Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.79
Gram Altın
2965.71
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Ocak 2020

Bu vebal, CHP’ye yeter!

Barış Süreci döneminde Selahattin Demirtaş’ı parlattılar. Başta Doğan Medya olmak üzere basının önemli kesimi, eş başkanı adeta başında taşıdı… Ne zaman ki, 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK yeniden katliamlara başladı Demirtaş’ın gerçek yüzü de ortaya çıktı. O, PKK’nın siyasi uzantısının başındaydı, bizim liboşlar ise onun PKK’ya tavır alacağını zannettiler. Abisi terör örgütünün yönetimindeydi, siyasi kanat da ona havale edilmişti. Demirtaş’ın teröre cephe alacağını, insanların siyasi haklarını demokratik yollardan istemesine öncülük edeceğini falan zannettiler. Ne zaman ki Demirtaş, Apo’nun heykelini dikmekten bahsetti, PKK/YPG’nin Fırat’ın doğusuna geçeceğini, buna inanmayanların da mal mal bakacağını söyledi, o zaman gerçeğin kendilerinin görmek istediği gibi olmadığını anladılar.

HDP’nin ne olduğu, ne istediği belli. Teröre desteğinden asla vazgeçmiyor. HDP Merkez Yürütme Kurulu’nun çağrısı ile 2014’ün 6 – 7 Ekim tarihlerinde HDP/PKK taraftarları isyan başlatmış, şehirleri yakıp yıkmışlardı. Demirtaş için hazırlanan iddianameye göre yaklaşık 50 masum vatandaş katledilmişti. Asıl tehlikeli olan ise CHP’nin bu terör sevicilere üstü kapalı veya yerine göre üstü açık şekilde destek vermesi… Demirtaş’ın yazdığı bir teröristi öven piyese geçenlerde CHP’liler açık açık kendileri gidemedi eşlerini gönderdiler. Sorulduğunda da kadınlarının eğitimli ve özgür olduğunu, kendi istekleri ile her yere gidebileceğini söylediler.

***

Yıllarca Başbakanlık muhabiri olarak politikacıları yakından izledim ve gözlemledim. Halkın önündeki konuşmalarını olduğu kadar, kapalı kapılar ardındaki konuşmalarını da dinleyip kaydettim. Ne Ecevit, ne Baykal, ne de diğer sol siyasetçiler hiçbir zaman dürüst olmadılar. İçerde ayrı, dışarda ayrı konuştular.

CHP’nin ikiyüzlü siyasete geçmesi eskilere, Türkiye’nin çok partili sisteme geçtiği döneme kadar gider. Halkı küçük gören, halka rağmen halkı yönetmeye, halkı değiştirmeye ve dönüştürmeye kendini adamış CHP, 1950’lerden beri hiç dürüst olmadı. Serbest yapılan hiçbir seçimde kazanamayacağını bildiği için meydanlarda hep halka hoş gelecek sözler söyledi. Ama hep asıl niyetini gizledi.

İkiyüzlü politikaları ile adeta milleti canından bezdirdi. Dine saygılı olduğu görüntüsü verip, dindarlara yapmadığını bırakmadı. Amblemindeki altı oktan biriyle “milliyetçi” olduğu iddiası ise partinin ilk dönemlerindeki kafatasçılığın sembolüydü. O derece uç noktalara götürmüşlerdi ki, Mimar Sinan’ın kafatasını mezarından çıkarıp ölçmeye kadar götürmüşlerdi işi…

***

CHP, milletin temel değerlerine ve inançlarına düşman bir partidir. Bunu anlatmak için parti sözcülerinin konuşmalarını derleseniz değil kitap ansiklopedi bile olur. Ne kadar gizlerse gizlesin, CHP’nin halka rağmen siyaseti hiç değişmedi. CHP’nin seçim meydanlarındaki siyasi davranışları ile seçimden sonraki gündemleri hiç birbirini tutmadı. Onlar inançlı insanlara hep karşı oldular, dindarları hep tehlike olarak gördüler.

CHP ve CHP’lilerin güler yüzü, kazanıncaya kadardı. Sonra asıllarına dönüverdiler… Hele hele Kemal Kılıçdaroğlu ile son dönemde iyice marjinalleşmeye başladılar. İstanbul Büşükşehir Belediyesi’ndeki genel müdür ve daire başkanlıklarına sadece tek bir azınlık inancına ve görüşe sahip olanları atıyorlar. Başka hiç kimseye hayat hakkı tanımıyorlar. Çok daha tehlikeli olanı ise PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’ye ve dolaylı olarak teröre verdikleri destek…

CHP, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki gücünü kaybetti. Yargıdaki ve basındaki gücünü de kaybetti. Tek bir sözcüye kaldılar. Toplumun bir kesimi zaten mecbur kaldığı için oy veriyordu. Şimdi HDP ve teröre dolaylı desteklerinden dolayı o yüzde 20’lik desteği de kaybetmeye doğru gidiyorlar…