Bu Ne “ayak”tır Kardeşim
Halk şiiri denince aklınıza ilk gelen şey türküdür sonra âşık ve sonra da aşığın elindeki sazıdır. Ancak bunlarla birlikte halkın kültürel kazanımları meydana gelirdi. Bir yandan İnciler ve hikmetler dökülürken âşığın ağzından diğer yandan da bu güzellikleri ve zenginlikleri kesbeden halkın hafızası vardı. Bütün bunlar samimi bir potada erirdi, eritilirdi. Halkın âşıklardan âşıkların da halktan aldığı pek çok şey kültür heybesine dolardı. Halk şairleri, halk ile iç içe öyle geçmişlerdi ki aralarında kullandığı deyişler ve söylemler bile halkın günlük konuşmalarına girmişti.
Gün geldi modern zaman, modern yaşam ve modern mekanlar, halk ile âşıkları biribirinden uzaklaştırdı. Bu yüzden günümüzde günlük dilde kullandığımız pek çok deyimin nereden nasıl geldiğini bilemez olduk. Bu deyimler arasında en çok kullanılanı “Bu nasıl ayaktır kardeşim.” Deyimidir. Eminim bu sözü sizler de benim gibi daha önce bir çok yerde duymuşsunuz. Ama bu sözün nerden geldiğini en az siz de benim kadar bilmiyorsunuz.
Bütün bu anlattıklarımızdan sonra “Bu nasıl ayaktır kardeşim.” Ya da “bu ne ayaktır kardeşim” nerden gelmiştir sorusunu sormayacağım. Kıyas yoluyla halk aşıklarının “ayak-uyak-kafiye” atışmasından geldiğini söyleyebiliriz.
Şimdi gelelim bu deyimin halk aşıkları tarafından nasıl kullanıldığına. Buraya gelmeden aynen matematikteki gibi çok bilinmeyenli denklemleri çözerek geldim. Newton’un hikayesine benzer bir şekilde bu denklemi çözdüm. Günlerce hatta aylarca altında oturduğum ağaçtan bir elma düştü de bu denklemi öyle çözdüm.
Neydi başıma elma düşüren olay? Allah selamet versin Karslı aşıkların atışmasına şahit olmuştum. Bir yandan Aşık Gültekin Bulutoğlu diğer taraftan Aşık Mahmut Karadaş atışıyorlardı. Sorarlar şimdi adama, edebiyat öğrenilir mi yoksa yaşanır mı? Cevabım, bu aşıkların atışmasına şahit olduktan sonra, “yaşanır” olmuştu.
Âşıklardan biri diğerine “Hele bir ayak ver, diyordu.” Bu söz ile kendime geldim. İnsan, bu deyişin nereden geldiğini öğrenince sonsuz bir mutluluğa sahip oluyor. Bu “ayak ver” deyişiyle daha önce kafamdaki sorularının cevapları bulundu diyebilirim. Yine de emin olmak için halk şiiri uzmanı şair Tayyip Atmaca’ya sordum. “Bir ayak ver” deyişiyle “Bu ne ayaktır kardeşim.?” Deyimine ulaşabilir miyiz. Diye.
Şair Tayyip Atmaca, “ters ayak” meselesinden bahsettiydi. Onun bu “ters ayak” meselesinden önce halk şairleri arasında “ayak” meselesinin aslında kafiyenin karşılığı olan uyaktan geldiğini söylemeliyiz. Şairler, ayak mı yoksa uyak mı tercihini “ayak”tan yana kullanmışlardır. Halk şairleri birbiriyle yarışırken yani karşılaşma, deyişme, atışmalarda kafiyeyi söze bir çıkış yeri, bir başlangıç noktası olarak kullanmışlardır. Hatta âşıklar yarışmalarda rakiplerini güç durumda bırakmak için “dar ayak”, “kapanık ayak” gibi zor bulunan kafiye çeşitleriyle ayak açıp yol göstererek rakiplerini bu kafiyelere ayak uydurmaya zorlar. Bu vesileyle onların usta olup olmadıklarını imtihan ederek mat etmeye çalışır. İşte bu son duruma Kıymetli dostumuz Tayyip Atmaca’nın işaret ettiği “ters ayak”tır. Ve rakip halk şairleri “bu ne ayaktır kardeşim?” diye tepki göstermekden kendilerini alamamıştır.
Şimdi “Bu nasıl ayaktır kardeşim?” deyimini biraz anlamlandırdığımızda şunu söyleyebiliriz. Dürüst bildiğiniz, kendisini örnek aldığınız, “biz hata yapabiliriz ama bu arkadaşımız hata yapmaz” dediğimiz kişiler için bu deyimi rahatlıkla kullanabiliriz. Şair, ayağı tutturamayınca “bu nasıl ayaktır kardeşim” diye tepki gösterebiliyorsa biz de en güvendiğimiz bir insanın bariz hatalarına şaşkınlığımızı gizlemeyerek “bu nasıl ayaktır kardeşim diyebiliyoruz.
Gündelik dilde kullandığımız “bu nasıl ayaktır kardeşim?” deyimi gibi “bu ayakları bırak” , “geç bu ayakları”, ya da “ çeşitli ayak oyunları” İşte “ayak” yani kafiye ile ilgili halk şairlerinden ilham alıp gündelik dilde kullandığımız birkaç deyim daha.
Halk şairlerinin kendi arasında kullandığı bu özel söylemler -terimler nasıl da halkın malı nasıl olmuştur, sorusuna cevap aramaya çalıştık.