Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.66
Gram Altın
2962.25
BIST 100
9672.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Eylül 2016

Bu onurlu duruşa yüz çevirmek neden?

Suriye'de acının ve zulmün fotoğrafları büyüyor. Halep'te katliamlar sürüyor. Hafta sonu Esad rejiminin saldırıları sonucunda hayatını kaybeden sivillerin sayısı yüzü aşmış durumda. Terörle mücadele etmesi gereken rejim terör estiriyor, kendi halkına kan kusturuyor. 21. Yüzyılın sözde medeni dünyasının gözleri önünde, insanlığın derin sessizliğine sığınan Esad diktatörlüğü katliamlarına ara vermiyor.

Esad rejiminin ömrünü uzatmak, bölgeyi yeniden çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen küresel güçler katliamları durdurmak için değil yarayı derinleştirmek adına canhıraş çabalar içerisinde mücadele veriyor. Uluslararası kanunlara yönelik güven ortamı oluşturmak için direnen Türkiye ise aynı güçler tarafından hedef alınıyor. Vahşette en üst sınıra ulaşan, soykırımda sınır tanımayanlara karşı uluslararası toplumun umursamazlığına rağmen Türkiye mazlumları yalnız bırakmıyor. Bunca zulme, zorbalığa, alçakça katliamlara, imkansızlıklara rağmen Suriye halkı da zulme boyun eğmiyor. Diktatör Esad, babasından aldığı kanlı mirası devam ettirirken, halk özgürlük ve adalet için onurundan zerre ödün vermiyor.

Bu onurlu duruşa yüz çevirmek neden?

Neden, direnen halka karşı her türlü zulmü reva gören Baas diktasının yanındalar?

Suriye'nin muhtelif şehirlerinden her gün yeni katliam haberleri gelirken, devlet terörüne, terör örgütlerine ve koalisyonuna destek vermek, alan açmak neden?

Silah ve uçaklara karşı korunaksız durumda olan bir halkın topyekun yok edilmesine neden zemin hazırlanıyor?

Bu kadar mı vicdansızlaştı dünya?

Vicdansızlar..

Samimi hiç değiller.

Bölge halkını özgürleştirmek, kendi sınır güvenliğini sağlamak, terör tehdidini bertaraf etmek ve yeni mağduriyetlerin önüne geçmek amacıyla düzenlenen Fırat Kalkanı Harekatı'na da karşılar.

Karşılar çünkü bölgede kaos sürsün istiyorlar. 8 Saat içerisinde Cerablus'u özgürleştiren Türkiye'den rahatsızlar.

Rahatsızlar, çünkü Esad'ı korudukları gibi terör koalisyonuna da kalkan oluyorlar. Türkiye ise mazlum halklara kalkan olabilmek için sorumluluk alıyor.

Peki BM ne iş yapar?

BM'nin Suriye'deki acizliğinin bir açıklaması var mı?

BM'nin mevcut yapısı Suriye'deki yarayı sarmaya engel olurken, dünyadaki sorunların çözümüne nasıl çare üretecek?

İnsanların katledilmesine seyirci kalıyorsa, hatta yardım konvoylarının vurulmasına engel olamıyorsa, mültecilerin sorunlarına kalıcı tek çözüm öneremiyorsa ne iş yapar BM Güvenlik Konseyi?

İnsan hakları ihlallerini bir kınama ile geçiştirmekten öteye gidemeyen BM, Suriye'de insanlar kan denizinde boğulurken bildik nakaratlarını tekrar ederek mi adaleti sağlayacak?

Ya da "adalet" küresel efendiler ve onların kuklalarının isteği doğrultusunda mı hareket etmektir?

Adaleti, adaletsizliği dayatarak sağlamaya odaklanmış bir sistem sadece kriz üretir. Çünkü ezelden kriz üretmeye kodlanmıştır. Bu kodları değiştirmenin vakti gelmiştir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" haykırışı da bundandır. Bu sese dünya kulak vermezse, adalet en fazla onlar için lazım olacaktır.