'Bu devlet yıkılmalıdır!' diyorlar
Sonunda dayanamadılar.
Niyetlerini açıkça
söylettiler.
Korkmadan, çekinmeden.
“Bu devlet
yıkılmalı!”
dediler.
Büyük bir öfkeyle, büyük bir kin ve nefretle, “Bu devlet yıkılmalı!” dediler.
“Dediler” dediğime bakarak:
Bir tek Ahmet Şık
söyledi, neden ‘dediler’
diyorsun,
dediğinizi duyar gibiyim.
Bakınız,
Böylesine ağır,
böylesine tehditkâr, böylesine tahrik dolu söylemlerin sözcüleri vardır.
O sözcüler bir fikir
beyan ettiklerinde ‘mahallesindeki’ herkesin düşüncesini dile
getirmiş olurlar.
Ahmet Şık da ‘mahallesindeki’ herkes adına söyledi, “Bu devlet
yıkılmalı!”
Aslında Ahmet Şık üzerinden, ‘Bu devlet yıkılmalı!’ diyenler;
Vatandaşını ezmeyen,
Vatandaşını
ötekileştirmeyen,
Vatanını uluslararası
arenada haysiyet sahibi kılan devletin
yıkılmasını istiyorlar. Çünkü
bu haliyle devletimiz Amerika'nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, İsrail’in
bölgemizdeki tetikçisi olmayacak,
Çünkü
bu haliyle devletimiz, saydığımız devletlerin ülkemizi ve milletimizi sömürmelerine
izin vermeyecek,
Çünkü
bu haliyle devletimiz bu gavurların pis emellerine hizmet etmeyecek…
Onun
için bu onurlu duruşu sergileyen devletin yıkılmasını istiyorlar.
Yoksa,
Katı laikçi,
Ötekileştiren,
Vatandaşı düşman
gören,
Vatandaşının kimlik
ve kültürünü inkar eden iktidarların olduğu hiçbir dönemde, ‘Bu devlet yıkılmalı!’ demediler.
Biraz daha sadede gelelim.
Aslında bunlar
devletin yıkılmasından önce, Ahmet Şık’ların
ağababalarının Türkiye aleyhindeki taleplerini reddeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
iktidarı yıkılsın! dediler. Ve her yolu deneyerek bu iktidarın
yıkılmasını istediler.
Olmadı.
Çünkü her seçimde
millet vicdanının sesini dinleyerek Sayın Erdoğan’ı destekledi.
Baktılar ki başka
çare yok.
Baktılar ki milletin desteklediği Tayyip
Erdoğan’ı seçimle, kirli operasyonlarla, terör örgütleri ile
darbelerle yıkamıyorlar.
Düşündüler ve dediler ki, “Madem onu yıkamıyoruz, o
zaman bu devlet yıkılmalı!”
Zekâ sorunu yaşamayan
herkes;
“Bu devlet yıkılmalı” demenin:
Devlet, Suriye gibi,
Devlet, Libya gibi,
Devlet, Irak gibi,
Devlet, Yemen gibi,
Afganistan gibi olsun, yıkılsın demek olduğunu biliyordur.
Şayet bir insan “bilmiyorum” diyorsa ya yalancı
ya da zeka özürlüdür.
Ama Ahmet Şık ne
yalancı ne de zeka özürlüdür.
Ahmet Şık bu alanda “en açık sözlü” kişidir.
Çünkü yasak da olsa,
İhanet de olsa,
Nefret de uyandırsa
Ahmet Şık “Bu devlet
yıkılmalı!” diyerek (aldığı
talimatla da) kalbinden
geçenleri AMASIZ, FAKATSIZ
söyledi.
Peki, neden?
Neden devletimizin
yıkılmasını istiyorlar?
Suriye’yi, Libya’yı görmüyorlar
mı?
Tabi ki görüyorlar.
O zaman neden bu
devletin başımıza yıkılmasını istiyorlar?
Bunlar, demokrasinin, bir avuç azgın
azınlığın Türkiye’yi yeniden ele geçirmelerine engel olduğunu düşündükleri
için, devletin yıkılmasını istiyorlar ki devlet yıkılınca geriye kalacak olan
kara parçası üzerinde bir daha özgür seçimlerin yapılamayacağı, sürekli bir
avuç azgın tayfanın kontrolündeki Batı jandarması kukla bir devleti kursunlar.
(Kurtuluş Savaşından sonra elimizde kaç km kare toprak kaldığını bilirsiniz.)
Ancak bu hain emele
Cumhurbaşkanı Erdoğan mani oluyor. Bu sebeple Sayın Erdoğan’a olan kin ve
nefretleri daha da alevleniyor.
Ahmet Şık devleti
yıkma temennisini öylesine söylemiyor; vatandaşa, “Sokağa çıkmalısınız”
diyerek
tahrikini sürdürüyor.
Tıpkı onu Meclis’e taşıyan HDP’nin tutuklu eş Başkanı
Selahattin Demirtaş’ın 53 insanımızın katledildiği 6-7-8 Ekim 2014
olaylarında yaptığı gibi vatandaşı
sokağa çağırıyor Ahmet Şık.
Ahmet Şık’ın
ağababalarının bunu kendisine söyletmesinin başka hesapları da var.
Bu alçakça ve ciddi
tehditler barındıran söz tutuklanmayı gerektirir, bunu biliyorlar. Ahmet Şık
bunu söyleyerek kendisinin tutuklanmasını da istemiştir. Sonra Ahmet Şık’a
destek veren CHP’lilerin, HDP’lilerin de benzer muameleye tabi tutulmaları
gerekecek.
Siz Şık ve ona destek
verecek CHP’li, HDP’li milletvekillerini de tutuklamazsanız olmaz,
tutuklarsanız tam da ağababalarının çıktıkları duaya amin demiş olursunuz.
O zaman başka yolu olmalı;
Meşru, hukuki bir yolu.
Var mı?
Var tabi ki.