Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
35.01
Gram Altın
2308.60
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Nisan 2021

Bu söylem biçimiyle neyi konuşabilirsiniz?

Enteresan bir kamusal işleyişimiz var. Keyfe keder bir işleyiş. Bu işleyiş itham ederken daha büyük ve vahim şeyler itiraf eden enteresan bir kamusal dil üzerinden işliyor. MEB’den açıklama geliyor EBA verileri ile ilgili. Sıradan bir istatistik olarak paylaşılan bilgide şöyle deniyor: 21 Eylül 2020 – 2 Nisan 2021 tarihleri arasında 12 milyon 651 bin 735 öğrenci EBA’ya erişim sağladı. Güzel, peki ne demek bu? Bu açıklamayı nasıl yorumlayalım? MEB için, Türkiye için bir başarı göstergesi mi? Yaklaşık 17 milyon öğrencimiz olduğuna göre EBA’ya erişim salgın sürecinde yaklaşık üçte iki oranında gerçekleşmiş bu açıklamaya göre. Ancak acele etmemekte fayda var. Zira üçte iki takip de önemli bir rakam. Ancak MEB’in yaptığı açıklama bize öğrencilerin üçte ikisinin takip ettiğiyle ilgili bir bilgi vermiyor. Okulların uzaktan eğitime geçmesiyle birlikte sisteme giriş yapan öğrencilerin bilgileri paylaşılıyor. Muhtemelen bu öğrencilerin önemli bir kısmı bir kez veya bir kaç kez sisteme ancak giriş yapmıştır. Maalesef birinci elden bilgiler çok sınırlı okullar hariç pek çok okulumuzda öğrenci katılımı ve ders takibi bırakın üçte ikiyi, üçte birin bile çok altındadır. Hal böyle iken bu gerçeklikleri anlamlı şekilde paylaşmak veya bu gerçekliğin altını çizecek şekilde bir kamusal ilgi talep etmek yerine mevzuyu basit bir teknik bilgi paylaşımı olarak servis etmek izaha muhtaç bir durumdur.

Bu dil, bu tarz şüphesiz MEB’in yaptığı bu açıklamayla sınırlı değil. Türkiye’de eğitimi de içine alan ve bütüncül bir halde nitelik problemine yol açan şey bu işleyişi ve bu egemen söylem kodudur. Herkesin birbiriyle EBA istatistiklerini konuştuğu, paylaştığı yerde konuşulup, paylaşılan rakamların göndermede bulunduğu acı gerçekliğe hiç bulaşmamayı başarıyor olmalarını anlamak, anlamlandırmak mümkün değil. İstatistiki verilerin ilgili olduğu alana ilişkin konuşmayacaksak derdimiz nedir o zaman? Ne için açıklıyoruz, ne için paylaşıyoruz, ne için konuşuyoruz? Daha doğrusu ne için konuşuyor gibi yapıyoruz?

Türkiye’de konuşmanın, söz söylemenin ciddiyeti yok maalesef. MEB’in açıklamasına dair bunları düşündüğüm esnada basında bu durumu aratmayan aynı kodifikasyondaki başka bir örnek vardı. Taraması yapılsa muhtemelen sayısız örneği bulunabilecek örneğimizi kısaca paylaşmak istiyorum. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yeni doğan bebekler için 4 aylık masraflarını karşılayabilecek paketi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine gönderme yaparak "3 çocuk tavsiye etmek kolay da masraflarını karşılamak kolay değil. Yeni doğan bebeklerin tüm ihtiyaçlarını 4 ay karşılayabilecek destek paketini ihtiyaç sahiplerine ücretsiz dağıtmaya başlıyoruz. Özellikle bebek ürünleri üreticilerimizi kampanyaya desteğe davet ediyorum" duyuruyor. İmamoğlu'nun paylaşımını alıntılayan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk "İlçe belediyelerimizin yıllardır yeni doğanlara yaptıklarını büyükşehir olarak keşfetmenizden dolayı memnun olduk. Ayrıca doğum/eğitim/sağlık/öksüz-yetim yardımı gibi çocuk odaklı desteklerimiz de var. 130 bin çocuğumuz düzenli SED almakta. Hani gerekirse tekraren keşfetmeyin" şeklinde cevap veriyor. Derken mevzuya AK Parti Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu katılıyor. O da Bakan Selçuk’un açıklamasını alıntılayarak “ESEN BEBE projemizle, 10 yıldır biz bu işi zaten yapıyoruz Sn. Bakanım. Bunlar en az on yıl geriden geliyor” şeklinde paylaşımda bulunuyor.

Peki bütün bu söylemde mevzu ne? Neyi konuşuyor bu insanlar? İhtiyaç sahiplerine kim daha çok yardımda bulunacak. İyi de yaranın iyileştirilmesine dönük şeylerden niye konuşmuyorsunuz arkadaş? Yaralıları tedavi etmek, yardımda bulunmak yaralanma, yaralı olma halini gündem etmemek değil mi? Keşke verdiğiniz cevapta 10 yıldır uyguladığınızı değil de 10 yıl önce başladığınız bu projenin nasıl destekleyici ve bütüncül politikalarla bitirildiğini veya çapının küçüldüğünü paylaşabilseydiniz. Kimin çok yardımda bulunacağı meselesi önemli, ancak bu tip konuşma ve tartışma mevzunun asıl boyutuyla çok da ilgili olunmadığının itirafıdır aynı zamanda. Tıpkı MEB’in açıkladığı EBA istatistikleri. Zaten asıl odaklanmamız gereken yer gözden kayınca veya konuşmalarımız, tartışmalarımız esasa taalluk eden bir hassasiyetin peşinden gitmeyince halimizin bu olmasında da bir tuhaflık olmuyor.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan