Bu yaz girdik girdik…
Sosyal medyada enkaz altından çıkarılan Suriyeli çocukları izlemişsinizdir. Yahut uçaklar bombalarken kaçışmaya çalışan yavruları… Bu çocuklar Türkiye’ye sığındıkları halde aynı korkuları yaşamaya devam ediyorlar. Belki ömür boyu da yaşayacaklar...
Peki ABD ne yapıyor? Suriye’nin üçte ikilik bölümünü Araplardan, Türkmenlerden ve Kürtlerden temizledi. Kürtlerin içinde yer alan PYD / YPG ismiyle örgütlenen bir grubu kullandı. Türkiye ağır şekilde tepki verince de ismini değiştirip üç beş Arap, üç beş Türkmen de katarak Suriye Demokratik Güçleri adını verdi.
Petrolün ve suyun bulunduğu bu bölgede şimdi SDG mensupları dışında kimse yok. Herkesi önlerine katıp sürüp çıkardılar. Tamamen askeri bir bölge oluşturdular. Durmadan da silah yığıyorlar. ABD, Doğu Suriye’ye açıkladığı resmi rakamların çok çok üstünde inanılmaz bir yığınak yaptı / yapıyor.
Durum tespiti böyle. Peki yapılması gereken ne? Geçen yıl Haziran ayında ABD ve Türk Dışişleri Bakanlığı bir anlaşma yaptı. Üç ay içinde Münbiç’teki teröristler çıkarılacak, bölgeyi Türk – ABD kuvvetleri birlikte kontrol edecekti. ABD onayladığı bu anlaşmaya uymadı, oyaladı ve uygulamadı.
***
Şimdi Türkiye yeniden bastırıyor. Bu sefer de müşterek harekat merkezi kuralım diye bir karar çıktı. Tamam kurulsun ama bu da bir oyalama taktiği. Çünkü ABD’li yetkililerin açıklamalarını dinlediğimizde şunu görüyoruz: Göçmenler güvenli bölgeye zorla getirilmemeli, gönüllülük esasına dayanmalı diyorlar. Araplar ve Türkmenler kendi topraklarına dönecekler diye ödleri kopuyor.
Öte yandan biz Kandil’e vurdukça, sesi Kaz dağlarından geliyor. Türkiye’de zihniyet olarak sol görüşe sahip, şimdinin ABD emperyalizmi taraftarı ne kadar zihni bulanık insan varsa küçük bir kışkırtma yetiyor. Yok efendim, “Kanadalı bir şirket doğayı tahrip ederek altın çıkaracakmış.” Kovun gitsin, zaten çıkaracakları altından devlete verecekleri de devede kulak. O işletmede çalışanlara da CHP’li belediyeler iş ayarlar olur biter...
Kandil terör baronları üçer beşer temizlendikçe, artık Türk topraklarında masum vatandaşlara ve güvenlik görevlilerine tuzak kuramayan teröristler sivillere yönelik eylemlere başladılar. İlki de geçenlerde lokantada yemek yiyen masum bir konsolosluk görevlisini susturucu takılmış silahla katletmek oldu. Ancak cevabını çok kısa sürede aldılar. Susturuculu silahı kullanan katilin yakalanması ve kendisini suça teşvik edenleri ele vermesi ile bir daha böyle bir eyleme kalkışacak olanlara ders mahiyetinde bir son hazırladı. Bu planlamayı yapan yönetici konumundaki üç PKK’lı katil tespit edilerek insansız hava araçları ile infaz edildiler. Şimdi TSK ve MİT’ten benzer operasyonları PKK’nın tepe kadrolarında olanlar için de bekliyoruz.
***
Türkiye, ABD ile diyaloğu kesmeden, ancak onların oyalama taktiklerini de bilerek Suriye’nin doğusuna birkaç gedik açmalıdır. Suriye’nin doğu tarafı dağlık değil, düz bir arazidir… 25 – 30 kilometrelik mesafe de gözün görebileceği bir uzaklık… Askerlerimiz girip üsler kurmalı, güvenli bölgenin ilk kilometre taşlarını dikmelidir.
Sonrasında Avrupa Birliği ülkeleri ile irtibata geçilerek, bize Suriyeliler için verecekleri ikinci 3 milyar avroluk destekle bu bölgelere acilen konutlar yapılarak Türkiye’ye sığınmış olan mültecilerden gönüllü olanlara dağıtılmalıdır. Böylece hem Türkiye’deki Suriyeliler meselesini belli bir ölçüde çözmüş oluruz. Hem de Suriyelileri vatanlarına kavuşturup yeni konutlar vererek tarım ve hayvancılıkla uğraşmalarını sağlarız. Türkiye’nin üçüncü ve en önemli kazancı ise Suriye ile Türkiye arasında terörden temizlenmiş bir tampon bölge kurulması olur.
Eğer çok istiyorlarsa ABD’liler de bu bölgeyi korumada bize eşlik edebilirler. Birkaç meseleyi bir arada çözecek böyle bir girişim, Türkiye’ye çifte bayram yaşatacaktır. Bayramınızın neşeli ve huzurlu geçmesi dileğiyle...