Bu sese kulak verin
Ezanlar okundukça yeryüzü mescidleri, iftar sofraları gibi şenlenir. Daha önce defalarca tattığınız kutlu davet, ruhu hazan mevsiminden alıp haz mevsimine seyahat ettirir. Kevser damlacıkları, meleklerin seremonisiyle ruhunuza damlayıverir.
Ezan-ı
Muhammediye
; kurtuluşu muştulayan, risâleti haykıran, akti 5 vakit tazeleyen,
güneşi peşine takarak âlemleri şûlesine hayran bırakan, elle tutulan ve tutulmayanı
BİR huzurunda cemleyendir.
Ezan nâmedir; Bilâllerin yanık sesinde, Abese’yle müjdeli âmâ Abdullah
İbn-i Mektûm
ların nefesinde. Sabâ,
Dilkeşhâveran,
Rast, Hicaz, Hicaz, Segah, Uşşak, Bayatî, Nevâ makâmları
birbiriyle cûş u hurûş eyler gök kubbede. Gönülleri yakar; fakat târûmar etmez
asla.
Dünyada Müslümanı mutlu eden en güzel ses ezan sesidir. Bu kutlu çağrıyı duyunca ne uykunun ne de dünyalık uğraşların bir anlamı kalır. Salâha ve felâha çağıran bu çağrı ile cüzzî sıkıntılarından sıyrılmak için Rabbi’nin huzurunda küllî terapi seansına girenlerin ruhu arınır. Arınmışlar topluluğu her seansın ardından yeniden doğmuş gibi dünya hayatına yeniden başlar. Bu öyle bir mucizevî döngü, öyle bir uhrevî hâl ki dünyaya değer.
***
Camiler;
saf tutarak cem olma, Kâbe’ye yönelme, sükûnetle kıyama durma, secdeye eğilip
Yaradana yakınlaşma, her şeyi duyan Allah’la (c.c.) konuşma, O’na iltica etme
yeridir.
Câmiler;
âşıklar ordusunun tekbîrleri, tehlîlleri, salât ü selâmları eşliğinde Allahû
Ekber terennümlerinin tevhid senfonisine dönüşerek arşı âlâya yükseldiği ulu
mâbedlerdir.
Câmiler; tıpkı Asr-ı Saadet’e eren Ashab-ı Suffe gibi, özlemle,
hasretle, kullukla, şükürle, besmele, hamdele, selvele ile taçlanıp “
Yâ Râb bizleri cem olmaktan mahrum eyleme”
dualarının âminlerle semaya yükseldiği mekândır.
İşte cem olunan yeryüzünün mescidlerinden birisi de Beyoğlu Fetihtepe Merkez Camii’dir. Ara
sıra yolumu düşürüp Rabbime yöneldiğim bu camide; salâh ve felâha çağıran
ezanıyla, namaza hazırlayan kâmetiyle, namaz sonrası okuduğu aşırla Kur’an
aşkını için için alevlendiren, yürekleri yakan sesiyle, nefesiyle ruhları
meftun kılan bir isimden bahsedeceğim.
***
Adı Hâfız Muhammed Yahya
Yıldızhan
. Henüz 16’sında. Aslen Diyarbakırlı olan Beyoğlu Fetihtepe Merkez
Camii imam hatibi
Hacı Yıldızhan
hocaefendinin mahdumu. Kur’an-ı Kerim’i ilk eğitmen ve öğretmeni olan
babasından öğrenerek, her daim onun gölgesinde yürüdü. Kendine ilk öğretmenlik
yapan imam hatip babasını rol model seçerek, gelişme çağında dünyanın en ünlü
kârilerini dinlemeye başladı.
Her gün Kur’an okuma iştiyakı artarak devam eden Muhammed Yahya,
2017 yılında Abdüsselam Kur’an Kursu’nda hafızlığa başladı. Kurs hocaları
ondaki istidadı fark ederek, özel ilgi gösterdi. Hâfız
Recep Cenik, Hâfız Abdurrahmah
Yılmaz
ve Kurra Hâfız Mahmut Ekşi
hocaefendilerin rahle-i tedrisatında ikmâl ederek 15 ayda hâfız oldu. Bu
dönemde kendini geliştirmek için ulusal Kur’an okuma yarışmalarına katılarak
dereceler elde etti.
Muhammed Rıfat,
Mustafa İsmail,
Muhammed Sıddık
el-Minşâvî
, Muhammmed İmran, Kâmil
Yûsuf el-Behtîmî
gibi Mısır’ın en eski ve meşhur tüm kârilerini dinleyerek
okuma tekniğini geliştirdi. Ve zengin okuma tavrıyla dikkatleri üzerine çekti.
Hâfız Muhammed Yahya, zaman zaman babasının görev yaptığı İstanbul
Beyoğlu Fetihtepe Merkez Camii’nde ezan, gâmet ve aşırlarıyla cami cemaatını
mest eden biriyken, 2020 yılının Ramazan’ında Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT
1) tarafından düzenlenen “
Kur’an-ı
Kerim’i Güzel Okuma Yarışması
”nda gerçekleştirdiği tilavetleriyle hem
hocaların hem de bütün Türkiye’nin takdirini topladı. Hem yarışmacıların en
küçüğü olarak, hem de muhteşem tilavetleriyle jürinin ve kendini izleyen
milyonların aklını aldı!.. Seyirciler her dinleyişte “
maşâllah” demekten kendini alamadı.
