Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Nisan 2022

Bugün, yarın, her zaman

Şehir kaydı. Yıldız ikiye bölündü. Uyku uyandı.

Gündüz mahmurdu. Gece herşeyi görünmez kılan örtüsüyle ve fal taşı gözlerle halayda.

“Uyursak hayat bizsiz kalır. Dünya durursa ya?” dedi, bi’ deli.

Uyumak kendi kendini ufaktan öldürmektir. Ölerek yaşanmaz ki. Öyleyse uyumamalı kolay kolay. Bilincimizin kirpikleri asla birbirine değmemeli. Asla düğümlenmemeli us iplerimiz. Çaprazlama sorguların çengeline takılmaksızın aşmalıyız göz yaşlarımızın sığ okyanusunu. Yelken biçilmez bu saatte. Dalgası gelir kişisel tarihimizin kıyıdan aşarı. Biz akarız bizden. Arkamızdan baka kalırız.

Bir yıldız kaydı. Şehir ikiye bölündü. Yok üçe. Hayır hiçe bölündü. Kadir gecesi mi yaklaşan? Kader gecesi mi? Bütün bir yılı gözden geçirerek sil baştan yenilenme, güncellenme mi? Anlam ve yaşam sağlaması, mukabele bitti mi? Allah kalbine ve yaşamına karşılık bir değerlendirme yaptı mı? Tek bir anda bütün ömrün bedeline değecek anlamlar yakalayacaksın diye mi uyanıksın?

Ertesi gün. Sokaktasın. Orada da teyakkuzda, orada da bilincin uykusuz…

Başın kalabalık. Hastanedeki bekleme salonları, adliyedeki asık suratlar,

küçük parmaklarında sigaralarla sur kenarlarında dolaşan çocuklar, daha lisedeyken olgun kadın rolünü oynayan küçük kızlar, dumanlı havalar, alaylı ifadeler, kirli yüzler, sahte sakallar,

güllü dini kitaplar, yuvarlak boşlukların dizildiği tesbihler, mezarlık, sustalı, tiner …

Her şey gözünün önünden geçip başına doluşuyor.

Daralıyorsun.

Bütün bir şehir iç geçiriyor senin göğsünde. Toplum senin yanağında ağlıyor. Böyle zamanlarda yalnızlığına sığınıyorsun. Kaçabildiğin bir dağ yoksa bile, evinin en sessiz köşesine sığınıyorsun. Neyse ki “Siz yeter ki sevin, paylaşın, birbirinize sahip çıkın ben sizi finanse ederim!”, diyen bir Ses...Duymayanlar haris, cimri, bencil ve korkak.

Ne zaman bir insan, hak bir dertle dertlense, sancısa kalbi ve duramasa yerinde aklı,

sığamasa kişisel mutluluklara, vursa kendini düşünsel yüksekliklere, kapansa geniş salonlu dairelerini terk edip halkın çilesinden örülmüş mağaralara...

Ona da "kitap" -"hayatın dosdoğru anlamı"- iner.

Kitap: sana doğru anlamı telkin eden her şeydir. Fatiha yazan sayfalardır, işte şu doğruluk kazınmış vicdandır, o uzay, bu gökyüzü, bu zaman ve deverandır. Saksıdaki ormandır. Ormandaki bir küçük papatyadır kitap. Sana uzun uzun bakan bir bebektir. Uzaklara dalmış bir ihtiyardır.

Okudunsa kitapları tamamdır. Tamamdır eski, yeni, bu, öteki hayattan aldınsa yakın uzak dersini...

Öyleyse artık sen de memnun olma öyle kolayca her şeyden. Beğenme dünyayı.

Mevcudun kurulu düzen garanticiliğinden, statükonun arsızlığından, servet ve gücün yerleşikliğinden korkma. Sorgula olanı, olması gerekene kıyasla. Şerrin iyisiyle yetinme.

İyinin iyisini, hep daha iyiyi ara…