Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2963.59
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Eylül 2024

​Brüksel Türkiye'nin kıymetini nihayet anladı

Geçen ay Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, AB’nin dışişleri bakanlarının ‘’Gymninch’’ adı verilen toplantıya, beş yıl aradan sonra ilk kez davet edildi. Türkiye’nin bu tür toplantılara tekrar davet edilmesi hem Türkiye açısından hem de Avrupa’nın geleceği açısından olumlu bir gelişme olduğunu özellikle belirtmek isterim.

Bana göre, uluslararası ilişkiler için, iki husus son derece önemlidir. Bunlardan ilki öngörülebilirliktir. İkincisi ise, sorunlara çözüm üretebilme kapasitesini geliştirebilmektir. Zira insanlar gibi devletler de birbirleriyle sürekli anlaşmazlığa düşebilir. Büyük çeşitlilik gösteren özel ve kamusal ilişkiler arasında, ulusal sınırları aşan ticaret, turizm, diplomatik amaçları sayabiliriz.

Dolayısıyla karşılıklı bağımlılık ilişkisi büyüdükçe, temaslarda büyür ve anlaşmazlık olasılıkları da artar. Diplomasi, böyle sürtüşmeler çıktığında devletleler arası ilişkilerin bozulmasının önüne geçer. Bu bağlamda Brüksel’in Türkiye’yle iletişim hâlinde olması hem öngörülebilirlik hem de sorunlara çözüm üretmek için faydalıdır.

Zira üçüncü dünya savaşının konuşulduğu bir zamanda Türkiye ile AB ilişkilerinin geleceği büyük bir merak konusudur. Bilindiği gibi bir taraftan Rusya ile Ukrayna arasında savaş sürerken, diğer taraftan da İsrail vahşeti Filistin’de devam etmektedir. Türkiye ile Avrupa, böyle bir süreçte diyalog hâlinde olmaları bölgesel ve küresel barışa katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Hakan Fidan, ‘’2019’da askıya alınmış diyalog mekanizmalarının tekrar işletilmesini ve Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusundaki beklentilerinin sürdüğünü’’ ifade etti. Ayrıca, Fidan: ‘’öncelik verdiğimiz bir diğer konu ise vize meselesidir ve çalışmalarımız devam ediyor’’ dedi.

***

Avrupa toplumunu ve siyasetinin şekillenmesinde ekonomik kriz ve son yıllarda mülteci sorunu belirleyici bir rol oynamaktadır. Batı ülkelerinde ekonomik krizin neden olduğu işsizlik, göçmenlere yönelik bakış açılarını olumsuz yönde etkilemektedir.

Özellikle ırkçı partiler, yabancı düşmanlığını körükleyerek Avrupa’yı hoşgörüsüzlüğün kıtası hâline getirmiştir. Her zaman vurguladığımız gibi, batı dünyası uzun bir zamandan beri artık düşünce üretemiyor. Düşüncenin üretilmediği yerde düşmanlaştırma kaçınılmaz oluyor. Onun için ırkçı söylemlere sahip partiler, siyaset sahnesinde daha fazla zemin buluyor.

Bütün bu hususları göz önünde tuttuğumuzda Türkiye, Avrupa’ya birçok alanda değer katabilir. Jeopolitik bakımdan Türkiye’nin sahip olduğu coğrafya Avrupa’ya hem stratejik derinlik katar hem de kültürel çeşitliliğini zenginleştirir. Ancak Avrupa’da ne yazık ki uzun bir zamandan beri vizyoner siyasetçiler artık yetişmiyor.

Batılı siyasetçiler, ‘’insan hakları, ifade özgürlüğü’’ gibi söylemlerinin tersine bir pratik ortaya koymaktalar. Zira bütün insani değerleri çiğneyen İsrail’e birkaç Avrupa ülkesi dışında ciddi bir tepki gösterilmedi. Hatta İsrail konusunda bazı Avrupa ülkeleri Güney Afrika ve Kolombiya’nın gerisine düşmüştür.

Toparlayacak olursak: Türkiye, Avrupa’nın tecrübesine ve ekonomik gücüne elbette ihtiyacı vardır. Avrupa’nın da Türkiye’nin vizyoner bakışına, uluslararası alandaki etkin konumuna ihtiyacı vardır. Demem o ki, Brüksel Türkiye’nin kıymetini nihayet anlamış görünüyor.