Bu zamana kadar neredeydiniz?
FETÖ hainliğinin zirve noktası olan 15 Temmuz darbesi, kapalı kutu vaziyetindeki "bazı" cemaatlere ilişkin bazı meselelerin daha derinlemesine ele alınması için bir milat oldu. Başta fetullah cemaati olmak üzere bazı karanlık yapıların insanları nasıl mankurtlaştırdığını, nasıl aptallaştırdığını, din adına insanların beyinlerinin nasıl farklı biçimlerde formatlandığını ziyadesiyle ortaya koydu. Bu vesileyle gerek İslam'la olan ilişkimiz gerekse toplum olarak cemaatlerle olan ilişkilerimiz sosyolojik ve dini perspektiften masaya yatırılma imkanı buldu. Ortaya saçılan gerçekler tabii olarak hiç de iç açıcı değil, bunu üzülerek ifade etmek lazım. 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi facialar patlak vermeden evvel çeşitli vesilelerle gündeme getirme şansı bulduğumuz meseleler bugün daha geniş kesimler üzerinden tartışılır hale geldi. Başta Diyanet olmak üzere pek çok kamu kurumu, üniversite ve sivil toplum örgütü FETÖ gerçeğinden hareketle cemaatlere ilişkin meseleleri masaya yatıran toplantılar düzenlediler, bunların sonuçlarını raporlaştırarak kamuoyuna sundular. Bunlar güzel gelişmeler ancak insan şunu sormadan da edemiyor: Bu zamana kadar neredeydiniz? Başta FETÖ olmak üzere cemaatlerin içindeki türlü sapkınlıklar vuku bulurken ve bunlar ayyuka çıkmışken nerelerdeydiniz? Mesela o dönemde şu soruyu hiç sordunuz mu kendi kendinize: Bu cemaatler insanlara hangi dini, hangi İslam'ı anlatıyor? Cemaat liderinin kirli donunu koklayan, sümüklü mendilini cebinde gezdiren, yanmaz kefen ticareti yapan, hocasının her buyruğunu din zanneden, karısını, çoluğunu, çocuğunu, evini barkını ihmal ederek cemaat toplantılarında saatlerini, günlerini harcayan, cemaat büyüklerinin yayınlarından başka yayın okunması yasak olduğu için ufku ve zihni bir türlü gelişmeyen insanlar elleri ceplerinde bu din baronlarının ağzından çıkacak bir cümle için kendisini parçalarken nerelerdeydiniz? Evet bu sorular vahim sorulardır. Cevap verilmesi güç sorular değildir, ancak cevap için maalesef geç kalınmıştır. Sizlere de hak veriyorum evet o gün siyasi şartlar gereği bütün bu olup bitene göz yumuldu. Siyasi partiler ve liderler bunların her zaman ziyadesiyle abartılmış oy potansiyelleri karşısında pek çok kirliliğe ses çıkarmadılar. Oylarını alabilmek ve belli konularda ittifaklar kurabilmek için bu şarlatanlara karşı herhangi bir tavır almadılar, alamadılar. Üniversiteler ağzına kadar bu şarlatanlarla dolu olduğu için pek çok akademisyen rızık ve ikbal gibi hassas meselelerle korkutuldu, sindirildi. Diyanet ise siyasi şartlara uyum sağlayarak çoğu zaman sessiz kalmayı tercih etti. Peki bunlar bu arada ne mi yaptılar? Birincisi küresel emperyalizmin karanlık odaklarıyla iş birliği yaparak istihbarat örgütlerine hizmet ettiler. Kendilerine mürit edindikleri genç dimağları zehirleyerek annelerinden, babalarından eşlerinden kopararak kendilerine köle ettiler. Okullarında çalıştırdıkları öğretmene karın tokluğu maaşını reva görürken kendileri Audi marka araçlara bindiler, cemaat şirketlerinden yüksek maaşlar aldılar. İşsiz gençleri kandırdılar, polis asker vs yapmak için cemaat evlerinde zehirlediler.
Hangi İslam'ı Anlatıyorlar?
Karanlık cemaat yapıları insanların düşünce özgürlüğüne de tahakküm kurdu. Mesela FETÖ'cüler, Fetullah kitaplarından başka kitap, cemaat dergilerinden başka dergi okutmadılar, insanların beyinlerini adeta kiraladılar. Hz Peygamber'i sahtekarlıklarına alet ettiler, rüya tabirleriyle, İslam'ı dejenere edecek ezoterik yorumlarla insanların kalplerini ve beyinlerini kirlettiler. Kamu makamlarındaki insanların özel hayatlarını, yatak odalarını kayda aldılar, insanların yuvalarını yıktılar. İftira, şantaj, torpil ve karalama ile hoşlanmadıkları insanların hayatlarını kararttılar. Bu şarlatanlardan başka diğer şarlatanlar ise dini müesseseleri ticarethaneye çevirdiler. Kimisi TV kanalı kurdu, hazır okunmuş cin duası pazarladı kimisi yanmaz kefenu2026 Dinin ana kaynakları yerine cemaat baronlarının kaleminden çıkmış ikincil, üçüncül kaynak özelliği dahi taşımayan, içinde İsrailiyattan tutun da başka bidat ve hurafelere kadar elli türlü arıza bulunan risaleleri insanlara dini kaynak diye kakaladılar. Kimse gıkını çıkarmadı, Diyanet dahil herkes uyudu. Ne zaman ki siyasetçiyle cemaatin arası bozuluverdi o zaman Diyanet devreye girmeye başlayıverdi. Şimdi sözü fazla uzatmadan benim iki önerim var. Birincisi Diyanet özerk bir kurum haline getirilmeli, siyasi etkiden arındırılmalıdır. Herhangi bir devlet katına bağlanmamalı, özerk şekilde işlemelidir. İkincisi Diyanet bünyesinde genişletilmiş, içinde sivil üyeler, yazar ve akademisyenlerin de bulunduğu bir ikinci din işleri yüksek kurulu kurulmalı, bu kurul cemaatlerin denetlenmesinden sorumlu olmalıdır. Cemaat yayınları, dini uygulamaları, mali yapıları bu kurul tarafından denetlenmelidir. Şimdi bazı dostlarımız diyecekler ki bu devletin dine müdahalesi değil mi, sivil alan tahakküm altına mı alınıyor? Hayır. Özerkleşmiş ve sivilleşmiş bir Diyanet'in yapacağı şey sadece takip olacak. Cemaatlerin kapısına kilit vurmak değil. Eğer bunu yapmazsanız nice 15 Temmuz'lar yaşamaya devam edersiniz.
