Bu örnek bizi katlar
Son 150 yıllık dönüşüm, devletlerin kontrol edemeyeceği büyüklükte bir ekonomi oluşmasına neden oldu.
Özellikle 70’lerden sonra hızla yükselen finans ve türev
araçlar piyasası buna ön ayak oldu.
Reel piyasalar yani üretimin yapıldığı gözle görülür
ekonominin döndüğü piyasalar esas konumdan tali konuma geçti.
Finansal ekonomi, dünyayı şekillendiren bir boyuta ulaştı.
Altın karşılığında para basma ilkesinin son bulmasının
getirdiği bu durum, dünya ekonomisini kontrol edilemeyecek boyuta ulaştırdı.
Ekonomiyi kontrol edemeyen devletlerin elinde, bol parayı
çekecek güvenli liman oluşturmaktan başka bir şey kalmadı.
Şu an da tam olarak yaşadığımız şey bu.
Yani ekonomimize güveni artırarak yerli yatırımcıların
dolara olan ilgisini azaltıp ters dolarizasyon sürecinde başarıyı sağlamak ve
yatırımlarla reel büyümeyi artıracak bir seviyeye ulaşmak.
Bu hedeflere ulaşmak için piyasalara güven sağlamanın ne
kadar önemli olduğunu anlamamız gerekiyor.
Birlikte “nasıl daha iyiye ulaşabileceğimizi” sormamız ve
sorgulamamız şu aşamada olmazsa olmaz bir yaklaşım hâline geldi.
Bunun bir güzel örneği geçtiğimiz gün yaşandı.
TOGG üretimi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir araya
getirdiği babayiğitler, iradelerini sağlam tuttu.
Devlet destek verdi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı projeyi bir an olsun yalnız
bırakmadı ve artık ufkun çok daha yakınlarına baktığımız bir döneme geldik.
“Vatandaşın hayalleriyle oynamayı bırakın. Otomobil yapmak,
yol yapmaya köprü yapmaya benzemez.” sözleriyle yerli otomobilin yapılamayacağını
vurgulayan CHP milletvekili Tahsin Tarhan’ın TOGG’un direksiyonuna geçmesi ise
esas devrim oldu dersem sakın şaşırmayın.
Ekonomi güvenle inşa edilir demiştik ya...
İşte o güveni tesis eden yaklaşım tam olarak bu...
Bakan Varank, büyüklük gösterdi ve ülkenin güvenine büyük
bir katkı sundu.
Ama aynı şeyi CHP Milletvekili Tahsin Tarhan da yaptı.
İsterse inat edebilirdi.
Ama o katılmayı ve görüntü vermeyi tercih etti.
Ülkemizin başaramayacağı hiçbir şey yok.
Bizi biz yapan birlikte oluşumuz.
Eğer esas meselelerde birlikte hareket edebilirsek işte o
görüntü tüm dünyaya güven verir.
Yoksa yurtdışındaki bilmem hangi ülkenin bize bir gram
faydası olmaz.
Dostlarımızın bize desteği olsa da gerek Müslüman gerek ise
İslâm Dünyası’nda yol açacak devlet olarak Türkiye’nin görülmesi zaten
omuzlarımızdaki yükün büyüklüğünü gösteriyor.
Bizim bir olmamız şart.
DÜNYA DEVİ DİZE
GELİYOR
Geçtiğmiz gün Danıştay’ın Coca Cola’nın içeriğine ilişkin
bir bilirkişi tayin etmesine varan Ethem Öztürk isimli vatandaşın hukuk
mücadelesini içeren haberleri hep birlikte okuduk.
Kıvanç duydum.
Türkiye’ye nereden geldiği bilinmeyen, muhtevası hakkında
soru bile sorulamayan yağların, tütünlerin satıldığı dönemlerden bugünlere
gelmek ancak kıvanç duyulacak bir şey.
Yargımızın da böyle bir karar verebilecek basirete kavuşması
ekonomilerde güveni artıracak ikinci unsurun da iyileştiğini gösteriyor.
Çünkü adalete güvenmeyen paranın ülkeye girmesi ancak hayal
olur.
Adaletin güçlüyü savunduğu bir düzende ise girişimcilerin ve
yeni fikirlerin çıkması mümkün değildir.
Adalet ve güven bize sadece kazandırır.