Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Eylül 2019

Bu acıyı görmüyor olamazsınız...

Diyarbakır’da çocukları HDP kuryeliğinde PKK’ya teslim edilen, evlatsız geçen her günü bağırlarında hançer yarası gibi duyan annelerin feryadı figanına ve acısına kimlerin kulak tıkadığını…

Görmüyor olamazsınız?

Bu kadar duyarsızlığın insan denen varlığın bir özelliği olduğunu düşünmüyorum.

Kendilerini sanatçı zannedenlerden, çirkin kahkaha atanlardan, entel dantel geçinenlerden tık yok. Etiler’den, Nişantaşı’sından, Nakkaş tepeden, Boğaz yalılarından, Ankara’nın Çankaya’sından, İzmir’in zengin semtlerinden ve Man kurtlardan…

Geziden, PKK’nın yaktığı ormanlardan en son da Kaz dağlarından toplumsal yangın çıkarmaya çalışanlardan ve onlara kahramanlık şarkıları yazanlardan…

TV ekranı, gazete köşelerinden ahkâm kesen o bildik simalardan, teröre yardım ve yataklık yapanların ayağına kadar gidenlerden kılını kıpırdatanı gördünüz mü?

Acı dağ gibi yerleşse de yüreklerine, kahraman annelerin hikâyelerine dönelim…

Umutları henüz bitmiş değil. Bir gün mutlaka evlatlarına kavuşacakları günün hayalini kuruyorlar. Kararlı ve korkusuzlar. “Doğru olan şeyi gördüğü halde, yapmamak cesaretsizliktir.” Onların bu cesareti dünyayı titretecek güçte. Korku değil, yas değil, umudu görüyorsunuz gözlerinde. Bu haykırışın yankısı her yerden, her yandan duyulacak gibi. Ve öyle kenetlemişler ki yüreklerini, evlatlarına kavuşacakları sevinçle sarılmışlar birbirlerine…

Ne diyor içlerinden biri:

“İçimizdeki umuttan yas tuttuğumuz günler bayrama dönecek biliyoruz. Şu kır dağlarda yankılanan kurşun seslerini değil artık, açılan tomurcukları göreceğiz bu isyanda. Biz bu ülkeye sevdalıyız. Kurban olayım taşına toprağına Türkiye’m…”

Bu annelerin mücadele kararlılıkları, korkmadan ve “üzerlerine yüreklerinden başka muska takmadan” PKK’ya başkaldırıları terörü yeneceğini biliyoruz. Bu aslan yürekli anaların PKK’ya isyanlarının özgürlüğe yanan güçlü bir meşale olduğunu bilmeliyiz. Herkes bu korteje katılmalı…

Neden, onca yıldır bu topraklarda o bildik kesimlerden teröre karşı güçlü bir ses yükselmiyor. Dünya neden bu kadar sessiz kalıyor?

Tarafgirliğin, düşmanlığın, ikiyüzlülüğün tedavisinin mümkün olmadığını görüyoruz bu tür tavırlarda da ondan...

Atilla İlhan’ın şu mısralarından annelerin yüreklerindekini hissediyorum.

“Rüzgâr / uzak karanlıklara sürmüş yıldızları / mor kıvılcımlar geçiyor

dağınık yalnızlığımdan / onu çok arıyorum onu çok arıyorum

her yerinde vücudumun / ağır yanık sızıları / bir yerlere yıldırım düşürüyorum

ayrılığımızı hissettiğim an /demirler eriyor hırsımdan.”

Gün gelecek…

Bu annelerin gözlerindeki yaşlar ve teröre karşı yüreklilik büyük dalgalara dönüşecektir. O gün bu dev dalgaların ikiyüzlüleri, terör ve işbirlikçilerini boğacağına yürekten inanıyorum. Bu cümleyi şöyle özetleyelim: “Cesaret insanı zafere, korkaklık da ölüme götürür.”

Herkesi teröre karşı ve cesaretli olmaya çağırıyorum…

Bir teşekkür: Bu yaz yine ailecek Çanakkale şehitliğini ziyaret ettik. Eceabat Sabancı Öğretmen Evinde kaldık. Müdür Ahmet Bey iyi bir yöneticilik örneği gösteriyor. Her yer düzenli ve tertemiz. Aynı şeyleri Doyuranlar Otel içinde söyleyebiliriz. Her ikisine de çok teşekkür ediyorum.