Bu zillet bize yeter!
Filistin’de olan biten ortada. Sanırım çok fazla detaya girmeye gerek yok. Her şey gözümüzün önünde olup bitiyor. Ama bizler dua etmekten ve yardım kuruluşları aracılığı ile kardeşlerimize el uzatmaktan başka hiçbir şey yapamıyoruz. Örneğin cihada fiilen iştirak edemiyoruz. Gönül istiyor ki devletimiz bölgeye bir barış ya da müdahale gücü göndersin de bizler ya şehit ya da gazi olmak üzere sefere çıkalım, Siyonist İsrail’e karşı kardeşlerimizi müdafaa edelim. Maalesef bunu yapamıyoruz. Aramıza çekilen tel örgüler, suni barikatlar ve reel politik, buna mani oluyor. 44 yaşındayım, iki çocuk babasıyım, bir ailem var, işim var, huzurum çok şükür yerinde. Ama deseler ki haydi Filistin’e savaşmaya gidiyorsun, seve seve gider ve gereğini yaparım. Ama yapamıyoruz maalesef. Yapması gerekenlerden bir an evvel bunu yapmasını temenni ederek günlerimizi geçiriyoruz.
Gönül istiyor ki İslam Dünyası, Türk Dünyası birlik olsun,
ortak bir barış gücü kursun ve Filistin’e göndersin! Bunu bile başaramıyoruz.
Kağıt üzerindeki anlaşmalar, ittifaklar hiçbir işe yaramıyor. İslam dünyasından
yine en güçlü ses Türkiye’den çıkıyor, ancak Türkiye’nin de bu anlamda imkan ve
kabiliyetleri belli. Türkiye tek başına İsrail’e savaş açabilecek durumda
değil. Evet yeterli insan kaynağı, mühimmatı, ordusu ve teknolojik gücü var ama
başka sebeplerden ötürü Türkiye askeri anlamda tek başına İsrail’i karşısına
almak istemiyor. Yoksa bir tabur askerimiz İsrail’e girse taş üstünde taş, baş
üstünde baş kalmaz evelallah!
Türkiye bölgenin bir numaralı askeri gücü. En büyük, en
yetenekli ordu Türkiye’de. Ancak Türkiye’nin mücadele alanı çok geniş. Yakın
planda Kuzey Irak, Suriye, Yunanistan, Ermenistan, uzak planda ABD, Rusya vb.
tarafından Türkiye sürekli tehdit ediliyor. Dış terör mihrakları Türkiye’yi
sürekli çevrelemeye çalışıyor. İçeride ise terörle mücadele büyük bir hız ve
yoğunlukla devam ediyor. Bir yandan kendi topraklarımızı korumaya çalışırken
diğer yandan dışarıdan gelebilecek tehlikeleri bertaraf etmeye çalışıyoruz. ABD
şimdiden Yunan sınırına yığınak yapmış vaziyette. 15 Temmuz’da
başaramadıklarını şimdi başka yollardan başarmaya çalışacaklar. Kuzey Irak ve
Suriye’de vekalet savaşları devam ediyor. Emperyalist devletlerin maşası haline
gelmiş terör odakları ülkemiz için büyük bir tehdit unsuru.
Gözü dönmüş İsrail böyle bir ortamda Filistin’e saldırmaya
başladı. Bebek, çocuk, yaşlı, kadın demeden canice katlediyor. Devlet terörü
dediğimiz kavramın vücut bulmuş hali olan İsrail terör devleti, gerektiğinde
kimyasal ve nükleer silah kullanmaktan da çekinmeyecektir. Yani bölgeyi bir
anda daha feci şekilde yangın yerine çevirecek kadar gözleri dönmüş vaziyette.
ABD ise sonuna kadar İsrail’in arkasında ve her halükârda İsrail’i destekliyor.
Batı medyası İsrail’in savunma hakkından bahsediyor ve İsrail’in sırtını
sıvazlıyor. Ne Filistinliler ne bölgedeki sivil halk, ya da Müslümanlar ABD’nin
umurunda değil. İsrail soykırım yapıyor, ABD seyrediyor. Fransa ve benzeri
ülkeler de ABD’den daha farklı bir noktada değiller.
Şimdi böyle bir tablo karşısında ancak Pakistan’ı, Malezya’yı
yanına alabilen Türkiye tek başına ne yapsın? Öyleyse toplu bir kıyama ihtiyaç
var. İslam ülkelerinin birlikte hareket ederek İsrail’e başkaldırması, rest
çekmesi gerekiyor. Gerekirse ekonomik ve siyasi ambargo gerektiğinde de askeri
yöntemlerle İsrail’i dizginlemeye çalışmalılar. Ancak bu zamana kadar güçlü bir
ortak irade oluşmuş değil. İslam Konferansı Teşkilatı, Arap Birliği uyuyor.
Toplantı yapmaktan, kınamaktan başka bir işe yaramıyorlar. Oysa İsrail’e
uygulanacak güçlü bir ekonomik ve diplomatik ambargo İsrail’in bir miktar
dizginlenmesi için faydalı olabilirdi. Ancak Suud gibi, BAE gibi devletler
zaten İsrail’e şirin gözükmek için bin türlü takla atıyorlar. Çünkü İsrail’e
şirin gözükmezlerse ABD ile ilişkileri bozulacak. Terbiyecisi ABD olan at
elbette sahibine göre kişneyecek.
İran havanda su dövüyor. Kuru tehdit ve parmak sallamaktan
başka bir fonksiyon icra ettikleri vaki değil. Sözde İsrail’e düşmanlar ama
bugünlerde nedense sesleri çıkmıyor. Mısır’ın başında zaten halkıyla barışık
olmayan ve batılı emperyalistlerin tam da istediği gibi bir dikta yönetimi var
oradan da hayır yok. Türkiye kiminle ittifak edecek, kiminle yola yürüyecek?
Ortak hareket edip, tozu dumana katabileceği bir dostu yok maalesef! İşte tam
da bu sebeplerden ötürü işimiz çok zor. Filistin’de meydanlara dökülen
kalabalıklar “Erdoğan neredesin? Kurtar bizi” diye sloganlar atıyor. Tek
umutları şu planda yine de biziz. Başları sıkıştığında sarılacakları en güvenli
liman yine Türkiye ama askeri anlamda harekete geçemediğimiz için diğer bütün
girişimlerimiz İsrail’i etkisiz hale getirmeye kifayet etmiyor. Allah
Filistin’in de Türkiye’nin de yardımcısı olsun. Büyük bir imtihandan geçiyoruz.
Öldürülen, evlerinden ve yurtlarından edilen mazlumlar, düşkünler, kadınlar,
yaşlılar ve çocuklar için bir şey yapamıyoruz. Bu zillet de bize yeter!