Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Şubat 2021

Bu nesil sizin eseriniz!

Bu aralar Oktay Sinanoğlu’nun hayatını okuyorum. Türk Anştaynı olarak bilinen Sinanoğlu anılarında şöyle bir anekdota yer veriyor. Boğaziçi Üniversitesi kurulmadan evvel Sinanoğlu bir konuşma ya da toplantı için Robert Kolej’e davet ediliyor. Kolejin yeri bilindiği gibi Rumeli Hisar üstünde. Okul müdürünün odasında kendiliğinden gelişen sohbette Robert Kolej’in o günkü Amerikalı müdürü Sinanoğlu’na şunları söylüyor: “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethe buradan başlamıştı, şimdi biz de fethe buradan başlıyoruz.” Okul müdürünün bu sözleri üzerine Sinanoğlu odayı terk ediyor ve okul müdürünün bu çirkin açıklamalarından rahatsız vaziyette okuldan ayrılıyor.

Bugün Boğaziçi Üniversitesi’nde olup bitenleri anlamak için sanırım bu anekdot bile başlı başına yeterli ipucunu veriyor. Emperyalist güçler Ortadoğu’nun pek çok bölgesinde olduğu gibi Türkiye’de de çok sayıda kolej açarak misyonerlik faaliyeti yürüttüler. Merzifon, Tarsus, Robert bunlardan sadece bir kaçı… Esas amaçları içeriden adam devşirmek ve Amerikan sempatizanı yetiştirmek olan bu okullara dönemin siyasi iktidarları göz yumdular, yol verdiler… Ne devlet sesini çıkardı, ne de millet… Özellikle belli bir sınıfın üzerindeki seküler kaymak tabaka çocukları iyi eğitim alsın diye geleceğin Türkiye’sini kuracak nesilleri bu okullarda yabancıların eline teslim ettiler.

Bu okullardan yetişen çocuklar self kolonizasyonun, self alinasyonun gönüllü erleri haline getirildi. İngilizce öğrenen, batı kültürüyle yetişen bu çocuklar, birer Amerikan muhibbi olarak bu okullardan mezun oldular. İş hayatında, siyasi hayatta, cemiyet hayatında iyi yerlere yerleştiler. Yerleştiler ama, ayakları bu topraklara basarken, kalpleri ve beyinleri New York’ta, Paris’te, Londra’daydı. Bu ülkenin değerlerine yabancı kaldılar, dinden, imandan, ahlaktan ve milli kültürden koptular, kopmakla da kalmadılar, bütün bu değerlere düşman kesildiler. Sonrasında kurulan Boğaziçi Üniversitesi gibi kurumlara çöreklenmiş Türk ve İslam düşmanı kadrolar tarafından bu misyon uzun yıllar devam ettirildi. İşin ilginç tarafı bu misyonu üstlenen kadrolar karşımıza çoğu zaman Marksist, sosyalist, ateist olarak çıktılar. Temelleri ABD misyonerleri tarafından atılan kurumlarda Sosyalsit–Marksist ve İslam düşmanı olarak konumlandırılan çevreler günü geldiğinde harekete geçirilmek üzere pusuya yatırıldılar.

Şunu hiçbir zaman unutmamak lazımdır ki bu ülkede kim ben sosyalistim, antiemperyalistim, solcuyum diye bağırıyorsa bilin ki onlar en Amerikancı en emperyal hizmetlere maşalık eden çevreler ya da kişilerdir. Çünkü CIA, emperyalist emelleri için her iki kanattan da adam satın alır. Buna kanıt mı arıyorsunuz, işte size kanıt. Türkiye’de sol bir derginin başına CIA nasıl ki Fetullahçı birisini yerleştirdiyse daha neler yapmaz! İslamcı, ülkücü, solcu, liberal, nurcu, nursuz her çevreden gayet başarılı bir şekilde adam devşirip günü geldiğinde kullanılmak üzere uykuya yatırırlar. Şimdi aynı güç Boğaziçi Üniversitesi’nde, LBGT, DHKPC, PKK, CHP gibi güçlerin zavallı maşalarını sahaya sürerek Türkiye’de kaos hazırlığı yapıyor. Kâbe resmi provakasyonu üzerinden ülkedeki dindarları, milliyetçileri, mukaddesatçıları ve muhafazakârları sokağa çekip sözde sol gruplarla ve ülkenin güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirmek isteyen gizli el, medya kuruluşları üzerinden gizemli bir heyecan yaratarak öfkeyi büyütmeye çalışıyor.

12 Eylül öncesinde sol gruplara ve sağ gruplara eşit şekilde silah dağıtarak her iki kesimi de kamyonetlerden dağıttığı ölüm makinalarıyla birbirine düşman eden güçler, bugün aynı kirli oyunu sahneye sürüyorlar. Üç beş çapulcuyu sahaya sürerek gerilimi tırmandırmak isteyen gizli eller, 40-50 yılda millete düşman olarak yetiştirdikleri nesilleri bir üniversitenin önüne yığarak oyunlarına alet etmeye çalışıyorlar. Yasal prosedürlere uygun olarak atanan rektörü “kayyım” olarak niteleyen ve kendi düşüncelerinden olmadığı için dışlayan ve ötekileştiren, hatta kendilerini yönetmeye layık görmeyen nizamiye önü devrimcileri, 80 milyonluk ülkenin kutsal değerlerini çapulculuklarına alet ederek içinde yaşadıkları topluma kin kusuyorlar.

Beyler, bu çocuklar sizin eserinizdir. 10 yılda 15 milyon genç yarattıktan sonra hızınızı alamadınız, ikinci bir 15 milyon yetiştirmek için emperyalistlerin önünü açtınız. Kültürel anlamda kendi kendini hançerlemeye dünden meraklı bu nesil, şimdi üniversite önünde farkında olmadan küresel baronlara hizmet eden birer zavallıya dönüştürüldüler. Kendi topraklarının değerlerine düşman ve sözde özgürlük sevdalısı bu gençler, şimdi üniversite kapılarında iplerini tutan örgüt yöneticilerinin maşası olarak gönüllü bozgunculuğa soyunuyorlar. Beyler bu nesil sizin eserinizdir, övünün şimdi yetiştirdiğiniz, sırtını sıvazladığınız seküler, pozitivist, laik, ateist neslinizle...

CIA yıllarca nasıl ki bu ülkenin mukaddesatçı, muhafazakâr, milliyetçi kesimlerini kendi emelleri için kullandıysa bugün de o içinizden devşirdiği çapulcuları varlığınıza kurşun sıkmak için kullanacak. İster uyanın ister uyanmayın, keyfiniz bilir...