Boşuna İslam düşmanı değiller!
Rusya'da 1999 yılında, bizdeki Diyanet İşleri Başkanı'na tekabül eden biri görevinden ayrıldı. O sıralar bizde "irtica avı" yaşandığından olay gündemimize girmedi bile. Rus ilahiyatçı ve aynı zamanda Rus Federasyonu Temsilciler Meclisi DUMA'da milletvekili olan Başpiskopos Viaçeslav Polosin Müslüman olmuştu.Adını Ali diye değiştirdi, Hac'ca gitti. Ortodoks ve Slav dünyasını derinden sarsan olayı örtmek için Patrikhane bin dereden su getirmişti.
***
Hacı Ali Polosin yüzlerce medya mensubunun önünde şöyle demişti:
"Kamuoyu huzurunda şahitlik ederim ki ben kitabu00ee dinlerin Hazreti İbrahim'den başlamak üzere tüm peygamberlerinin yüce geleneği olan hakiki imanın takipçisi olarak, tek doğru dine şahitlik ettim ve Ortodoks Kilisesi'nin ne papazı ne de müridiyim! Ben bir Müslüman'ımu2026"
***
Bunu hatırlamamın nedeni geçen hafta medyada yer alan "Papaz Müslüman oldu ülke karıştı" başlıklı bir haberdi. Bulgaristan'da 20 yıl kilisede görev yapan papaz Atanas Mihaylov, İslam'ı kabul edince ülkede kriz çıkmış. Vidin'de Ortodokslarla Müslümanların 2 asırdır yaptığı ortak aşure günü kutlamaları iptal edilmiş. Abdullah adını alarak İslam'ı seçtiğini ilan eden Mihaylov, "Bilgi ve hakikati arayan biriydim, bu arayış beni İslam dinini kabul etmeye götürdü" demiş. Hacı Ali Polosin'le aynı gerekçelerle "Hakikat arayışı" sonucu Mihaylov'un da İslam'ı seçtiği anlaşılıyor.
***
Üçüncü öyküyü de sonradan İslam'ı seçen İtalyan asıllı Kanadalı Yazar Mauro Mevlud Martino'nun son kitabı Lokman Hekim Sokağı'nı çıkarmasıyla öğrendim.
Martino, Müslüman olmasını kabullenemeyen eşinden boşanmış ve sekiz yıldır Türkiye'de yaşıyor. Üniversite yıllarında Budizm ve Hinduizm ile ilgilenen Martino, bu dinleri çekici bulmasına karşın, kendisinin İslam'ı değil İslam'ın kendisini bulduğunu söylüyor.
***
Medyanın yıllarca "milli" kaygılara sahip insanları da yanına çekerek oluşturduğu "Misyonerler hepimizi Hıristiyan edecek" algısı yalan!
Zaten Ergenekoncu ve ulusalcı yapılarla "milli" reflekse sahip insanların "misyoner düşmanlığı" paydasında buluşması enteresandı.
Sonradan, Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve yayınevi cinayetlerinde "derin" yapıların, bilinçsiz gençleri anti-misyoner propagandalarla nasıl tetikçi haline getirdiklerini de öğrendik.
***
Haçlı zihinselliğinin kalbi sayılan dünyanın, özellikle Avrupa'nın birçok ülkesinde Müslümanlık, nüfus bazında şu anda ikinci din! Anlayacağınız durum, korkulacak değil umutlanacak doneler barındırıyor.
Nüfus artışı göz önüne alındığında Avrupa'nın çoğu ülkesinde yakın gelecekte İslamiyet'in birinci din olacağı öngörülüyor.
Örneğin; Batı Avrupa'da yüzde 6'lık nüfus ile İslam, Hıristiyanlıktan sonra gelen ikinci din konumunda.
Fransa ve Almanya'da 4'er milyon, İngiltere'de 2 milyon, Hollanda'da 1 milyon, İspanya'da 800 bin civarında Müslüman yaşıyor. Avrupa'nın göbeğindeki Bosna ve Kosova'da 2'şer milyon Müslüman nüfus var.
***
Yazının girişinde bahsettiğim üç kısa öyküyü, "tüketim dini" karşısında mağlup ve mefluç olan 'gelişmiş' Batı ülkelerindeki demografik değişimle birlikte okumalıyız.
Haliyle neden her halükarda İslam dininin Batılı zihnin hedefinde olduğunu daha iyi kavrayabiliriz. Bugünlerde Batı'da hortlayan "İslamofobik" patolojinin o kadar da "yersiz" olmadığını anlamak zor olmasa gerek! İslam dininin yeryüzünde çağdaşı her ferde kendi manevi dinamikleriyle "etki" edebilmesi Batı'yı ürkütüyor.
Dolayısıyla Müslümanların Doğu'dan yükselen "sivil isyan"ından da, Batı'da kendini her geçen gün daha fazla "görünür" kılan varlığından da rahatsız oluyorlar.
Yeryüzünün pek çok noktasında, Avrupa'da, Amerika'da, Afrika'da İslam'ın sıcaklığına sığınan binlerce kardeşimize bu vesileyle bir kez daha gönülden selamlarımızı gönderiyoruz.