Dolar (USD)
32.32
Euro (EUR)
34.88
Gram Altın
2298.57
BIST 100
8990.27
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Nisan 2022

Bu işte bir gariplik var

Tuhaf, hem de çok tuhaf. Bu işte bir gariplik var. Gariplikler silsilesi almış başını gidiyor. Cümleleri kurarken sonundaki kafiyeleri çok güzel uydurmaktan başka cümle içinde bir güzellik kalmadı. Konuşunca kulağa hoş sözler sarf ediyoruz, lakin sözlerin içinin ne kadar boşaldığının farkına dahi varmıyoruz. Halden hale evrildik. Bu işte bir tuhaflık var.

İçinde bulunduğumuz rahmet, mağfiret ve cehennemden kurtuluş ayı dediğimiz Mübarek Ramazan ayını ihya etmeye çalışırken ters giden bir şeyler olduğunu hepimiz fark ediyoruz, lakin bu tersliği kendimize dahi itiraf etmekten korkuyoruz. Garip bir hale vardık.

Çin’den yola revan olup tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüs nedeniyle koskoca iki yılımız heba olurken, içinde bulunduğumuz durumdan hepimiz şikâyetçiydik. İki yıl içinde o kadar eksildik ki, bir yanımız hep yarım kaldı. Kimimiz çok yakınlarını kaybetti ve eksile eksile bu günlere geldik. Öfkeler, sitemler, şikâyetler büyüttük. İçinde olduğumuz hale serzenişler büyüttük. Manevi iklim olan Ramazan ayında camilerden, maneviyattan uzak kalışımızdan şikâyet ettik. Ama gelin görün ki, bu yıl bütün yasaklar kalkmış olmasına rağmen ve imam “Safları sık tutun.” dediği halde maalesef ki camilerimiz eski şen ve manevi atmosferinden hala uzak. Hala virüsün yayılma riski bu durumda olmamızın en büyük nedeni olarak görülüyor. Hala bir virüs ile terbiye edilmeye çalışılıyoruz ve bu virüsten şikâyet ediyoruz.

Bir oruçluya iftar ettirirken o oruçlu kadar sevap alacağımızın müjdesi Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından bize vermişken hala o ünsiyetten uzak duruyoruz. İftar sofralarımızı hala sade bir şekilde geçiştiriyoruz. Bu durumu biraz da çok zincirli marketlerin fahiş fiyat terörü de tetikliyor. Markete her gidişimizde rafa yansımadan kasaya yansıyan fiyatlar görüyoruz. Maaşların sabit, zamların oynak haline şahitlik ediyoruz. Bu terör eylemi doğal olarak manevi iklimimizi de baltalıyor.

Aslında bu tuhaflık silsilesi mahalle bakkallarımıza sırtımızı döndüğümüz gün başladı. Hani o klasik hikâye vardır ya, sarı öküzün alınmasına göz yumduğumuz gün, başladık kaybetmeye. İşte tam da öyle oldu. Evvela mahalle bakkalına sırt döndük, sonra soluğu AVM’lerde aldık. Şimdi de “Nerede o eski Ramazanlar?” diye başımızı üç harfli, çok zincirli marketlere vuruyoruz.

Tuhaf, hem de çok tuhaf... Şikâyet ettiğimiz her ne varsa aslında hepsinin kaynağı yine kendimiz olduğunu fark etmekten de aciz bir haldeyiz. Bu halimizi de evrensel mesaj bize açık bir şekilde bildiriyor aslında: "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar." (Şûrâ Suresi, 30. ayet)

Bağışlanmayı istiyoruz, lakin bizi bağışlanmaya götürecek yol üzere yürümüyoruz. Paylaşma ve yardımlaşma ayı olduğunu söylediğimiz Mübarek Ramazan ayında paylaşmamak için kırk takla atıyoruz. Fitre verecekken en alt limitin ne kadar olduğunu soruyor ve fitrenin tuttuğumuz oruçlar için bir şükür ifadesi olduğunu unutuyoruz. Zekât verecekken, zekâtın bize emanet edilen malın bereketi olacağını unutuyor ve eksileceğini düşünüyoruz.

Bize verilen can da mal da Yüce Allah'ın ve biz sadece emanetçiyiz. Emanetin sahibi emanetini geri aldığında bize kalan emanetin hakkını verip veremediğimiz olacaktır. Aksi durumda tuhaflıklarımız garip bir şekilde artacak ve yok oluşumuza sebep olacaktır.

İçinde bulunduğumuz ayın kıymetini bilip feyzinden istifade etmek dururken şikâyet etmeyelim. Bizler sadece emanetçiyiz ve emanetin sahibi emanetini aldığı zaman yüzümüzün ak, kalbimizin huzurlu ve amellerimizin hayırlı olmasını murat edelim. Aksi takdirde şikâyet ede ede tuhaflıklar içerisinde garip bir şekilde gideceğiz.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan