Bu yazı 1 Nisan şakası değildir, yaşananları doğru okumak lazım
İlkyazımı okuyanlar işlediğim ve dikkat çekmeye çalıştığım son zamanlarda ki konulara bakınca hakkımda soru işareti koyabilirler. Çünkü ilkyazımda Ankara'dan soft, sizleri üzmeyecek, renkli yazılar yazacağımı, siyasetten bürokrasiden enteresan hayat hikayeleri, hep olumlu, yapıcı konuları ele alan, kulis ağırlıklı kaleme olacağımı söyledim. Buna benzer yazı örnekleri de verdim. Aslında üslubu da okuyan dostlarım tuttu. Acemide sayılırdım ama benden beklenmedik bir kalemde oluştuğunu söyledi dostlar.
Ta ki Susurluk'ta Zekeriya Komiserimin şehit cenazesine katılıp o vesile ile elde ettiğim bilgilere ve ardından Hasan Talay'ın ağır yaralanması ve şehit düşmesi ile özellikle Diyarbakır Sur'da yaşananların perde arkasındaki gerçeklerin farkına varana kadar. Sur'la ilgili en az 5 yazı yazdım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na, Genelkurmay Başkanı Hulusi AKAR'a, İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya çağrıda bulunarak içimizdeki işbirlikçilere ve dış bağlantılara dikkat çeken yazıları hatırlarsınız.
Bir yazımda NATO'nun bölgeye çağrılması hazırlıklarını hatırlayanlarınız da olacaktır. O yazı da içimizdeki işbirlikçilerin ülkede özyönetim teranesi adı altında 5 bine yakın PKK'lının öldürülmesi bine yakında şehit verilmesini istediğini ve sonrasında uluslar arası arenanın ayağa kaldırılarak Diyarbakır merkez olmak üzere Güneydoğu'nun NATO denetimine bırakılmasını sağlamayı amaçladıklarınıu2026...
'Altında maden olan yerin üstündeki kavga' başlığını da hatırlarsınız. Orada da çatışmaların olduğu bölgedeki petrol rezervlerini ve petrol rezervlerinin çıkarılması için 28 Şubat öncesi bir Başbakan'ın batılı bir ülkeye gizlice verdiği petrol ve yer altı kaynakları arama ve işletme imtiyazınıu2026 Güneydoğu'daki çatışmalarda bu kadar yabancı ajanın bulunmasının altında bu gerçeğin bulunduğunu ve PKK ile çatışmalara katılarak öldürülmeleriniu2026 Bu çatışmaların başlatılmasında ki nedeninin de bu imtiyazın kullanımını sağlamak için Türkiye'yi masaya oturtmak olduğunuu2026u2026
Bu olaylar Türkiye ile ilgili ülkeler arasında ki restleşme devam ettiğini gösteriyor. Ankara ve İstanbul saldırılarını ve hatta Bürüksel saldırılarını böyle okumak gerek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD'ye gitmeden önce Harp Akademileri'nde bir konuşma yaptı. Dikkat çekici bir konuşmaydı. Fakat birçok kişi dediklerini anlamadı bile. Çünkü birçok kalemin neyi anlayacağı bile talimatla olur.
Cumhurbaşkanı'nın Harp Akademileri'ndeki konuşmasının şifreleri bilenler için çok açıktır. Özellikle 5 bin 355 teröristin Temmuz ayından bu yana etkisiz hale getirdiğini resmen duyurması. Bu Güneydoğu'da hak iddia eden ve 5 bin teröristin ölümü üzerine bu bölgede Kürtlerin katledildiği yaygarasını yaymayı planlayanlara açıkça meydan okumadır. Planlarının tutmadığını ve oyunun farkında olduğumuzun işaretidir. Hem de mesaj Ordu'nun en stratejik yerinde Kurmay kadrosunun yetiştirildiği mekanda verilerek meydan okumadır. Aynı zamanda Ordu içinde NOTO'cu Amerikancı önemli müttefik bulduklarını zannedenlere 'Bu konuda topyeku00fbnuz. Ayrımız gayrımız yok' mesajıdır. Aynı zamanda BM'de ki Nükleer zirve öncesi Güneydoğu'da, Ortadoğu'da, Kuzey Irak'ta, Suriye'de petrole göz dikenlere mesajdır.
Bugün yaşadığımız terör olaylarının tek kaynağı vardır. O da Güneydoğu'da petrol ve yer altı kaynaklarımıza konmak isteyen ABD ve yandaşlarıdır. Ondandır ki bir an da PKK ve DAEŞ adı altında intihar bombacıları ortaya çıkmıştır. Halen ABD pes etmiş değildir. Türkiye'yi masaya oturtup pazarlıklarına devam etmek istemektedir.
Ama ABD'ye denilecek bir şey yoktur. Bugüne kadar ülkede birileri siyasi ikbal uğruna kaynaklarımızı peşkeş çektiler. Bunlardan en önemlisi Demirel'dir. Demirel'in 80 öncesi nasıl iktidar olduğunun perde arkasını bilmem. Ama Cumhurbaşkanı olmasının önünü açacak tavizlerin acısını yeni yeni yaşıyoruz. 100 yıl daha yaşamayız İnşallah. Şimdi 1993 yılında Özal'ın ani ölümü daha iyi anlaşılıyor. 1990'lı yıllar o bakımdan bu ülkenin çok karanlık yıllarıdır. Farkında olmadığımız ne kadar değerimiz heba olmuştur.
Artık birleri siyasi ikbal uğruna emperyalistlere dayanmaya kalmasın. Demirel'e kaldı mı dünya. Şimdi hatırlayan var mı? Millet uyanmıştır. Her olayın farkındadır. Siyasi ikbal için emperyalistlere taviz sözü verenler yarı yolda kalacaktır. Bundan sonra da cezalarını çekeceklerdir.
Dostlar bu yazı '1 Nisan şakası' değildir. Olaylara bu açıdan da bakın diye yazıyorum. Kalın sağlıcaklau2026
Cuma'nın bereketi üzerinize olsun