Dolar (USD)
32.55
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2429.34
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Şubat 2020

Bu Ne Yaman Değişim Böyle

Mevsimler değişti, insanlar değişti, dünya değişti. Büyük bir tufana hazırlıksız yakalanmışız gibi. Sağımız, solumuz kuşatma altında. Kimse kimsenin halini bilmiyor, sormuyor. Dünyanın merkezi olarak kendini görenlerle girişilen bir mücadele var. Görünmez bir gizli savaş diyelim bunun adına.

Toplumların değişimleri bazen uzun yıllar alır. Asırlar bile sürer bazen bu değişim. Şimdi öyle bir haldeyiz ki on yıl öncesinin Türkiye’siyle bugün yaşadıklarımız arasında o kadar büyük farklar var ki. Değişim kaçınılmaz, bunu kabul etmemek olmaz ama değişmemesi gereken hassas dengelere dokununca değişim işte o zaman toplumun temel yapısı da hasar görmeye başlar.

Deprem sonrasında yaşananlara şahit olduk. Sosyal medyadan alay edenler, dalga geçenler, ciddiyetsiz paylaşımlarla mevzuyu sulandıranlar gözümüzün içine bakarak keyif yaptılar sosyal medyanın güç zehirlenmesi içinde.

Çok eski değil; 80’lerde 90’larda yaşadığımız o sahih hayatı özleyerek geçiyor vaktimiz.

Bugün 2019-2020 Eğitim-Öğretim Yılı 2. dönemi başladı. Eğitim-öğretimin önündeki en büyük engellerden birinin veliler olduğunu hep söylerim. Birçok sıkıntı vardır ama destekleri beklenen veliler bir engel teşkil etmeye devam ediyor. Çocuklarını dokunulmaz olarak ilan ederek, dönem sonunda “Benim çocuğuma ne hakla beden eğitimi, resim, müzik derslerinden düşük not verirler.” diyerek, en küçük olaydan bile nem kapıp “Çocuğumun psikolojisi bozuldu.” gibi bir sebeple okula basarak veliler ne yazık ki çocuklarına da zarar verir hale geldiler. En küçük olayda bile “Az sonra babam okula gelir.” diyen öğrencilerle yürütülmeye çalışılıyor eğitim- öğretim çalışmalarımız.

Beklenen destek denince bunu maddi destek olarak algılamamak gerek. Asıl destek, okullar velileri yanlarında görmek istiyor. Ödev verilir, “Bu kadar ödev mi verilir çocuğa..”, ödev verilmez, “Nasıl okul bu böyle, ödev falan verildiği yok.” diyerek kimin yanında olduğunu anlayamadığımız veliler ile mücadele eder durur öğretmenler.

Parmak kaldırmayan çocuğa soru soran öğretmen hakkında “Çocuğum parmak kaldırmadığı halde öğretmen ona soru sorarak arkadaşları arasında rencide etti.” diyerek öğretmen hakkında soruşturma açtıran velileri bile gördük.

Böyle bir ortamda öğretmenlerden nasıl bir verimlilik bekleyebiliriz ki. Her an şikâyet edilme tehdidi ile işini yapmaya çalışan birinin nasıl psikolojide çalıştığını varın siz düşünün.

Velilerin özellikle çocuklarını düşünerek biraz daha anlayışlı olmasında fayda var. Koruyucu olmak kavramı çok yanlış anlaşılıyor. Çocuğunu korumak isteyen kim olursa olsun biraz daha anlayışlı olmak zorunda. Parmak sallayarak, okul basarak elde edilmeye çalışılan başarının ne çocuğa, ne aileye ne de vatana, millete faydası olur.

Çocuklarımıza Tarihi Sevdirmek Gerek

Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz sözünü çok değerli ve önemli bulurum. Tarihini bilmek önemli. Elbette güvenilir kaynaklardan.

Mehmet Akbulut, toplumun her kesimine tarihini öğretmek için eserler veren önemli bir yazarımız. Osmanlı’yı Osmanlı Yapanlar, İstanbul Benim Olacak, 1071 Malazgirt, Bir Milletin Direnişi, Küllerinden Doğanlar gibi kitaplarından sonra şimdi de Öğrenciler İçin Osmanlı Tarihi isimli kitabı ile okurlarının karşısında Akbulut.

Az Kitap etiketi ile çıkan kitapta Osman Bey’den başlayıp Sultan Mehmed Vahdeddin’e kadar tüm padişahlar ele alınıyor.

Kitabın girişinde şöyle sesleniyor okuyucuya Akbulut;

“Modern zamanların en büyük tehlikesi, baskın kültürün diğer kültürleri kendisine benzeterek yok etmesi. Bu da kültür renkliliğini öldürüyor. Neredeyse bütün gençler aynı giyiniyor. Giyim kültürü baskın olan taraf kimse modaya o yön veriyor. Tarih de böyle olursa ilerde bütün dünyayı Holywood’un düzmece tarih filmleri idare edecek. Korkunun ecele faydası olabilir. Şöyle: Korktuğumuz şey genç nesillerin başına gelmesin istiyorsak önlem alabiliriz.
Almalıyız da.
İşte bu niyetle Osmanlı Tarihi’ni kısa kısa anlatalım diye yola çıktık. Çıkarken de bir düsturumuz düşsün önümüze dedik: ‘Tarih okuyanın aklı çoğalır.’
Bizimle varsan bu yolculuğa, seni bekliyoruz.
Bekleme istersen.”

Evet, yazardan açık davet var okuyucuya. Kitabın adı her ne kadar “Öğrenciler için” olsa da kitap 7’den 70’e herkese hitap eden bir içtenliğe sahip.

Bu kitap her okula, kütüphaneye, sınıfa girmeli. Mehmet Akbulut’un tüm kitaplarını okumuş biri olarak şunu gönül rahatlığı ile söylüyorum; Akbulut’un tüm kitapları samimi bir müminin ve gönlünü tarihine vermiş bir yazarın eserleri. Sahte yüzlerin etrafımızı kuşattığı bu günlerde en çok da samimi duruşa ihtiyacımız var. Yazarın ve kitabının yolu açık olsun.