Bu Ülkeyi Karşılıksız Sevmek
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
Mithat Cemal Kuntay
Vatan aşkının tarifi zordur. Bu aşkı ancak vatanı olanlar bilir. Topraktan çok öte kavramdır vatan. Üzerinde bir milletin yaşadığı toprak parçası demek de yetersizdir çoğu kez. Bu bedel, bir tarih boyunca vatan uğrunda kendini vermekle başlar. Vatan için her şeyden vazgeçilir. Merhum A. Nihat Asya'nın dediği gibi:
"Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden"
Evet, yardan, anadan ,serden vazgeçmek kolay değildir. Bunu yapanlara da kahraman denir. Anadolu coğrafyası neden Türklere vatan oldu? Burayı bize vatan kılan bedelin adı şehitliktir. Bu dünyada şehitliğin karşılığı da yoktur. Bir de kanunlarda var olan resmu00ee şehitlik var. Kimse de kanunlarda var olan bu şehitlik için ölmez. Demek ki bu ülkeyi karşılıksız sevenler ölür!
"Bu Vatanın Delisi Olmak"
25 Mart 2009, beyazın siyaha dönüştüğü ve acının dağlarda dağlandığı bir tarih. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının şehadeti. Kar, hiç bu kadar yakıcı olmamıştı. Merhum Yazıcıoğlu için "Nasıl bilirdiniz?" dense, onun yaşadığı şu olay şehadetimiz için yeter.
Anadolu'da bir köy. Yere bağdaş kurmuş ve köylülerle oturan Yazıcıoğlu'na coşkulu biri yaklaşır ve kendini tanıtır:
- Ben, bu köyün delisiyim.
Ve Muhsin Yazıcıoğlu unutamayacağımız şu karşılığı verir:
- Ben de bu vatanın delisiyim!
Bu ülkeyi karşılıksız sevmektir bunun adı. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
"Haksızlığa Uğrayan Bir Dost İçin İstifa Edebilmek"
Köklü değişimleri arzulayan direnişler yapmak her kişinin her kafanın yapacağı iş değildir. Merhum M. Akif'i ezberleriz. Ölüm yıl dönümünde ve İstiklal Marşı'nın Kabulü programlarında milyonlar M. Akif'i över, anar. Salonda kalır her şey sanki. Onun bir davranışını da hayatına rehber etmez kimse. Oysa Akif, haksızlığa uğrayan arkadaşına destek olmak için istifa etmiştir. Bugün, bu hareketi kim yapabilir? Ancak karşılıksız sevenler yapabilir! Akif de öyle idi. Ülkesini daima karşılıksız sevdi. Çünkü bu ülke son kale, son kapı, son umut idi.
Bu Ülke İçin "Tek Yürek" Olmak
Zor zamanlardan geçiyoruz. Acılarımız her gün katlanıyor. Hiçbir acı, ülkemizin geleceğinin önüne geçemez! Yaralarımızı sarmak, hafifletmek ve şuurumuzu güçlendirmek için de çalışmalar yapıyoruz bir taraftan. O çalışmalardan en dikkat çekici olandan bahsetmeden geçmek olmazdı.
Tokat Mili Eğitim Müdürlüğü "Tek Yürek" isimli bir çalışma yürütüyor. "Ben Türkiye'yim, Millu00ee İrade, Teröre Hayır, Tek Millet, Demokrasi" gibi sloganlarla ortaya çıkan proje kapsamında "Demokrasi ve Şehitleri Anma Gecesi" düzenlendi. Geceye Milli Eğitim Bakanı Dr. İsmet Yılmaz ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da katıldı. Bu gecede meddahlık geleneğinden de yararlanarak, Türk tarihi boyunca yaşadığımız kahramanlıklar, Malazgirt'ten Çanakkale'ye; terör şehitlerinden 15 Temmuz'a kadar gözler önüne seriliyor. Her şehit hikayesi ile yeniden diriliyor, her kahraman ile millu00ee şahlanışa geçiyorsunuz.
Tokat İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, bu programı Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde de sahnelemek istediklerinden bahsetti. Özgün ve şuurumuzu bileyen bu programı Ankara'da herkesin izlemesi gerekir. Bu gecede Şehit Teğmen Hubeyib Turan'ın kız kardeşi, abisi için yazdığı mektubu okudu. İşte o mektuptan bir bölüm:
"Senden sonra da niceleri toprağa düştü abim. Her şehit haberinde yüreğimizdeki acı korlaştı. Sensiz her günümüz, kalbimizi sızlatıyor. Biz de yalnız kaldık; biliyorsun ki annemiz de senden önce gitti. Şimdi sen de yoksun abim. Evimizden senin kokun hiç gitmedi. Eşyalarına hiç dokunmadık; dokunmadık ki belki dönersin diye. Kıyafetlerine sinen kokun, her eşyadaki izin; soframızdaki yerin hep boş; kimse oturmuyor o boşluğa canım abim. Çıkıp gelirsin diye."
İşte bu coğrafyayı bize vatan yapanlar, Malazgirt'te başlayıp İstanbul surlarında, Çanakkale'de ve ülkemizin her yerinde Ömer Halisdemir misali vatan için ölüm emrini "Baş üstüne!" diye kabullenip şehadete koşanlardır. Onlar bu ülkeyi karşılıksız sevmişlerdi. Ne dersiniz, biz de sevelim mi karşılıksız? Korkmayın, ölelim demiyorum!