Bu seçim mangal gibi yüreklerle alınır!..
Her takım maçı kazanmak ister elbet ama bazen öyle bir istersin ki…
O maçı alır götürürsün…
Daha sahaya çıkmadan kazanırsın; beraberlik ihtimali aklının ucundan bile geçmez.
Öyle bir asılırsın ki, top bile etkilenir senden.
Öyle bir asılış lâzım, öyle bir yürek, öyle bir konsantrasyon, öyle bir dikkat, itina...
Benim tarzım bu; birlikte çalıştığımız muhabir arkadaşlara hep “Bu işi yapmak isteyip istemediklerini” sormuşumdur ve sormaktayımdır…
Bu türden sorularıma…
Genellikle, “Elbette ağabey” yollu karşılıklar alırım.
Tamam istiyorsun da…
Bunu nasıl gösteriyorsun?..
Yani bulunabildiğin bütün ortamlarda bulunmaya, bütün toplantılara katılmaya, bütün haber kaynaklarına ulaşmaya, seni besleyecek kaynakları okumaya, “iletişim” alanındaki gelişmeleri tâkip etmeye çalışıyor musun?..
Ne kadar çalışıyorsun?..
Gazeteci nasıl yaşamalıysa öyle yaşıyor musun, yüreğin nasıl, uyku düzenin nasıl vesaire…
Adam meselesi adam; yürek meselesi…
Mangal gibi yürek meselesi.
Şimdi…
Az kaldı!..
Çok az.
Öyle televizyon karşılaşmasından filan pek iş çıkmaz; Sayın Binali Yıldırım’ın her açıdan bin kat daha tercihe şâyan olduğunu herkes biliyor.
Öbürü rahat; “kin, nefret, kızgınlık, bıkmışlık” hisleri üzerinde sörf yapıyor…
FETÖcülerle PKK’lıların filan hangi tarafı destekledikleri ve niçin destekledikleri de “sır” değil!..
Açıkça ilan ediyorlar zaten, neyi merak etmeli ki?
Bugüne kadar herkes her şeyi duydu; “Vayy be, bak sen! ” diyecek kimse kaldı mı bilmem…
“Öteki” sevgi pıtırcığı filan diyen de yok; herkesin bir hesabı var, kimsenin de hiçbir şeye kandığı yok.
Yani…
Bunları geçiniz ve sadede geliniz:
1-Sandığın namusuna, oyun namusuna aslanlar gibi sahip çıkacak mısın? Tek bir oyun zâyi olmayacağı presi uygulayacak mısın?..
O yürekle, o heyecanla, o azimle, o dikkatle…
Bunlar varsa mesele yoktur.
2- Şehir dışındaki seçmenini getirebilecek misin; özellikle “bütünlemesi” olan “uzak diyarlardaki” öğrencileri “uçakla” getirip götürebilmen lâzım…
Bu işi organize edeceksin, bu çok önemli. Üniversitelerde kimin Sayın Yıldırım’a oy vereceği, vermeyeceği üç aşağı beş yukarı bellidir.
İl ve ilçe başkanlıkları, gençlik kolları bunları çok az hata payıyla bilir, bilmiyorlarsa oralarda ne işleri vardır?
3-Sosyal medyaya iyi yüklenmek lâzım…
Ama dikkatle, şuurla…
“Öteki”nin bizzat paylaşılsın diye gönderttiği malzemelerin üzerine sazan gibi daha doğrusu kefal gibi atlamayacaksın…
Tezgâha gelmeyeceksin!
4-Sosyal medyadaki her imkânı değerlendireceksin; ne o öyle topa girmeyen vekiller filan… Neyi bekliyorsunuz, niye bekliyorsunuz? Arkadaş, Ordu Valisi hakarete uğruyor, tınmayanlar var… Kimi vekiller, kimi belediye başkanları vesaire. Olmaz, her imkân önemlidir ve değerlendirilmelidir. Son süreçteyiz, önümüzdeki bir hafta çok mühim, çok çok mühim.
5- Diline sahip olacaksın, lâfın nereye gittiğini bileceksin; hangi makam ve mevkide olursan ol. Lâf ağzından çıkana kadar o senin esirin, çıktıktan sonra sen onun esiri!.. Bin dikkat, bir lâf!..
6- Memleketin Ak Parti döneminde varsıllaşan “muhafakâr”ları, hadi sahaya! Lükse, sefaya çok, buralara yok, olmaz!.. Tek çiçekle yaz olmaz!..
7-Ekranlardaki “goygoycu” tipleri biraz geri çekin!.. Vıcık vıcık yıkama, yağlama, yukarıya selam çakma ameliyeleri sırıtıyor.
8-Femifaşist tipler, kadın programları adı altında iyice zemin aşındırıyor, bunlara biraz ayar.
9-Otomobillerde tevazu; ne o, kallavi mercolarla, kallavi ‘A’ bilmem nelerle gidiş gelişler, arabanla mı hava atıyorsun? Bir de “slim” takılanlar var, tiplere hiç uygun değil, hemen de belli ediyor “sormadan görmeliği”. Uzak dursalar ne iyi olur!..
10-Şu standlarda biraz rüzgâr, haydi!..
11- Biraz rüzgâr, biraz gayret, biraz yürek, biraz daha biraz daha.
12- Her eve gidilecekti, bizim İstanbul’daki akrabaların apartmanlarına giden olmamış daha, gidilsin, anlatılsın, gidilsin, anlatılsın. Gidecek ve anlatacaklar iyi seçilsin, hatipler iyi seçilsin, en yüreklilerinden ve en nâziklerinden…
Evet…
Bu işin şakası yok, boşluğa bırakılır tarafı yok…
Ekranlardan çözemezsiniz bu işi, bütün formaları ıslatacaksınız!..
Yedek kulübesi bile yorulacak!..
Evet…
Haydi!.. Haydi!.. Haydi!..
Bunların binde biri yapılsaydı, İstanbul bu kadar sıkıntılı bir noktaya düşmezdi elbet.
“Bir musibet bin nasihat meselesi” de…
Bugüne kadar “ders alındığına” dair çok şey işittik ve her seferinde de yeterince ders alınmadığını gördük!..
23 Haziran’dan ders alındığını gösteren bir sonuç çıkarsa…
Her şey çok daha güzel olacak İnşallah.
Çıkmazsa…
Kazanmaya karar vermiş olan ikinci ihtimali aklının ucundan bile geçirmez!..
Az farklı bir galibiyet bile “yenilgi”dir büyük yürekler için!..
Bu seçim “mangal gibi yüreklerle” alınır.
Ya da yürek yetmediği için kaybedilir!..