Bu yanlışa dur demeli!
Eğitimde çağ atlamak, uluslararası modern kültürle yarışmak ve onların ilerisine geçmek gibi sayısız hedeflerimiz olabilir. Her eğitimcinin de kendi özelinde belirlemiş olduğu bir hedefi olabilir. Tüm bu hedeflere ulaşabilmek için doğru yolda yürümek, doğru tutum ve davranışları sergilemek gerekiyor. Bazen bir yanlış beraberinde birçok doğruyu götürebiliyor. İşte bu nedenle her hamleyi doğru hesaplayıp ona göre planlama yapmak gerekiyor. Toplum içerisinde gözüme ilişen, dikkatimi çeken bazı yanlışlar var. Zaman zaman yazacağım köşe yazılarımla bu yanlışlara değineceğim.
Hepimiz
biliyoruz ki bir birey üzerinde iç motivasyon, dış motivasyondan daha
etkilidir. Bireyin kendini motive edip bir hedefe odaklanması, dışarıdan bir
başkasının onu motive etmesinden çok daha etkilidir. Benzer şekilde iç
pekiştireç de dış pekiştireçten daha etkilidir. Bir bireye dışarıdan verilecek
herhangi bir ödül, takdir etmek, alkışlama vb durumlar, bireyin kendini ödüllendirmesi,
teşvik etmesi, başardıkça kendine yeni hedefler koyması ve kendini
ödüllendirmesi çok daha etkilidir.
Demem o
ki bireyin içinden gelen bir hareket, istek, arzu, yönelim, saik, güç gibi
etmenler çocuğun başarısı, güdülenmesi, hazırbulunuşluğu, ders çalışması, iyi
ahlaklı olması, dürüst olması gibi birçok durum için dışarıdan yapılan
teşviklerden, yönelimlerden, güdüleyici güçlerden çok daha etkili…
Peki, madem içten gelen etki,
dıştan gelen etkiden çok daha etkili ise neden bireyin kendini sorgulaması
yerine biz, toplum olarak bireyi sorguluyoruz? Hatta yargılıyoruz, mahkum
ediyoruz?
Bireyin kendini sorgulamasına fırsat tanımadan, bizim bireyi sorgulamamız ve
hatta yargılamamız yanlış değil mi? Bireyin, kendini sorgulayıp doğruya
yönelmesi mi daha etkili olur, dışardan bir sorgulama yapılması mı? Bu hepimiz
için geçerli; neden biz kendimizi
sorgulamamıza fırsat tanımadan bir başkası ya da başkaları bizi sorguluyor,
hatta sorgulamanın ötesine geçip ahkam kesiyor, yargılıyor, mahkum ediyor?
Suçsuz olduğumuz birçok konuda başkaları nezdinde hatalı görünmemiz, suçlu
görünmemiz, yapılan bu yanlış yaklaşımın, sorgulamanın, yargılamanın ve mahkum
edilmenin bir sonucu değil mi? Biz mi bu
fırsatı başkalarına veriyoruz başkaları mı bizim üzerimizde tasarruf hakkını
gasp ediyor sizce? Biz başkalarına bizi sorgulama, yargılama, mahkum etme
fırsatını vermeden onların bunları yapmalarına ne diyebilir, önleyebilir miyiz sizce? Tıpkı yukarıda
verilen motivasyon, pekiştireç örneğinde olduğu gibi biz kendimizi sorgularsak,
gerektiğinde de yargılarsak, bu bizim kişiliğimiz, karakterimiz üzerinde daha
etkili olmaz mı? Yanlışa yönelme ihtimalimiz azalmaz mı? Toplumda suça itilen çocuklar,
yanlışa yönelimler, yapılan hatalar hepsi toplumun o bireyi yargılaması,
sorgulaması nedeni ile çocuğun hata
yapma ihtimalini arttırdığından değil midir? Yanlışı yapan, suça itilen o
bireyleri toplum olarak biz sorgulamayı, yargılamayı yapmazsak, kendileri bunu
yapsalar idi kim bilir belki de hata yapma ihtimalleri azalacaktı.
Toplum
olarak birçok şeyi hesabımıza geldiği gibi anlıyoruz. Yanlış anlamaya müsait
bir toplumuz ne yazık ki. O nedenle benim söylediklerim de yanlış anlaşılsın
istemem. Ben sadece iç motivasyon, sadece iç pekiştireç olsun ya da sadece iç
sorgulama olsun demiyorum elbette. Yeri geldiğinde, yani doğru yer ve zamanda,
yeterli ölçüde dış motivasyon da, dış pekiştireç de olacak dış sorgulama da...
Ama her önüne gelen bizi sorgular, yargılar, mahkum eder, ahkam keser ise işte
o vakit biz yol almaktan öte geriye doğru gitmiş oluruz. Toplumda gördüğüm yanlış bu işte. Herkes, her önüne geleni eleştiriyor,
sorguluyor, bireyin kendini eleştirmesine yani öz eleştiri yapmasına, iç sorgulama
yapmasına fırsat tanımıyor. Bireyin yaptığı öz eleştiri, iç sorgulama,
toplumun yaptıklarının gölgesinde
kalıyor. Bireyin kendini sorgulaması bir sanattır; okuma sanatıdır. Kendini
sorguladıkça kendini okur, güçlü ve zayıf yönlerini, eksik ve hatalarını, iyi
yönlerini görür. Farkına varır, farkındalık oluşur.
Bu yazı
bizim kendimize öz eleştiri yapmamıza, kendimizi sorgulamamıza, kendimizi
okumamıza fırsat tanımadan, yalan yanlış bilgiler ile hakkımızda ahkam kesen,
hüküm veren, yargılayan, sorgulayan henüz daha bir kitap bir gazete bir dergi
okumamış, sokak jargonu ile konuşan kişi ya da kişiler için “dur demek” adına
yazıldı. Ortada bir yanlış yok iken, arkamızdan
veya yüzümüze karşı bize yanlış yapıyorsunuz muamelesi yapan her kim olursa olsun
onlara dur demek bizim elimizde. Ve bu dur diyebilmeyi
toplum olarak çocuklarımıza da kazandırmalı.