Bu Merkez Bankası Başkanı farklı
Merkez Bankası’nın 2021 yılındaki üçüncü enflasyon raporunu geçen hafta düzenlenen tanıtım toplantısında Başkan Şahap Kavcıoğlu’ndan dinledik.
Her zaman olduğu gibi oldukça teknik bir kurum olan Merkez
Bankası’nın enflasyon raporu yine çok teknik bir dile ile kaleme alınmış.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun tanıtım
açıklamaları da yine teknokrat bir dille yazılan metin üzerinden gerçekleşti.
Fakat Kavcıoğlu sonrasındaki soru cevap kısmında oldukça
cesur açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizlerle ilgili kendisini
aramasının üzerinde bir baskıya neden olup olmadığını soran bir meslektaşıma
Kavcıoğlu’nun verdiği, “Küresel sorunlar bizim üzerimizde daha fazla baskı
yapıyor” cevabı basında pek yer almasa da dikkate değerdi.
Bir de halef selef soruları geldi.
Naci Ağbal’ın bindirmeli faiz artışı soruldu.
Başkan Kavcıoğlu çok genel bir cevap verdi: “Merkez Bankası
kararlarının arkasından büyük bir ekibin geniş bir veri seti ile yaptığı analizler yer
almaktadır.”
Türkiye’nin başının belası kayıtdışı ekonomiyi bitirmenin ve
yastık altındaki kaynakları sisteme aktarmanın yolu bir türlü bulunamadı. Son
yıllarda Çin’in öncüsü olduğu dijital para aslında Türkiye’nin bu açığını
kapatacak çok iyi bir adım olacak.
Başkan Kavcıoğlu’na ben de bir önce başkan döneminde stratı
verilen dijital para çalışmalarındaki son durumu sordum. Eylül ayında pilot
uygulamanın başlayacağını söyledi.
Her dönem gıda enflasyonunun enflasyon hesaplamalarındaki
etkisini şu sözlerlerle değerlendiren Kavcıoğlu, “Gıda Enflasyonu Komitesi, çok
başarılı olamadı, başarısız kaldı. Kurumlar olarak bütün odaların, kurumların
enflasyonla mücadelede bir mutabakat sağlamamız lazım. Emtia fiyatlarından,
döviz kuru geçişlerinden kaynaklanıyor, deniyor ama bakıyoruz hiç ilgisi
olmayan sektörlerde de yüzde 70-80 fiyat artışları oluyor.” diyerek çok önemli
bir hedef gösterdi.
Başkan Kavcıoğlu toplantıdan sonra gazeteci dostlarımızla
bizi çay içmeye davet ederek ben de başka bir şaşkınlığa neden oldu.
Zira son 4 başkandan bu yönde bir adımı hiç görmemiştik.
Yüz yüze görüşmede sektörü anlayan, pratik, dünya sisteminin
işleyişini bilen bir başkan gördüm. Samimi açıklamalarıyla eğip bükmeden
olaylara yaklaşan Başkan Kavcıoğlu’nun verdiği arka plan notlarının birçoğunu
köşemden sizlerle paylaştığımı gördüm.
İTFAİYE TEŞKİLATLARI
YEREL İLE MERKEZ ARASINDA KALDI
İtfaiye teşkilatları belediyelere bağlı kamu tüzel
kişiliğinde yer almaktadır.
Belediyenin kaynakları ile belediye sınırları içindeki
yangınları söndürecek ya da afetlere müdahale edecek bir bütçe ile dönerler.
Yerel yönetimlerin esasında sınırları içindeki vatandaşlara
gerekçelendirmek ve ödenebilir olmak şartıyla vergi ile kaynak yaratabilme
hakkı var.
Fakat ülkemizde şeffaf ve hesap verilebilir bütçe yönetimi konusunda eksiklikler olması
ayrıca siyaset kurumuna olan güvensizlik belediyelerin iş üretmekten ziyade bir
gelir kapısı olarak görüldüğü hepimize zarar veren bir düzene dönüşüyor.
Belediye başkanlarının seçilmesi için çalışan insanların bir
kısmının birincil amacı başkan adayının politikalarından ziyade belediye
kaynaklarından iş temin etme arzusu olunca demokrasinin bir ayağı da tabii ki
eksik kalıyor.
İtfaiye teşkilatları da tam olarak bundan nasibini alıyor.
Yaşanan orman felaketlerinde yangın söndürme uçaklarının ne
kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu hep birlikte gördük.
Bunları belediyelerin temin etmesi öyle kolay bir iş değil.
Bütçe bedelleri çok yüksek.
Bu sorunu aşabilmek için muhakkak merkezi yönetimin de işin
içine girmesi gerekiyor.
Yerel yönetimin tüzel kişiliğine zarar vermeden hem yerel
hem de merkezi yönetimin ortaklaşa çalışabileceği genel bir arama-kurtarma
organizasyonun hayata geçirilmesi çok elzem.
Esasında AFAD’ın birincil işi bu.
Ama bazı yasal düzenlemeler kurumların etki alanlarını da
sorunlu hale getiriyor.
Bunları aşacak adımlar atılırken bir taraftan da her
belediyenin tüm iş makinelerinden çokça almasının önüne geçilmeli.
Genel planlamadan uzak ve iş birliği kültüründen gayri
belediye yönetimi sadece maliyetleri artırıyor.
Belediye yönetimlerinin başka siyasi partilerden olması ülkenin ortak menfaatleri için birlikte çalışılamayacağı anlamına gelmemeli.