Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2957.83
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ocak 2016

Bu bildiri değil yemin metnidir!

Baştan söyleyeyim... Kimse bize, 1128 akademisyen bozuntusunun bildirisini düşünce ve ifade özgürlüğü olarak yutturmaya kalkmasın. Bu bildiri, düşünce özgürlüğü ya da fikir beyanı kapsamında ele alınmayacak kadar derin bağlantıları olan, organizeli, art niyetli bir terör faaliyetidir. Bitmekte olan terör örgütüne moral motivasyon aşılayan, cesaretlendiren bu bildiriye; "düşünce özgürlüğü şok etkisi yaratan düşüncelerin açıklanmasını da kapsar" ya da "fikirlerinize katılmıyorum ama savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim" türünden ezber laflarla yaklaşmak kelimenin tam anlamıyla şiddete teşvik etmektir. Durum öyle bir hal aldı ki 1128 akademisyen PKK terör örgütünü cesaretlendiren bir bildiri yayınlıyor, bazı yazarlar da akademisyenleri cesaretlendiren yazılar kaleme alıyor. Üstelik bildiriden öte bir yemin metnidir bu! 1128 akademisyen bir araya gelip senet imzalamıştır. Son cümlede de ifade ettikleri gibi Türkiye'yi katliamcı bir ülke olarak göstermek için uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarını durmaksızın sürdüreceklerini taahhüt etmişlerdir.

Bu metin iç kamuoyuna değil bilhassa uluslararası kamuoyuna dönük kaleme alınmış bir ihanet metnidir. Türkiye katliamcı bir ülkedir algısı oluşturulmak isteniyor. Dahası Türkiye'ye müdahale edilsin çağsısı yapıyorlar. Bu alçaklıktır, namussuzluktur! Bu ihanetin neresini alttan alıyorsunuz! Bu metnin duyurulmasından hemen sonra PKK terör örgütü bir tonluk bomba yüklü kamyonetle Çınar'da bir saldırı gerçekleştirdi. Saldırıda aralarında çocukların da olduğu 6 kişi yaşamını yitirdi. Çözüm süreciyle birlikte nefes alan, hayatları normalleşmeye başlayan Kürt halkı, PKK'nın sudan sebeplerle başlattığı çatışmalı ortamla yaşamları altüst oldu. Camileri, okulları, hastaneleri bombalandı. Tüm yaşam alanları tahrip edildi. Kanın akmadığı bir süreçte Kandil Dağı'nı mesken tutan ve PKK'nın silah bırakmamasını telkin eden yazar, aydın müsveddeleri bugün barış kisvesi altında terör örgütünü destekleyerek hükümeti suçluyor! Bunlar Gladyo'nun son dakika operasyonları için elinde tuttuğu alçak yazarlardır.

Türkiye'deki "aydın" kavramını analiz edecek değilim. Bizim medeniyetimizde aydın kavramı yer almaz. Biz, arif, alim, münevver, bilgi ve hikmet sahibi, ahlaklı, vicdanlı insanlar deriz. Bunlar Cemil Meriç'in ifadesiyle; yıllardır ülkede fikir sefaleti yaşatan, efendisinin ilaçlarını çalıp içen ahmak uşaklar sürüsüdür. Düşünce jigololuğu yapan profesyonel algı ustalarıdır. Zor zamanlarda yanımızdaymış gibi görünürler, hakkı-hukuku elinden alınan halk kesimlerinin yanında saf tutuyormuş gibi yaparlar. Oysa onlar, yaşam kaliteleri bizden farklı birer paşa torunudur. Vakti geldiğinde de bizlere gerçek yüzünü gösteren ülke ve insan karşıtlarıdır. Ahmet Altan, Hasan Cemal, Cengiz Çandar gibilerinin gerçek yüzünü gördük. Vakti geldiğinde başkalarının da gerçek yüzlerini göreceğiz. Erdoğan, bu insanların maskesini düşürdükçe, deşifre ettikçe iyice azgınlaştılar. Hepimizin gözleri önünde, alenen Gladyo'nun hizmetkarlığını yapıyorlar.

Evet, ezberler bozuluyoru2026 Türkiye, 100 yıldır operasyon geçiren bir ülke. Bu operasyonlarla 1000 yıllık siyasi birliği dağıtılmış, dil devrimiyle hafızası boşaltılmış, nereye ait olduğunu bilmeyen şaşkın bir kitle var edilmeye çalışıldı. Bu yüzden henüz sosyolojisi tam oturmamış bir ülkeyiz, yapılan müdahalelerle çok sert süreçlerden geçiyor ve ani kırılmalar yaşıyoruz. Biz buna yeniden toparlanma süreci diyoruz. Lakin bu kırılma anlarında siz, 18. yüzyılın liberal aydınlarının teorileriyle bir reçete sunmak isterseniz üzgünüm bu ezberden öte bir anlam ifade etmez. 1128 akademisyen eliyle yaptırılan operasyonun bağlantılarını, niyetini, ülkeyi ne tür bir duruma sokacağını kestirmeden ezber cümlelerle yaptığınız analizler havada kalır. Daha da vahimi bu operasyonla elde edilmek istenen amaca hizmet etmiş olursunuz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "millilik ve yerlilik" kavramıyla dağılan/parçalanan siyasi birliği toparlamak ve yeniden ortak akıl, ortak vicdan, ortak idrak ayarlarına dönmek için gösterdiği gayret ırkçılık değil tam tersi bir medeniyet projesidir. Geçmişi en fazla yüzyıla dayanan kültür dayatmasına karşı tüm farklılıkları da içine alarak, ilim-irfan dilini yeniden tesis etme çabasıdır bu. İttihat Terakki'yi kuran akıl, bir gün halkın içinden biri gelir de bu kadim medeniyeti canlandırmaya kalkarsa ihtimaline karşılık tüm önlemlerini almış. Kurumları, siyasi partileri askeri, sivil toplumu, terör örgütlerini, aydınları, üniversiteleri ona göre konuşlandırmış. Bu bakımdan Erdoğan'ın, halkın desteğiyle son on yıldır ayıklaya ayıklaya bitiremediği güç işte böyle bir güçtür. Terör tam bitti derken hiç ummadığımız yerlerden patlak veren engelleme operasyonlarıyla karşılaşıyoruz. Erdoğan, büyük hedefler yaptıkça, diktatörlüğün kitabını yazmış İttihat Terakki artığı CHP'nin lideri; Erdoğan'a diktatör bozuntusu diyebiliyor! Lakin kimse heveslenmesin artık o eşik aşıldıu2026

Türkiye, Erdoğan liderliğinde belirli bir olgunluk seviyesine erişti. Erdoğan dik durdukça millet o korku eşiğini de aştı. Bu vakitten sonra terör örgütü de içerideki ihanet şebekesi de emeline ulaşamayacaktır. Aydın ve akademisyen müsveddelerinin, CHP, MHP ve HDP gibi proje partilerinin de yeni sosyolojide bir karşılığı yoku2026 ABD'de 11 Eylül'ü devlet yaptı diyen 75 akademisyene senatonun talebiyle FBI soruşturma başlatmıştı. Bilinçli olarak Türkiye'yi katliamcı ülke olarak takdim eden bu akademisyenler için de gereken neyse yapılmalıdır. Ortalık "ama"lı cümlelerden geçilmiyor! Bu tür operasyonlarda tavrımız, duruşumuz net olmalıdır. Dişimizle, tırnağımızla ülkeyi bir noktaya getirdik. Bu vakitten sonra kimse Türkiye'yi geri götüremez aksine ülke tüm farklılıklarıyla birlikte daha da büyüyecek ve zenginleşecektir.

@sivildemokrat

[email protected]