Dolar (USD)
34.61
Euro (EUR)
36.34
Gram Altın
2970.68
BIST 100
9641.7
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Haziran 2022

BU sınav... Milyonlarca öğrencinin "kader sınavı"ymış, Milliyet Gazetesi'nin manşet yanı dikkat çekici:

“Bir Nete Tercih Şansı!”

Üniversite sınavlarının birinde 120, diğerinde ise 80 “adet” soru varmış. Bu iki sınavdan herhangi birinde tek soruya doğru cevap verebilmeyi başarırsan, tercihte bulunma, yani üniversiteye kapak atma şansın oluyormuş!

Gazete bu manşeti niçin attı; “Bakınız artık ne kadar kolay bu işler, müjdeler olsun!” mesajı mı, yoksa, “Üniversiteli olmak bu kadar ucuzladı!” demeye mi çalışıyor, bilemem.

“Bir Nete Tercih Şansı” manşeti, bana hiç de sevimli gelmedi.

“Türkiye’nin Başkenti Aşağıdakilerden Hangisidir?” sorusuna cevap verirsen mi, üniversiteye kapak atma şansı “tamam” yani.

Şaka değil…

Bu gözler, Kim Milyoner Olmak İster’de Türkiye’nin Başkenti’ni bilemeyen Tıp Öğrencisi’ni görmedi mi?

Gördü.

Görmeyen kardeşimiz, internete “Türkiye’nin Başkenti’ni bilemedi” diye yazarsa, bu eksiğini gidermiş olur.

***

Eğitimde kalite meselesi.

Ah eski günler…

Saygın bir “Tıp Profesörü” olarak görev yapmakta olan “ortaokul” arkadaşımı ziyaret ettim.

Eski günleri andık.

O matematik, fende çok iyiydi.

Ben de, zehir gibi kompozisyon yazardım ve iyi tartışırdım.

Ortaokulda, Erol Yeşilova adlı bir hocamız vardı, Allah rahmet eylesin.

Erol Hoca, arkadaşıma “Profesör” derdi.

Beni de, “münazaralardaki” üstün performansımdan dolayı takdir ederdi.

Benim gazeteci ya da avukat olacağımı, onun da sayısal alandan bir “profesör” olacağını taaa o vakitlerde tahmin etmişti.

O günlerde sınıf mevcutları bugünkünden çok daha kalabalıktı ama Erol Hoca, her talebeyi tanırdı.

İlkokul öğretmenim Semiha Baykal Hanımefendi Rabbim- ona da rahmet eylesin- hafta sonları,

tek kuruş istifadesi olmadığı halde, bizleri toplar, ders çalıştırır, imtihanlara hazırlanmamız için ek ders verirdi.

Her hafta, her hafta…

Bedava.

Böyle, talebelerini yetiştirmek için koşturduğu yoğun kar yağışlı bir hafta sonu, düşmüştü Hocamız.

Ayağı kırıldığı için, bir dönem boyunca derslere gelememişti.

Allah Rahmet Eylesin.

Bir de nasıl unuturum;

Annem Babamın boşanmak üzere olduğunu duyduğunda, hemen harekete geçmiş, yuvayı kurtarmak için elinden geleni yapmıştı Merhume Semiha Baykal Hocamız.

Şimdi de böyle “saygın” misaller vardır mutlaka.

O vakitler çok daha fazlaydı galiba.

Kalbimde yer eden hatıralardan biri:

Teneffüste çiğnediğim sakız ağzımda kalmış…

Ders başlamış, ben dalmış gitmişim…

Sakız çiğniyorum.

Bir ara öğretmenimle göz göze geldim.

Bana, “Ne bu halin?” der gibi baktı.

“Eyvah!” dedim, sakızı hemen ağzımdan çıkarttım.

Suratım yanıyordu, kıpkırmızı olmuştum.

Zil çaldı.

Öğretmenim bana yaklaştı.

Yüzümü ellerinin arasına aldı.

“Aferin Serdar, benim talebem hata yapar ama hatasının hemen farkına varır ve icap edeni yapar! Aferin oğlum!” deyince…

Gönlüm ferahlamıştı.

Seni terbiyesiz, yüzüme baka baka sakız çiğniyor bir de!” deseydi, beni afişe etmiş, rezil etmişti.

***

İcabında tek net ile tercih yapabildiğin “Kader Sınavı”, üniversite sınavı! Dünden manzaralar…

Anne, babalar, az da olsa büyükanneler ve büyükbabalar okul önlerinde çocuklarını bekliyor…

Kimileri “Namaz Hocası” okuyor, kimileri diğer velilerle sohbete tutuşmuş; evlâtlarının ne kadar çalıştığını anlatıyor…

Bizler…

Çok iyi anneler, babalarız ya…

İmtihanlara çok çok önem veririz.

Bu yolda hiçbir “fedakârlık”tan kaçınmayız…

Yemez, içmez; elimizde avucumuzda ne varsa, görümüzü kırpmadan “eğitim”e yatırırız!..

Öğrencileri birer “müşteri” olarak görenlere çalışırız!

Niçin çalışmayalım;

Çocuğumuz iyi bir yeri kazanırsa, iyi bir işi olacak, kariyerli bir insan olacak, ona göre bir arkadaş çevresi olacak ve en önemlisi de çok iyi bir gelire sahip olacak…

Her anne ve baba ister.

Anne ve babaların çoğu da, kendilerinin yapamadıklarını, beceremediklerini çocukları yapsın ve becersin ister!..

Çocuklar stres altındadır, aileler stres altındadır.

Sınav da, “Kader Sınavı”dır!..

***

Geçenlerde bir arkadaşım, telefon açtı.

“Bizim genç namazlarını aksatıyor, hem de ne aksatma!” dedi.

Dertleştik.

“Biz” dedik;

“Aman şöyle ders çalışsın, şöyle yüksek notlar alsın, sınavda şu puana ulaşsın, şu bölümü tuttursun… Şöyle olsun böyle olsun diye çok dertlendik, çok baskı yaptık, kendimizi de etrafımızı da çok strese soktuk değil mi?

“Evet”.

Böyle yaptık.

Çocuklarımızı hep “kader sınavlarına” hazırladık.

Sonra?

İşte!

***

Hepimiz için muhasebe fırsatı.

Neyi, niçin yapıyoruz?

“Kader”e nasıl bakıyoruz?

Önceliklerimiz neler?

Biz kimiz?

Beğenmediklerimizden ne kadar farklıyız?

***

Bu Pazar günü…

Namazlarımızı ailece eda etmeye…

Her namazdan sonra da…

“"Önce ahlâk ve maneviyât hedefinin neresindeyiz?" meselesini tefekkür etmeye ne dersiniz?

“Kader Sınavı”na hazırlık, malûm!