Bu sefer vermeyeceğim
Son günlerin favori cümlesi dilden dile dolaşırken kar topu gibi büyüyerek dikkatlerimizi üzerine çekmeyi başardı. Önceleri hafif esinti gibi kendini hissettiren bu gerçekliği ciddiye almak gerekiyor kanaatindeyim.
Şurada seçime ne kaldı?
Esinti giderek yerini rüzgara hatta poyraza bırakmış durumda. Dikkatli olmak gerekir sanırım.
Mevcut iktidarımız, kabul edilsin kabul edilmesin yoruldu ve yüzü her türlü gayrete rağmen eskidi. Uzun süreli iktidar olmanın dezavantajları ile yüz yüze durumda. Ne yapsan ne etsen pek fayda vermeyecek gibi bir durum olunca ister istemez kaygılanmak gerekir..
Nasıl kaygılanmayalım ki, iktidarın alternatifi gibi duran CHP zihniyetini en yakından yaşayarak bilenlerdenim. Bu parti döneminde yaşanılan garabetleri kitaplara sığdırmak dahi mümkün değil.
Demokrasi ve insan hakları savunuculuğuna soyunan bu zihniyetin cemaziyel evvelinde zerre kadar bu duygulardan eserin olmadığını da bilenlerdenim.
Be sefer vermeyeceğim güruhunun demografik yapısının gençlerden olduğunu görüyor ve biliyor olmama da sorumluluğumu bir kat daha fazla artırıyor.
Bu sefer vermeyeceğimci kardeşim, bu kararını bir kez daha gözden geçirmeni teklif ediyorum. Ülkemiz konumu ve misyonu itibarı ile sayısız badireler atlatmış ve atlatacak olsa da bu duruma sen sebep olma diyorum.
Yokluk nedir, kıtlık nedir, pislik nedir görmedin. Grev, lokavt, fabrika işgali ve üniversitelerin savaş alanı olarak kullanıldığı zamanlar dahil hiçbir tanesine tanıklık yapmadan el bebek gül bebek büyüdün ve büyütüldün.
Haklı olarak böyle geldi böyle gider zannı ile ülkemizi dünya devletleri arasında belli bir seviyeye çıkartan mevcut iktidarın artılarını ve eksilerini objektif kriterlere göre değerlendiremiyor olabilirsin. Hatta bu gerçeklikleri bilmene rağmen birazda başkaları yönetsin diye düşünebilirsin.
Ülkemiz dünden daha çok birlik ve bütünlüğe muhtaç durumda. Böl parçala yönet erkinin sahipleri ellerini ovuşturarak 31 mart yerel seçimlerini bekliyor. Burada çıkaracakları bir vazifeyi yerine getirmek için bilenmiş olan bu güruhun içerden aramızda dolaşan ciddi bir taraftar topluluğu var.
Bunlar için her şeyin mübah olduğunu 15 temmuz kalkışmasında gözlerimizle bizzat gördük. Yaşadıklarımız hala taze ve ibretlere acılarla dolu. Başarılı olabilselerdi bugün belki Türkiye diye bir devlette bölünüp parçalar haline getirilerek yutulmaya çalışılacaktı.
2023 cumhuriyetimizin yüzüncü kuruluş yıl dönümü. Mevcut iktidarı savunacak bir misyon insanı olmadığımı etrafımdaki insanlar bilirler. Ancak bu seçimleri yeni bir rövanşın başlangıcı olarak milatlandıranların niyetleri yine her zamanki gibi kötü.
Başkanın başımızın üzerinde yeri var ama ile başlayan cümleler çok tehlikeli sonuçları ile bizlere bumerank gibi geri dönebilir. Bazı yanlışlıkları ve damadı bahane ederek durumdan vazife çıkarıcı güruhun niyeti üzüm yemek değil. Dövülecek bağcılar ise bizleriz. Yanı bu milletin kahır ekseriyeti.
Geçenlerde bir gencimize aynen bu minval üzere biraz konuştum . Bana verdiğim bilgilerin değerli olduğunu ve dikkate alacağı müjdesini verdi ve memnun oldum. Dilimin döndüğü kadar bu aralar benzer makaleler yazarak devletimin ve milletimin yanında olmaya gayret edeceğim.
Hiçbir kimseden beklentimin olmadığını tüm açıklığı ile ifade ediyor bunun şahsım için bir sorumluluk olduğu bilinci içerisinde olduğumu belirterek makalemi sonlandırıyorum. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.