Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Ağustos 2020

Bu ülke ve bu ülkenin insanı

Bu ülkeyi anlamlandırabilmek için büyük tefekkürlere dalmak gerek. Bu ülke, ülkelerden bir ülke değildir, bu ülkenin varlığı tarifsiz bir mevcudiyettir. Bütün renkleri, bütün emekleriyle bu ülke tek başına bir dünya demek gibi. Bu ülkenin mevcudiyeti refah namına engellenemeyecek bir bileşkedir. Bu ülkenin üzerinde ara ara kara bulutlar dolaşsa da bu ülke tüm renkleriyle topyekun bir ulu medeniyettir.

Bu ülkenin tarihsel mirası, bu ülkenin yarınlarına öylesine bir motif, öylesine bir ruhaniyettir ki… Bu ülkenin lehim diye taşıdığı birleştirici doku muazzam bir nimettir. Nimetin ardındaki hikmettir. Bu ülkenin üzerinde öylesine bir murad var ki, tam her şey bitti diyebileceğiniz bir krizde, anatomik bir uyanış devreye girer ve anlamlandıramayacağınız bir güç kendini hissettirir. Bu güç ulu bir makamdır. Bu güç aziz bir emanettir.

Seksen beş milyon nüfusu ve tüm milletleriyle beraber milletimizi tek millet yapan ‘medeniyet milliyeti’ muazzam bir hazinedir. Gökyüzünün hazineleriyle beslenen bir ülke olarak görüyorum bu ülkeyi. Gaybın askerleriyle muhafaza edilen bir millet olarak görüyorum bu ülkenin insanlarını. Bu ülkenin insanları öyle bir ışıkla aydınlanmış ki, bu milletin bir tek ferdi koca bir ülke olan bu ülkenin izzetini bütün dünyaya ödemekten veyahut ödetmekten çekinmez. İnsanımızın genetiğindeki iksirin karışımı ve bu iksirin kıvamında peygamber kokusu var ki insanımızın dokusu bu biçim muazzam. Elbette bu sıradışı özellikler bizi insan üstü yapmaz lakin bu ülke ve bu medeniyet adına taşıdığımız derdin büyüklüğü, bize tarifsiz büyüklükteki bir derdin hasretliğini yaşatır. Bu dert ve bu derdin ardında tüten duman ta onlarca asır evvelden gelir. Bu ülkenin insanının ciğerlerindeki emelin derdi uzun uzun tüterken, gönlümüzdeki dava sevinci bize bambaşka bir iklimin tebessümünü yaşatır.

Çok çalışmalıyız. İnsanımızı yeniden keşfetmeli ve onun ufkuna gelecek asırları emanet etmeliyiz. Bölgemiz ve coğrafyamız adına tek sigorta olan ülkemiz ve insanımızı daha çok tanımalı ve daha çok tanıtmalıyız. Dünya barışının bize ihtiyacı vardır. Dünyanın kuzularını kurtlara yedirmemek için biz her dem ü daim soğukkanlılığımızı muhafaza edecek ve akıllara ziyan bir azametle gücümüzü tazeleyeceğiz. Ülkemizin -Allah korusun- sendelemesi mazlumun, mağdurun, biçarenin, bikes olanın azap içinde debelenmesi anlamına gelir. Ülkemiz varsa insanlık bitmemiş demektir. İnsanımız varsa ümit tükenmemiş demektir. Bu bir güzelleme asla değildir. Bakıyorsunuz mazlumu bizden gayrı kim savunuyor. Dünyanın bütün servetini tüketenler bin mülteciye bakamazken bu ülke ve bu ülkenin şerefli fertleri milyonlarcasını bağrına basarken bunu hangi güzellemeyle izaha kalkabileceksiniz. Ülkemizin duruşu ‘‘tabiatın içinde, tabiatla birlikte ama tabiatüsü bir duruştur.’’ Bu ülke bu duruşu kaybetmemeli. İnsanımızın bu bilinci, bu şuuru yitirmemesi demek, adalet mücadelesinin bitmeyeceği demektir.

İnsanlık bir kurtarıcı beklerken, gezegenimiz üzerinde bu çığılığa kim kulağını kapatıyor ve kim kulağıyla birlikte, gönlünü, kucağını, hanesini kim açıyor. Ülkemiz bu duruşuyla ulu bir muradın muhafızı olduğunu gösteriyor. Bu ulu muradın ne olduğunu bilen bilir, anlayan bilir, hisseden bilir, bunu bilmeyene neyi anlatabilirsiniz. İyisi mi biz bu muazzam ve tarifsiz gayeyi yaşayabildiğimiz kadar içimizde yaşayalım, yaşatabildiğimiz kadar yaşatma derdinde olalım. Her lisanı bilir; lakin tek emeli insan ve insanlık olan insanımızın içindeki nurun şiirini daima haykıracağız. Bu ülkenin susması demek mazluma azap demektir. Bu ülkenin durması demek, zulmün azması demektir. Bu ülkenin sendelemesi demek zalimin fırsatı demektir.

Bu ülkenin şarkısı, türküsü, kokusu, dokusu, hikayesi İbrahim peygaberin içinde bulunduğu ateşi, gagasındaki bir gıdım suyla söndürmeye giden karıncanın hikayesidir. Bu ülkeyi tanı’mak ve tanımlamak için bu hakikati sinesine kadar bilmek gerek. Bu ülke böyle bir hakikatin ifşasıdır. Gönüllerin tarifini tasnif ederek yapabileceği bir ülke ve bu ükenin muhafızı olan bu millet işte öyle bir millet ve medeniyettir..