Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2460.58
BIST 100
9892.9
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Bu yakanın güzelleri

İki yaka, bir gömleğin en güzel tarafıdır. Varlığı aslının devamıdır. Bu iki yaka bir araya geldi mi boğazınız korunur. Korunursa boğazınız, o zaman vücudunuz sıhhatte kalır. Vücudunuzun sıhhati etrafa güven telkin eder. Bu güven de herkesi mutlu eder.

Terzinin mahareti, gömleğin kumaşı üzerinde en güzel deseni oluşturarak iki yakayı bir araya getirmesidir derler. Bunu en güzel yapan terziler ise geçmişte kaldılar. Artık ustanın el emeği göz nuru kalmamış gözüküyor her iki yakada. Sadece önüne konulan makinanın düğmelerine basıyor ve iki yaka ortaya çıkıyor.

Gömleğin yakalarının güzelliği ve boğazın nasıl korunacağı önemini kaybetti. Beden her türlü muameleye maruz kaldı. Makinenin programı ne kadar çok üretiriz üzerine kurgulandı. Mantar gibi iki yakanın üzerini her türlü karmaşayı işledi. Adına da moda denildi. Ne yazık ki gelenek buna direnemedi. Nihayet artık ne iki yaka bir araya gelmek istedi, ne de boğaz bu yakaları kabul etti. Artık deli gömleği bedene giydirilmiş ve boğazı koruyan güzel yakalar kaybedilmiş görünüyor. İnsanlar da bunu normal görüyor.

Evet biz, boğazın iki yakasını güzellerle donatmıştık eskiden. Boğazı temizleyen su, her gün bu güzelliklere ayna oluyordu. Onların kendindeki yansımalarını aleme ilan ediyordu. İnsan da bu güzellikler karşısında boğazının iki yakasını bir araya getiriyordu. Buluştuğu güzeller her daim insanı mest eylerdi. Bu yakanın güzelleri karşı yakanın güzellerini seyrederken kendinden geçerdi.

Kimisi güzelliğini semaya yükselterek gösterirdi karşısındakine, kimisi renk cümbüşüne dönerek kur yapardı. Kimisi de çok güzel sesler çıkararak karşı yakasındaki güzelleri kendine hayran bırakırdı. Hele bir de boğazın iki yakasında arz-ı endam eden o güzeller akılları başlardan alırdı.

Bu güzellerin kimisinin sesi çok güzeldi ve semaları dahi kendine rağm ederdi. Bir ömür o seslere kulak vermek usanç vermezdi. Kadife kumaşlı, kulaklardaki bütün uğultuları dindirici seslerdi. Günde beş defa davet ediyordu sevgiliye. Hele davet edilen yere gidilince, bizzat sevgilinin önünde eğiliyordun. Sözünü tekrarlayarak kendinden geçiyordun. Artık bu lahutilik dışarıyı unutturuyordu seven kişiye. Sürekli kalayım yakanın bu güzel sesinde diyordum.

Kimisinin bedeni güzeldi. Her güzellik sevdalısını kendiyle meşgul ederdi. Bir dokunuşunuz, kalbinizdeki atışları hızlandırıyordu. O an kalbiniz duracak hissine kapılıyordunuz. Bu dokunuşun yaşam boyu devam etmesini istiyordunuz. Ve tek arzunuz bu temasın ilanihaye devam etmesiydi.

Kimisinin işi güzeldi. Ömrünüz onu seyretmeye yetmezdi. Bu güzellerden sudur eden işler, insanı aslına dönderirdi. Bir iş bu kadar estetik yapılır mı diye hayretler uyandırırdı. İşin aslı güzeli muhatap almaktı. Yoksa kendindeki güzellik nasıl anlaşılacaktı.

Kimisinin de sözü güzeldi. Ta bu zamana kadar geldi. İki dudak arasından çıkan her söz neredeyse boğazın kırk boğumundan çıkmış gibi duruyordu. Bu nedenle de sadece boğaza bir inci değil kalbin sevinci ve başın da tacı oluyordu.

Evet bu yakanın üzerindeki güzellikler karşı yakanın neredeyse aynısıydı. Bu nedenle boğazı korumak için iki yaka hep bir araya gelirdi. Güzelliklerini bir birine arz ederdi.

Ne olduysa oldu. Önce iki yakanın kumaşı bozuldu. Ama birisinin özellikle karşı yakanın bozukluğu çabuklaştı. Aniden köhnelik etrafı sardı. Hızlıca üzerindeki güzellikler istila edildi. Sonra haz devresine gelindi. Estetik bakışlar kayboldu. Yerini hoyrat davranışlar aldı. Böylece boğazın karşı yakasındaki güzellikler kaybolmaya başladı. Bütün bunlar o yakanın üzerinde dolaşan güzellerin eliyle yapıldı. Çünkü artık güzellik etten ve kemikten oluşan kanlı ve irinli bir bedendi. Ruhun ve hislerin güzelliği maveraya çekildi. Güzeller ise olanca hızıyla çirkinleşti. Moda ve sanat adı altında her iki yakanın üzerindeki bütün geçmiş güzellikleri tahrip etti. Bu çirkinliklerine batılılaşma düğmesi dedi. Bu düğme ile iki yakayı bir araya getirmek istedi.

Evet karşı yakanın üzerine yine semaya yükselen desenler dikiliyordu. Fakat bunların tek amacı yakada yer almaktı. Eski mağara kalıntıları gibi oymaktı. Yeşillikler ısrarla kuruyordu. Tabiatın güzellikleri tek tek siliniyordu yakadan. Zanaat sanatı yakasından silip atıyordu. Karşı yakanın güzelliklerini seyreden güzeller de artık boğazı üşümüş, gözü dönmüş, ağzı hazzın bataklığında kalmıştı. Bütün aklıyla etrafa hakim olmaya başlamıştı. Artık bu güzellerin ne sesi ne nefesi ne yaptığı işleri insanı mest etmiyordu. Bilakis insana pes dedirtiyordu.

Evet bu yaka, karşı yaka kadar şanssız değildi. Öncelikle kumaşı bozulmaya direniyordu. Sonra üzerindeki desenler boğazı ve yakanın aslını terk etmeme niyetindeydiler. Hele bu yakanın üzerinde dolaşan güzeller neredeyse eski güzelliklerinde devam ettiler.

Bu yakanın güzelliklerinden çok güzellerinden birini anlatmak isterim.

Yine bir vesileyle bu yakaya yolum düşmüştü. Dalgındım ve yürüyordum mazinin derinliklerine. Bir güzel bulur muyum bu yerde diye. Ayağım takıldı düşecek gibi oldum. Bir el uzandı ona tutundum. Başımı kaldıracak gibi oldum. Sesini ruhumun derinliklerinde duydum.

u2014 Bir yeriniz acıdı mı?

u2014 Müteessir oldum bu halinize. Benim canım acıdı sizi böyle görünce. Biraz konuşmak ister misiniz.

Muhtaç olduğum ve hayalini kurduğum bir sesti bu. Hayalimdeki güzellik ve gönlümdeki arzı endamdı gördüğüm bu güzel. Bu yakanın güzelleri hep böyle miydi bilmiyordum. Güzelliğinden kendimi alamıyordum. Titrek bir sesle ve yüksek bir heyecanla aynı zamanda terler içinde kalarak

u2014 Tabii ki neden olmasın? diyecektim ki birden uyandım ve kafamı koltuğa çarptım. Bana görünen bu yakanın güzeli Nedim'in Divanı'ndaymış. Canımın acıması da bundanmış.