***
Hâfız Muhammed Yahya yarışma boyunca jüriden (Mehmet Ali Sarı,
Osman Eğin, Osman Şahin ve Halil Necipoğlu) aldığı tam puanlarla 7 kişi ile
birlikte finale kadar yükselerek büyük bir istidat olduğunu ispatladı. “
Bin Aydan Daha Hayırlı Kadir Gecesi”nde
düzenlenen “
Kur’an-ı Kerimi Güzel Okuma
Yarışması Finali
”nde aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da
olduğu misafirlere
İsrâ 9 ilâ 14 ve Kadir Sûresi’ni tilavet etti. Diğer
Kur’an bülbülleri gibi makâmât âleminde gezerek, dinleyenleri tefekküre
daldırarak, gönüllere dokunarak, hâlden hâle sokarak ruhlara dinginlik, sekinet
ve sükûnet verdi.
Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Finali sonunda Hüseyin Akbulut birinci, Muhammed Sizcan ikinci, Eyyüp Ensar Kılıç üçüncü olurken, yarışmanın en genç finalisti olarak büyük takdir toplayan Hâfız Muhammed Yahya Yıldızhan gönüllere taht kurdu.
***
Şöhret önce insanın nefsini okşar, sonra gönlündeki ve elindeki
bütün güzelliklere göz dikerek mum misâli eritir. Bununla da yetinmeyip; hem dünyasını
hem de ukbâsını zelîl eder. Peygamberî ifadeyle; “
Şöhret afettir”.
Hâfız Muhammed Yahya artık “namazda
gözü, ezanda kulağı olanların”
tanıdığı bir simâ. Geçtiğimiz günlerde
Beyoğlu Fetihtepe Merkez Camii’nde hemhâl olduğumuz “
Yürüyen Kur’an” Hâfız Muhammed Yahya’nın sesi yarışmadan öncekine
göre doğal olarak biraz değişmiş.
Konuştukça gönlündeki güzelliğin ışıltıları önce gözlerine, sonra
tane tane dökülen sözlerine yansıyor. “
Popstar”lık
taslamadan, kibre, riyâya kapılmadan, ilim meclislerinde pişerek sırât-ı
müstakîm üzere olmanın heyecanını paylaşıyor.
***
Hâfız Muhammed Yahya, ekranlarda ve hayatında ortaya koyduğu
performans ile Millî Şairimiz Âkif’in özlediği “
Âsımın Nesli”ne dair ümitleri yeşertiyor. Hızla “dijital çağ”a evrildiğimiz bir dünyada
yavaş yavaş, amma velâkin gür bir şekilde filizlenen bu nesil, Türkiye ve
dünyanın manevî şeklini belirleyici aktörü olmaya hazırlanıyor.
Bu nesil; popülerlikten uzak, ayakları yere basan, ahlâk ve
maneviyatı düstur edinen, ilim ve bilimi önceleyen, medeniyet tasavvurunu
iliklerinde hisseden, her daim diri ve teyakkuz halinde bir nesil.
Bu nesil; Hak ile bâtıl
mücadelesinde “kim var!..” diye
seslenilince sağına soluna bakmadan her daim, “
ben varım, benim olmadığım yerde kimse yoktur” diyerek en öne çıkan
bir nesil.
Kendisi küçük, yüreği dağlardan, ummanlardan büyük Hâfız Muhammed
Yahya bu kutlu davanın, bu neslin neferlerinden biri olmanın heyecanını bütün
benliğinde hissediyor.
***
Herkesin olduğu gibi İmam Hatip Lisesi 3. Sınıf öğrencisi hâfız
Muhammed Yahya’nın da hayalleri var; Mısır’da bereketli bir eğitim aldıktan
sonra büyük bir camide imam hatip olmak.
En büyük hayali Mescid-i
Harâm
, Mescid-i Nebevî, Mescid-i Aksâ gibi mübarek kılınmış mescidlerde
Kur’an tilavetinde bulunmak; müjdeli şehrin sembol mâbedi
Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, Fatih Camii, Mimar Sinan’ın “kalfalık eserim” dediği, Âkif’in
kürsüsünden vaaz ettiği
Süleymaniye
Camii
’ gibi selâtîn camilerinden birine imam hatip olmak. Ne güzel, ne
erdemli, ne ulvî, hayal ötesi bir dua.
Allah (c.c.), Furkân 77’de ne buyuruyor: “Kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin!..”
Rabbimizin hazinesi öyle geniş, öyle saymakla bitirilemeyecek
kadar sonsuz ki, neden olmasın.
***
Allah (c.c.), Hâfız Muhammed Yahya’yı sanki ömrü boyunca Kur’an
okusun diye yaratmış. Kur’an’ın vakarını, edasını, sedasını, aşkını,
muhabbetini gönlüne nakş etmiş. Dîni mübîni Kur’an üzere hizmet ederek bu aşkı
daima yaşamayı ve yaşatmayı, Rahman’ın katında melekler tarafından zikredilmeyi
nasip eylesin. Âmin.
***