Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Ağustos 2020

Bu senin hikâyen

Herkesin olduğu gibi her ülkenin de bir hikâyesi vardır.

Boğazlar, Çanakkale, Musul, Batum, Konya, Maraş, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars İngilizler, (Güney Doğu’daki bazı iller daha sonradan Fransızlara terk edilmiştir), Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon Fransızlar, Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris İtalyanlar, Mondros Mütarekesi’nin Doğu Anadolu’da 6 vilayetin (Vilayet-i sitte) Ermenilere bırakılacağına ilişkin maddesi üzerine Doğu Anadolu’da, Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana’ya Fransızlarla birlikte Ermeni çetecileri, kendilerine vaat edilen Ege Bölgesi’ni ele geçirmek üzere İngiliz, Amerika ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında, Yunanlılar İzmir’i işgale etmişlerdi.

Dört tarafımız işgal altındayken başladı Kurtuluş Savaşı ve bir anda çekilip gitti hepsi. Osmanlı bitti ve yeni bir senaryo yazılmaya başlandı. Yeni bir hikâye… Yüzyıl sürecek bir hikâye.

Önceleri tek parti dönemi olarak başlayan dönemde bu millet bütün değerlerinden koparıldı. Dininden, diyanetinden, tarihinden, kültüründen, kısacası her şeyinden koparıldı. Yeni bir millet yaratılmaya çalışıldı. Batı’nın değerleriyle yaşamaya zorlanan ve zamanla batı hayranı olan bir millet. Kendi değerlerinden koparılma uğruna koca bir medeniyeti yerle bir eden, bütün tarihi değerleri yakıp yıkan zihniyet ile yıllarca baskı altında yaşatıldı ve hiçbir üretim yaptırılmadan, kendisine çizilen rotadan dışarı çıkamadı bu millet.

Çok partili döneme geçildikten sonra her on yılda bir darbelerle terbiye edilmeye çalışılan, başını her kaldırdığında yabancıların organizatörlüğünde yerli işbirlikçileri ile başı ezilmeye çalışılan bir millet olduk. Kurtuluş Savaşı’nda ülkemizden çekip giden devletlerin uzaktan idare ettiği bir devlet olarak yaşadık yüz yıl. Kendi kanunlarını bile kendi üretemeyen, batının kanunları ile idare edilen bir millet olarak yaşamanın ne kadar onur kırıcı olduğunu bile düşünmeden geçen yüz yıl. Ürettiği arabaya benzin koyulmadığından yolda kalan ve bunun için araba üretimini durduran bir anlayış! İstihbaratı başkalarının elinde olduğu için gizli bütün bilgi ve belgelerinin kendi inisiyatifinde olmadığı bir ülke. Kalkınma için bir çaba sarf etmesin diye terör belasına musallat edilmiş bir millet. Ekonomisi batı uşaklarının elinde oyuncak olduğu için kendi memurunun maşını ödemekten aciz bir devlet. Yüksek faiz ile yüksek enflasyon arasında sıkışmış ve bir türlü ayağa kalkamayan bir yapı.

Daha sayılabilecek, hatırlamak bile istemediğimiz onlarca guru kırıcı olay. Kurtuluş Savaşı’nın üzerinden yüzyıl geçti ve şimdi bu millet yeni bir hikâye yazmaya başladı. Bu hikâyede bu millet figüran değil artık başrolde. Yazılan tarihi kabul eden değil yeni bir tarih yazan bir millet. Kendi içinde milli kalkınmayı başlatmış, kendi uçağını, kendi arabasını, kendi trenini, kendi silahını üretmeye başlayan bir devlet. Yabancı istihbaratın elindeki insansız hava araçları ile doğuda her gün onlarca şehit veren değil, kendi insansız hava araçları ile teröre göz açtırmayan bir millet. İki aracın yan yana geçmekte zorluk yaşadığı yıpranmış yollardan, yurdun dört bir tarafını ikili yollarla örmüş bir hükümet. Kazancını faize ödemekten belini doğrultamadığı günlerden, IMF’ye borç verebilecek duruma gelmiş bir ekonomi. Küçücük bir kaya parçası için bile Ege’de sesini çıkaramadığı günlerden Akdeniz’de deniz sahası oluşturup o bölgede kuş uçurtmayan günlere gelmiş bir dış politika. Komşu ülkelerin sınırlarında terör yapılandırılmasına kayıtsız kaldığı günlerden, komşu ülkelerin topraklarında sınır boyunca güvenli hat oluşturan bir askeri yapı. Kendi insanına yapılan haksızlığa karşı çıkmaktan imtina eden bir anlayıştan, dünya mazlumlarına arka çıkan ve her ortamda haklarını savunan bir anlayışa gelen siyasi bir yapı. Memurunun maaşını ödemek için batının kapısında dilencilik yapılan günlerden, batının yatırım için tercih ettiği ülke durumuna gelinmiş günlere.

Yakılmış ve yıkılmış köklü bir medeniyetin evlatlarının küllerinden yeniden doğduğu günlere…

Yeni yüzyıl böyle başlıyor ve önümüzdeki yüz yıl bu senin hikâyen olacak.