Bozuk Satıh
Bu yazımda değerli dostum Muhammed Işık’ın son kitabı olan Bozuk Satıh’ı sizlere tanıtmaya çalışacağım. Ancak kitaba geçmeden önce yazarımız Muhammed Işık’ı tanıtmak daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.
Muhammed Işık 1986 yılında Ankara’nın Çamlıdere ilçesinde
doğdu. Orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesi
İşletme Fakültesi ve daha sonra Medya ve İletişim’den mezun oldu.
Yazarlık hayatına “Siyaset ve Düşünce” isimli internet
sitesinde köşe yazarı olarak başladı. Daha sonra Fikri Kadim, Mimoza Haber,
nokta32, Akdeniz Haber ve Dik Gazete sitelerinde köşe yazılarını yayımladı.
Yeni Şafak gazetesi Düşünce Günlüğü sayfasında da yazdı.
Halen Gerçek Tarih dergisinin yayın koordinatörlüğünü
yürütmekte.
Sivil toplum çalışmalarına katkı sunmak amacıyla Sahipkıran
Stratejik Araştırmalar Merkezinde (SASAM) Genel Sekreter olarak görev yapmakta.
Muhammed Işık, Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi
Yönetim Kurulu Üyesi.
Evli ve iki erkek çocuk babası olan yazar bu güne kadar; “Gönülden
Dimağa (2019), Akıldan Kalbe Esintiler (2022),Türk Tipi Başkanlık Sistemi
(2022), Bozuk Satıh (2022).” isimli kitaplarını yayınladı.
Bu girizgâhtan sonra gelelim kitabımıza. Bozuk Satıh, ilginç
bir kitap ismi.
Muhammed Işık, “Gönülden Dimağa” kitabında gençlere yönelik olarak
düşünce yazılarını, “Akıldan Kalbe
Esintiler” de dini konular üzerine düşüncelerini yazdı. Üçüncü kitabı olan “Türk
Tipi Başkanlık Sistemi” kitabında güncel siyaset ve devlet yönetimine dair konuları
işledi. Bu üç kitapta aslında deneme
türüne ait iken “Bozuk Satıh” bir hikâye kitabıdır. KDY yayınlarından Ağustos
ayında çıkan 104 sahifelik kitapta on dört hikâye bulunmakta.
Kitapta anlatılan hikâyeler günlük hayatımıza bir pencere
açmış ve bazı anları mercek altına almış gibi.
“Sırat Köprüsü”nde
cefakâr bir kadının iç dünyası onun ağzından anlatılmış. Hikâyede geçen bir cümleyi paylaşıyorum. “İnsanlar ağaçlar gibi toprağa yapışır ve
topraktan beslenirler. Bir ağaç nasıl kurursa, insanlar da zamanla aynı kaderi
paylaşırlar.”
“Gözlerim Kapanıyor”
da kahramanımız Fikret üzerinden yine aile içi sorunlar işlenmiş.
“Kıdemli Cinnet”
de psikoloji profesörü olan Muhsin üzerinden aile içi şiddet ironik bir şekilde
anlatılmış.
“Buluş ve Kayboluş”
da kendisini Hz. Musa’nın asası zanneden bir deli ile karşılaşan arayış
içindeki bir kişinin ruh ahali hikâyeleştirilmiş. Buradaki “Asayı değil Musa’yı takip edin!” sözü vurucu bir sözdü.
“Hain Gözlerim”
yine ruh burkuntularının işlendi bir hikâye. “Kendinden uzaklaşırsan bencilliğe yaklaşırsın.” sözü notlarımız
arasında.
“Bozuk Satıh”da
ise insanlığın içinde bulunduğu kötü gidiş, ön yargılar ironik bir şekilde
bozuk bir satıhta yapılan araba yolculuğu ile anlatılmış. Hikâyenin sonunda “Satıh mı kötü, insanlar mı?” diye
sorulmuş.
“Demircinin Çeşme” ibretlikve ders vericigüzel bir Anadolu hikâyesi. Miras bölüşümündeki aç gözlülükler,
hakkına rıza gösterememe hususları çok güzel işlenmiş.
“Korkuyu Yenmek” hikâyesindeköpek korkusu olan Halit’e bu korkuyu yenmesi
için patronunun oynadığı bir oyun mizahi bir dil ile anlatılmış.
“Mutluluğu İstemek”,
yirmi dört yıl önce karısını kaybeden ve yalnız yaşayan Murat’ın hazin
öyküsünün anlatıldığı küçük bir hikâye.
“Soruna Dokunmak”,
şehir hayatına ve kültürüne uyum sağlayamayan ama olaylara farklı pencerelerden
bakabilen bir memurun hikâyesi. Yörük asıllı olan bu kişi doğrularını kabul
ettiremeyince istifa edip Toroslardaki obasına dönüyor.
“Günah Öyle mi?”
kitaptaki en vurucu hikâyelerden birisi. Sevdiği adam tarafından ihanete
uğrayan bir annenin son günahı hikâye dramatik bir şekilde anlatılmış. Işık’ın
müzikle olan ilgisinin hikâyeye yansımasını burada görüyoruz.
“Dargınım” da
aynı düzlemde müzikal bir hikâye. Arabesk müziği iç karatıcı bulduğu için
sevmeyen Berber Fuat’ın işleri bozulunca bu şarkılarda anlatılan acıklı bir
sona duçar olması dramatik bir dil ile anlatılmış.
“Arıyorum” da
şarkıların, türkülerin eşliğinde insanın arayışının anlatıldığı güzel bir
hikâye.
“Yoksul” ise
ekonomik krizin altında ezilen insanlara “gül gibi geçinip gidiyorsunuz” diye
teselli okuyanlara karşı yazılmış protest bir hikâye.
Kitabın son hikâyesi “Seni
Düşünüyorum” ise aşk üzerine yazılmış ancak daha çok modern öyküyü
andırıyor.
“Yazmak benim için bir
şifa kaynağıdır. Yazmadığım zaman hasta oluyorum.” diyen Muhammed Işık’tan
yeni eserler bekliyoruz.