya çıkan tablo, bizim ülkemizde bir kısım insanlara göre gazeteci taifenin sonsuz bir özgürlük ve dokunulmazlık zırhı içerisinde olması algısıydı.
Mesleğinin önemi yok, hangi insanın işlediği suçlar kanunun hangi maddesine göre görmezden gelinir yahut cezadan muaftır? Kişisel suçların mesleki unvan koruması altına alınarak suçtan münezzeh görülmesi hangi anayasal, etiksel, hukuksal, toplumsal vs vs normlara dayanır?
Her fırsatta milletvekilliği dokunulmazlığına atıfta bulunarak bunun insan haklarına, eşitliğe aykırı olduğundan dem vuranların söz konusu kendi cemaatlerinin elemanları olduğunda gazeteci, yazar, aydın kisvesi altında şeksiz şüphesiz masuniyet karinesi oluşturmaya çalışmaları ilginç değil midir?
Kişisel cürümlerin meslek ve statü koruması altına alınarak topyeku00fbn bir aklama, dokunulmazlık oluşturma çabası hangi akılcı düşünceyle meşrulaştırılabilir? Milletvekilliği dokunulmazlığı bile aktif vekilliğin sona ermesiyle düşerken hayat boyu gazeteci, yazar sıfatlarını taşıyanların bir tür yaşam boyu dokunulmazlık koruması altında envai çeşit suçu pervasızca işleyeceği bilinmez mi?
Aman ne güzel! Emekli gazeteci olmayacağı için yaşam boyu gazetecilik kalkanı altında tüm kanunları del, cürümleri işle, devlet sırlarını ifşa et, vatana ihanet et sonra da hiç ceza alma, yaptırımla karşılaşma!
Dünyada hangi meslek bu kadar ayrıcalıklı olabilip kişiye kainatın has insanı muamelesi çekebilir?
Sözlerimiz yanlış anlaşılmasın. Basın özgürlüğüne, gazetecinin haber alma ve bunu kullanma hakkına değil eleştirimiz. Mesleğini icra ederken kısıtlanmasını veya engellenmesini de savunuyor değiliz. Bununla birlikte gazetecilik adı altında mesleğini ideolojisine, grupsal menfaatlere hizmet için kullananlara, dezenformasyonlarla kitleleri etkilemeye çalışanlara sessiz kalınmasını da onaylamıyoruz.
Gazetelerin, gazetecilerin bu amaçları oraya çıktığında yasal çerçeveler sınırında protesto edilmeleri ve yasal prosedürlerin uygulamaya geçirilmesi en az gazetecilik mesleği kadar dokunulmaz ve gerekli bir uygulamadır.
Gazetelerin, gazetecilerin saldırıya uğraması değil bundan muradımız da, kem niyetliler için sözümüzü açık edelim. Hürriyet'in önünde protesto eylemi doğru. Camlarının taşlanması yanlış; -tüm provokasyon çabasına rağmen- Ahmet Hakan'ın protestosuna evet, saldırıya uğramasına hayır şeklindedir düşüncemiz.
Hiçbir meslek, işlenen suç için kapatıcılık, örtücülük anlamına gelmezken gazetecinin işlediği suçları basın özgürlüğü kisvesi altında savunmaya çalışıp gazetecinin yaptırımla karşılaşmasını engellemeye çalışmak hangi eşitlik, özgürlük anlayışında yer alır?
Dünya üzerinde hangi devlet, gazetecilik adı altında kendisine, miletine ihanet edenleri, kişisel suç işleyenlere karşı topyeku00fbn bir af etme mekanizması işletir; müzmin savunucular, bizleri aydınlatır mısınız?
Bir kısım medyanın, bazı çevrelerin suça ilişkin her yaptırımda "basın özgürlüğü" kılıfı altında kime/neye düşmanlık yaptığını millet gayet iyi biliyor. Bunların yaygın çifte standartlarını, suni özgürlük naralarını ibretle seyrederken bu kadar öfkenin nasıl biriktirildiğine hayret etmekten de kendilerini alamıyor.
Bu güruhun nefreti, kini Van'da ismi "Recep Tayyip" olduğu için 12 yaşındaki hastayı ameliyat etmek istemeyen doktorun nefretinden büyük ve sistematik de hala farkında değilleru2026
Twitter.com/sabihadogann