Yuh Artık!
Adana'da, engelli çocuğu olan bir FETÖ'cü anne, evladını iki gün boyunca evde yalnız bırakarak Adil Öksüz'ün Ankara ve Adana'da düzenlediği toplantılara katılıyor. Belli ki cemaatin aktif üyelerinden birisi. Daha sonra kendisinden ve eşinden Bylock çıktı. Tutuklandılar. Senin ve senin gibilerin beyinlerini formatlayarak bu hale getirenler acaba bugün hiç pişmanlık duymuyorlar mı? Bu dinin peygamberi günlük hayatını üçe ayırıyor, üçte birisini ibadete, üçte birini ümmete ve üçte birini ailesine tahsis ediyor. Size ne oluyor ki peygamberi hiçe sayarak hatta peygamberi de aşarak ailenize ve yakınlarınıza karşı sorumluluklarınızı terk ederek bu sahtekarların peşinde günlerinizi heba ediyorsunuz? İşte İnsanlara İslam'ı böyle anlattılar. Bunların insanlara anlattığı dinde peygamber filan yok. Cemaatin lideri ve onun etrafında kümelenen baronların buyrukları var. Koş dedi, koşacaksın, gel dedi geleceksin, yat dedi yatacaksın, kalk dedi kalkacaksın, bunu da utanmadan İslam kisvesi altında yapacaksın. Yazıklar olsun topunuza!
İslam'da Anormallik Yoktur!
İslam'da anormallik yoktur. İslam en başta ahlak dinidir. Hz Peygamber güzel ahlakı tamamlamak için gelmiştir. Dinin itikatta ana omurgasını "Tevhid", gündelik hayatta ise "Ahlak" oluşturur. İbadetler ise bütün bunların mütemmim cüzüdür. İbadetin de bir ahlakı vardır. İbadete şirk karıştırmamak, riya bulaştırmamak, ihlaslı olmak ibadetin ahlak kısmını tezyin eder. Öyleyse güzel ahlak Tevhidle birlikte dinin özünü oluşturur. Dinin bütün uygulamaları ve kapsamı bu iki ana omurga üzerinden şekillenir. Geri kalan kısım ise işin teferruat kısmını oluşturur. O zaman dinin ana kaynakları bu konularda ne söylüyorsa önceliğimiz de bu söylenenler çerçevesinde şekillenir. Önceliklerimiz tevhid ve ahlak çerçevesinde şekillenir. Allah'a ortak koşmamak, O'nu Rabb olarak birlemek, tevhidi düşüncenin özünü oluşturur. Adaletli olmak, sıdk üzere olmak, yetimi, ana babayı gözetmek, yalan söylememek, tartıda hile yapmamak, doğruluktan ayrılmamak ise işin ahlaki boyutunu oluşturur. Ana hatlarıyla farz ve vacip olan ibadetlerimiz ise bellidir. Sünnet olanlar ise Hz. Peygamberin uygulamalarında şekillenmiştir.
Haddimiz Olmayan İşlerle Uğraşıyoruz!
Şimdi bugünün Müslümanları olarak bizler bu ana çerçeve dışına taşarak haddimiz, ilgimiz, bilgimiz olmayan konulara dalıp ömrümüzü heba ediyoruz. Mesih, mehdi gelecek mi? Bizim şeyh gece nasıl uçtu? Yanmaz kefen alırsak kabirde azap görmekten kurtulur muyuz? Deve sidiği içmek faydalı mı faydasız mı? Haşa Hz. peygamber kaç erkek gücü taşıyordu? Hz Musa'nın asası meşe ağacından mı isi pelit ağacından mı idi? Filan yatırı ziyaret edersek oradan ne elde ederiz? İslam'ın ana çerçevesini, dinin ana maksadını bir kenara atıyorsun, din baronlarının, şarlatanların peşine takılıyor, ömrünü beyhude işlerin peşinde heba ediyorsun. Annen baban kardeşin zor durumda umurunda değil ama cemaat liderinin yazdığı kitapları pazarlamak için geceni gündüzüne katıyorsun. O kesesini ziyadesiyle dolduran uyanık da senin gibi enayileri din kisvesi altında kullandığı için gününü gün ediyor, Mercedeslere biniyor, jet skilerle deniz keyfi yapıyor, fazladan üç beş hanımla nikahlanıp gününü gün ediyor. Sen de ayın sonunu nasıl getireceğinin hesabını yapıyorsun. Kardeşim, İslam'da anormallik yoktur. Bırakın bu sahtekarların, şarlatanların peşini. Allah'ın dini ortada. Hisse almak isteyenin yolunu Allah açar, dini yaşamak için din tüccarlarına ihtiyaç yoktur!