Dolar (USD)
35.43
Euro (EUR)
36.50
Gram Altın
3053.03
BIST 100
10033.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Aralık 2019

Bu nöbet Millî Birlik ve Kardeşlik nöbetidir

2015 yılında 15 yaşındayken, terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan Cafer Ceylan’ına kavuştu, Hatice Ana…

Çağdaş Yaşamcıların kadın derneklerinin hiç umurlarında olmadılar, Hacire Analar.

Bildiri yayımlamadılar, imza toplamadılar. Bu zulmü, bu acıyı kadına şiddetten saymıyorlar.

Merhum, Erdem Bayazıt, bu toprakları şöyle anlatmakta:

“…

Bir de baharlar bilirim

Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği

Anadolu bozkırlarında

İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru

Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen

Cesur otobüs pencerelerinden

Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen

Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında

Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının

Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken

Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.”

Orada çocukları için ölümüne mücadele eden, tehditlere boyun eğmeyen cesur ana : “ Başlarım sizin Kürdistan davanıza!” diyerek tüm şer planların çöpe atıldığını haykırıyor.

Yine Üstat Erdem Bayazıt diyor ki:

“…

Kadınlar bilirim ülkeme ait

Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak

Göğüsleri Çukurova gibi mümbit

Dağ gibi otururlar evlerinde

Limanlar gemileri nasıl beklerse

Öyle beklerler erkeklerini

Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.”

Diyarbakır’da analar sadece evlat nöbeti tutmuyorlar; aynı zamanda Millî Birlik ve Kardeşlik nöbeti tutuyorlar. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden şehit anaları Diyarbakır’a giderek onlarla dayanışma örnekleri sergiliyorlar.

Anaların nöbeti vatan nöbetidir.

Tuzukurular, sessiz ve körler. Küresel bir pazarın cazgırlığını yapmaktalar. Sömürü ve ihanetin tetikçiliğinden çok mağrurlar. Fakir- fukaranın çocuklarını terör örgütünün çarkları arasına atıp buradan uyduruk özyönetim, özsavunma gerekçeleri oluşturarak kanın ve göz yaşının üzerinde saltanat kurmak gayesindeler.

Türkiye, güvenliği, kalkınmayı sağlamak için ne yapıyorsa köstek olmak , çatışma çıkarmak için fırsat kolluyorlar.

İhanet, iliklerine işlemiş.

İyiliklere, güzelliklere düşmanlar. Yasakları savundular, zulmü alkışladılar.

Karakter(sizlik)leri bu.

Yola, köprüye, havalimanına, Kanal İstanbul’a karşılar. İstanbul özelinde bu milletin tarihine değerlerine düşmanlar. “Zulüm 1453’te başladı.” hezeyanı Gezi kalkışmasında söylenmiş, bitmiş bir şey değil, bu bir zihniyetin, küfrün ifadesidir. Bundan dolayıdır ki BEA’nın desteğiyle çekilen Türkiye düşmanlığı yapılan diziye danışmanlık yapmaktalar.

ABD, fitne için Ermeni yalanlarına siyasi bir kılıf ararken bunlar da etkisiz hale getirilen teröristleri araya sıkıştırarak Emperyalist yandaşlığıyla Türkiye’yi suçlama telaşındalar.

Vefa ödülleri dağıtıyor, Brütüsler…

Bu, bir ironi, kara gülmece mi? Güler misin, ağlar mısın?

Türkiye’ni Libya ile yaptığı ‘Deniz Sınırı Anlaşması’ndan doğan haklarını çürütmek için küresel çeteyle birlikte hareketlenmeleri dikkat çekici değil mi?

Libya’da hain Hafter’i hareketlendirenler, Türkiye’de de malum fitnebazları meydana sürdüler. Ya Libya’da ya da Türkiye’de iktidarın değişmesi için fitne kazanını kaynatmaya koyuldular. Gezi benzeri bir çapulculuğa cesaret edemeyeceklerinden, tecrübelerinden hareketle ‘ kiralık vekil’ yöntemini uygulamaya koyacaklarının işaretlerini veriyorlar.

Güzel olan şu ki bunlar ahmak oldukları için Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğinin farkında değiller. Kendilerini eski Türkiye’ye göre konumlandırmaya çalışıyorlar.

Hainlik her dönemde her devirde olmuştur ve olacaktır.

İyi- kötü, güzel- çirkin, dost- düşman, iman – küfür…

Çile Şairi Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle:

“ Ey, düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın

Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.”

Millî Birlik ve Kardeşlik nöbeti beka nöbetidir.