Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.16
Gram Altın
2972.99
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Kasım 2022

Bozuk Satıh

Bu yazımda değerli dostum Muhammed Işık’ın son kitabı olan Bozuk Satıh’ı sizlere tanıtmaya çalışacağım. Ancak kitaba geçmeden önce yazarımız Muhammed Işık’ı tanıtmak daha doğru olacaktır diye düşünüyorum.

Muhammed Işık 1986 yılında Ankara’nın Çamlıdere ilçesinde doğdu. Orta öğrenimini Ankara’da tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi ve daha sonra Medya ve İletişim’den mezun oldu.

Yazarlık hayatına “Siyaset ve Düşünce” isimli internet sitesinde köşe yazarı olarak başladı. Daha sonra Fikri Kadim, Mimoza Haber, nokta32, Akdeniz Haber ve Dik Gazete sitelerinde köşe yazılarını yayımladı. Yeni Şafak gazetesi Düşünce Günlüğü sayfasında da yazdı.

Halen Gerçek Tarih dergisinin yayın koordinatörlüğünü yürütmekte.

Sivil toplum çalışmalarına katkı sunmak amacıyla Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezinde (SASAM) Genel Sekreter olarak görev yapmakta.

Muhammed Işık, Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi.

Evli ve iki erkek çocuk babası olan yazar bu güne kadar; “Gönülden Dimağa (2019), Akıldan Kalbe Esintiler (2022),Türk Tipi Başkanlık Sistemi (2022), Bozuk Satıh (2022).” isimli kitaplarını yayınladı.

Bu girizgâhtan sonra gelelim kitabımıza. Bozuk Satıh, ilginç bir kitap ismi.

Muhammed Işık, “Gönülden Dimağa” kitabında gençlere yönelik olarak düşünce yazılarını, “Akıldan Kalbe Esintiler” de dini konular üzerine düşüncelerini yazdı. Üçüncü kitabı olan “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” kitabında güncel siyaset ve devlet yönetimine dair konuları işledi. Bu üç kitapta aslında deneme türüne ait iken “Bozuk Satıh” bir hikâye kitabıdır. KDY yayınlarından Ağustos ayında çıkan 104 sahifelik kitapta on dört hikâye bulunmakta.

Kitapta anlatılan hikâyeler günlük hayatımıza bir pencere açmış ve bazı anları mercek altına almış gibi.

“Sırat Köprüsü”nde cefakâr bir kadının iç dünyası onun ağzından anlatılmış. Hikâyede geçen bir cümleyi paylaşıyorum. “İnsanlar ağaçlar gibi toprağa yapışır ve topraktan beslenirler. Bir ağaç nasıl kurursa, insanlar da zamanla aynı kaderi paylaşırlar.”

“Gözlerim Kapanıyor” da kahramanımız Fikret üzerinden yine aile içi sorunlar işlenmiş.

“Kıdemli Cinnet” de psikoloji profesörü olan Muhsin üzerinden aile içi şiddet ironik bir şekilde anlatılmış.

“Buluş ve Kayboluş” da kendisini Hz. Musa’nın asası zanneden bir deli ile karşılaşan arayış içindeki bir kişinin ruh ahali hikâyeleştirilmiş. Buradaki “Asayı değil Musa’yı takip edin!” sözü vurucu bir sözdü.

“Hain Gözlerim” yine ruh burkuntularının işlendi bir hikâye. “Kendinden uzaklaşırsan bencilliğe yaklaşırsın.” sözü notlarımız arasında.

“Bozuk Satıh”da ise insanlığın içinde bulunduğu kötü gidiş, ön yargılar ironik bir şekilde bozuk bir satıhta yapılan araba yolculuğu ile anlatılmış. Hikâyenin sonunda “Satıh mı kötü, insanlar mı?” diye sorulmuş.

“Demircinin Çeşme” ibretlikve ders vericigüzel bir Anadolu hikâyesi. Miras bölüşümündeki aç gözlülükler, hakkına rıza gösterememe hususları çok güzel işlenmiş.

“Korkuyu Yenmek” hikâyesindeköpek korkusu olan Halit’e bu korkuyu yenmesi için patronunun oynadığı bir oyun mizahi bir dil ile anlatılmış.

“Mutluluğu İstemek”, yirmi dört yıl önce karısını kaybeden ve yalnız yaşayan Murat’ın hazin öyküsünün anlatıldığı küçük bir hikâye.

“Soruna Dokunmak”, şehir hayatına ve kültürüne uyum sağlayamayan ama olaylara farklı pencerelerden bakabilen bir memurun hikâyesi. Yörük asıllı olan bu kişi doğrularını kabul ettiremeyince istifa edip Toroslardaki obasına dönüyor.

“Günah Öyle mi?” kitaptaki en vurucu hikâyelerden birisi. Sevdiği adam tarafından ihanete uğrayan bir annenin son günahı hikâye dramatik bir şekilde anlatılmış. Işık’ın müzikle olan ilgisinin hikâyeye yansımasını burada görüyoruz.

“Dargınım” da aynı düzlemde müzikal bir hikâye. Arabesk müziği iç karatıcı bulduğu için sevmeyen Berber Fuat’ın işleri bozulunca bu şarkılarda anlatılan acıklı bir sona duçar olması dramatik bir dil ile anlatılmış.

“Arıyorum” da şarkıların, türkülerin eşliğinde insanın arayışının anlatıldığı güzel bir hikâye.

“Yoksul” ise ekonomik krizin altında ezilen insanlara “gül gibi geçinip gidiyorsunuz” diye teselli okuyanlara karşı yazılmış protest bir hikâye.

Kitabın son hikâyesi “Seni Düşünüyorum” ise aşk üzerine yazılmış ancak daha çok modern öyküyü andırıyor.

“Yazmak benim için bir şifa kaynağıdır. Yazmadığım zaman hasta oluyorum.” diyen Muhammed Işık’tan yeni eserler bekliyoruz.