Bu zulmü durdurun!..
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun “yargı reformu”na karşı çıkan yüzbinlerce protestocu aylardır sokakları inim inim inletirken, önceki gün fanatik Yahudi yerleşimcileri Pesah (Hamursuz Bayramı) nedeniyle Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyerek teravih namazı kılan Filistinlilere zulümde sınır tanımadıklarını bir kez daha gösterdi. Kutsal mâbedi savaş alanına çeviren İsrail güçleri, Kıble Mescidi’ne sığınanlara şiddet kullanmakla kalmayıp, yüzlerce Filistinliyi göz altına aldı.
Her Ramazan ayında Mescid-i Aksa’ya
baskın düzenlemeyi âdet haline getiren Siyonistler, kutlayacakları Pesah’ın ana
teması “özgürlük, esaretten kurtuluş”
olmasına rağmen, Filistinlilere 1948’den beri zulüm ve esaretten başka bir
hayat hakkı tanımıyor.
Her Ramazan ayında Filistin’i mâteme
boğmayı âdet haline getiren terörist İsrail ordusu bu Ramazan’da da zulümlerine
devam ediyor. Siyonist İsrail yine “mağfiret
günleri”nin zirvesinde Mescidi Aksa’da secdeye gidip, Rabbine yakınlaşan
binlerce mustazafın üzerine mermi, göz
yaşartıcı gaz, ses bombaları yağdırıp kanını akıtıyor. Gözü dönmüş zalimler,
Filistinliler üzerinden Allah’a açık açık savaş açtığını ilan ediyor.
*
Mescid-i Aksa, Kudüs İslâmî Vakıflar
İdaresi’nin himayesinde olmasına rağmen, Yahudiler 2003’ten bu yana idarenin
izni olmadan kutsal mâbede girerek imza attıkları antlaşmayı ihlal ediyor.
Fanatik Yahudiler, bir hafta sürecek Hamursuz
Bayramı’nda İsrail polisi korumasında Kudüs ve Mescid-i Aksa’ya yönelik baskı
ve baskınlarını artırıyor.
*
ŞAYET
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ELİ KANLI SİYONİST İSRAİL’E DUR DEMEZSE;
Siyonistlere “özgürlük”, Filistinlilere “ölüm”
sloganları ile tarihi tekerrür ettirmek isteyen eli kanlı İsrail, Mescid-i
Aksa’yı yine, yeniden, bir kez daha kan gölüne çevirecek...
Kutsallarımız çiğnenmeye ve Filistinli
mustazafların kanı dökülmeye devam edilecek...
Masum ve mazlum çocuklara kıyılacak...
14 Mart 1948’de başlatılan Filistin’deki
ilhak operasyonları acımasızca sürdürülecek...
Filistin ve Kudüs’ü işgali hız kesmeden
devam edecek...
Kudüs’te yine kan, yine gözyaşı ve yine
belirsizlik hüküm sürecek...
Müslümanların hâli Kudüs’te tezahür
edecek...
*
UNUTMAYALIM;
Kudüs’te yok edilen İslâm’ın mirası...
Akan kan Ümmetin kanı...
Çiğnenen onur bütün Müslümanların
onuru...
Kudüs davası, yalnızca Filistin’deki bir
avuç Müslümanın davası değil...
O Kudüs ki; hepimizin ortak davası,
hepimizin meselesi ve hepimizin kırmızı çizgisi...
Tüm dünya sessiz kalsa da biz tıpkı
Selahaddin Eyyubi gibi, tıpkı Yavuz Sultan Selim gibi ilk kıblemiz Mescid-i
Aksa ve Harîm-i İsmetimiz Kudüs’e ve mustazaflara sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Kudüs’te yaşananlar karşısında görmeyen,
duymayan, konuşmayan ve acı çekmeyenlere veyl olsun!..
*
EY
KUDÜS!..
İlk kıblemiz...
Nebilerin yurdu...
Şeriatların feneri...
Mazlumların sığındığı selam ve iffet
şehri...
Peygamberler beldesi…
İsrâ ve mîracın tanığı...
Zalim
siyonistlerin kuşatması altında inim inim inlemektesin. Mescid-i Aksa kıyamsız, rükûsuz,
secdesiz ve dahi duasız kalmanın hüzünlü vakitlerini yaşıyor. Sokakların,
minarelerin ve dahi masum çocukların hüzün kokuyor!.. Gözlerden yaş,
bedenlerden sel gibi kan akıyor!.. Ne haldesin sen böyle!.. Ümmet gibi
paramparça!..
Kudüs’le birlikte insanlık da çığlıklara
duyarsız bakışlar arasında ölüyor. Mustazaflar ateş topuna dönen yurtlarından
savruluyor. Esaret altında inim inim inleyen mazlumların sesleri arş-ı âlâya
yükseliyor. İslâm Âlemi’nin öncü birlikleri Filistinliler Mescid-i Aksa’da can
çekişiyor. Kudüs, iman sancağını düşürmemek için tek başına “küfür milleti”ne direniyor. Kudüs’te
kıyamet yaşanıyor!..
İnsanlık susuyor!..
Kudüs ölüyor!..
*
Ey şerefi yerle yeksan olmuşlar
topluluğu; bu arşa yükselen feryatlara kulaklarınızı ve vicdanlarınızı daha ne
kadar tıkayacaksınız?.. Ey dünyanın bir nefeslik şehvetine köle olanlar;
Kâbe’yi Ebrehe’nin fillerinden koruyan Allah, siz kılınızı kıpırdatmasanız da
Mescid-i Aksa’yı bâtılın eline bırakmayacak. Nemrutların yaktığı ateşi
söndürüp, İbrahimî duruşlu mustazafları kurtuluşa erdirecek.