'Bu dünya korkulacak bir yerdir'
Hukukçu bir arkadaşımın bu
tarifi (‘bu dünya korkulacak bir yerdir’) çok değerli bir tanım oldu içimin
derinliklerine. Muhabbetini yitiren bu dünyadan korkum sonsuz. Kalbini yitiren,
maddeyi kutsi boyutlara taşıyan bu dünya korkulasıdır. Bu bir ümitsizlik
tercümesi değildir. Dünyanın dönüştüğü bu son hâl, tarifi olmayan bir
hâlsizliktir. Ölüm her lahza taze iken, ölümün bu kadar unutulduğu,
unutturulduğu bu çağdan korkulmaz mı.
İnan dünya korkulasıdır, aşkını yitiren, aşkın peşinde koşanın
yadırgandığı, rızaya uyanın ayıplandığı, kadere ram olanın dışlandığı, kedere
rıza gösterenin arafa itildiği, gönül dergahının tarumar olduğu bu dünyadan
korkulmaz mı.
Son nefes göz açıp kapamaktan
daha yakınken, kefenimizi aracımızda taşımalıyken, sonsuzluk hayallerini
fanilik diyarı için kurmanın iştahında boğulan dünyalıdan korkmayandan korkunç
korkarım ben.
Güneş görmemiş bir şiiri sevgilinin
ellerine bırakan Muhammed Münzevi görseydi güneşi de gülleri de umursamayan
aşksızların çağını…
Gönül denen mübarek makamın
çökmüş çaresizliğindeki çağ, yükleri altında yığılıp, ezilip kalan, hırsları
yüzünden suretinden uzaklaşan nuru umursamayanların korkunç hevesleri kül
ediyor, kül ediyor gülden dünyayı…
Dünya korkulacak bir yerdir
kardeş, Gazze sahillerinde fosfor bombalarıyla bedenleri parçalanan kız
çocuklarının parçalanmış beden parçalarına ses çıkarmayan dünyanın dünyalısına
sen ne kadar güveniyorsun.
Zilleti yaşam tarzı saymış bu
demde kararan kalplerin karanlığında değilse dünya, gözler mi görmez oldu acep.
Aşkını yitirmiş bir çağdan bahsediyorum, sevdayı akçe külçe tartısında tartma
tercihini yaşayan bir dünyadan, dünyalıdan söz ediyorum.
Kabil-Habil’den bugüne değin
yaşanan bütün günahların, bütün ahların, bütün azgınlıkların toptan bu çağda
toplanmasını başka neyle izah edebilirsiniz. İnsanlıktan firar eden insanın
almadığı ibreti hangi mütercime tercüme ettirebilirsiniz. Çok garip dönemlerden
geçiyoruz, her köşe başını tutan şu gönül katillerine prim yazan şu kapital
sistemin muktedir hükmüne hayret. Hâl böyleyken sana gönlün hâlsizliğini neyle
imla edeyim, neye ima edeyim, imha olan bu gönlü sana neyle ifşa edeyim.
Dünya korkulacak bir yerdir
kardeş, diyor ya ‘‘bu dünya insana gurbet, memleket isteyen Allah’a sığınsın’’,
gönül burçlarının beklentisi bu olmalı şu korkulacak dünyada.
Tabut için sıraya girdiğimiz bu
çağda ölümü unutmuşluğumuz hangi iflasın bildirilmemiş, farkedilmemiş halidir.
Musalla taşının soğukluğuna, teneşir suyunun sıcaklığına, ölümlünün ceset
bakımına yabancı oluşumuz nasıl anlatılır, çağın hakikate sırt dönüşü
anlatılmaz, başka türlü anlatılmaz, şu dünyalının gamsızlığına.
Evet ‘‘sonra yaparım diyenler
helak oldu.’’ Ölçüyü kaçırıp, azgınlığa düşenler helak oldu. Helak oldu şu
korkulacak dünyadan korkmayanlar. Nizama muhalefet edenler helak oldu. Helak
oldu dünyalık muhasebeye tutuşanların dünyalıkları, dünyalıkları başlarına
helak oldu. Dert uzun, bundandır söz uzun uzadıya…
Kardeş, unutma ki dünya
korkulacak bir yerdir ve bu çok özel bir nasihattir…