Bu savaşı kazanmaya mecburuz...
Kıymetli okurlarım, dünya 2019’un Aralık ayından bu yana, Korona belasıyla mücadele halinde...
Geride bıraktığımız sürede, virüs de çalıştı; uzmanlar da çalıştı. Bu çalışmaların neticesinde, kim başarılı diye sorarsanız, elimizdeki veriler virüsün daha başarılı olduğunu gösteriyor.
Evet, kısa zamanda Korona Virüse karşı aşı silahını geliştirdik. Ancak, hem aşılamada, hem de aşı olmada istenilen hıza ulaşamadık. Bu da bizi virüse karşı güçsüz hale düşürdü.
Galiba bu savaşta bizim en büyük eksiğimiz, hadisenin vahametini kavrayamamış olmamızdır. Birde, kendimize bir şey olmayacağını düşünmemizdir.
Kıymetli okurlar, Koronavirüsün dünya üzerinde yayılmaya başlamasıyla, insanlık tarihinde yepyeni bir sayfa açıldı. Aslına bakarsanız, buna bir milatta diyebiliriz.
Her ne dersek diyelim, burada unutmamamız gereken, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağıdır. Bizimde hayatımızı virüs şartlarına göre tanzim etmemiz gerektiğidir.
Öyle geçmişteki gibi, birbirimizle çok yakın durmayacağız. Aramızda mutlaka bir mesafe olacak...
Eğer, illa bir sevgi, bir samimiyet göstermek gerekiyorsa, pekala bunu karşıdanda yapabiliriz. Belkide, insani ilişkilerde hareketlerin değil, sözlerin öne çıkması gerekiyor.
İşte görüyorsunuz, Kurban Bayramı’nda çoğunluğun tedbirlere uymamasının sonucu, vaka tablosuna yansımaya başladı.
Şimdi virüs yine pik yaparsa, bunun vebali kimin olacak? Hepsinden önemlisi, kısıtlamalar yeniden getirilirse, birilerinin hatasının sonucunu hep birlikte çekmeyecek miyiz?
Yukarıda, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını yazdım. Bizde bu yüzden, virüslerle yaşamasını öğrenmek durumundayız...
Eğer konforlu bir hayat sürmek istiyorsak, bu savaşı kazanmaya mecburuz...
