BORÇLANMAYA SINIRLAMA GELİYOR
Banka kredi kartları ve banka kartları kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Herkes cebinde en az iki kart taşımazsa kendini güvende hissetmiyor!
2013'ün ilk 9 ayında bu kartlarla 300 milyar lirayı aşan tutarda alışveriş yapmışız. Kişiler, vadesi gelen borçlarını ödeyebilecek gelire sahipse, borcunu borçla kapatmıyorsa,ne ala. Ama tersi durumda ocaklar sönüyor, aileler parçalanıyor. Son yıllarda bu tür müessif olaylara sıkça şahit oluyoruz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatmadığımız sürece daha da olacağız. Ki gidişat onu gösteriyor, hanehalkının borcu gelirinden fazla artıyor.
Merkez Bankası kayıtlarına göre hanehalkının borcu, harcanabilir gelirinin yarısına ulaştı. 3 yıl önce bu oran yüzde 40 civarındaydı. Bu yükseliş ekonomi yönetimini harekete geçirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun kredi kartlarında, gelirin 4 katına kadar koyacağı limitin ardından , Merkez Bankası'nın da kişilerin tüm borçlarına sınır getirecek bir düzenleme üzerinde çalıştığı bilgisi basına yansıdı. Bu düzenleme hayata geçirilirse,kişiler gelirinin belli bir oranından fazla borçlanamayacak.
Kişilerin altından kalkamayacakları bir borç yükünü sırtlanmalarını önleyecek sınırlamaların getirilmesi şüphesiz olumlu bir adımdır. Makro açıdan bakıldığında da , cari açığın kapatılmasına katkıda bulunacağı için faydalıdır.
Doğuracağı olumsuzluklara gelince; alışveriş hız keseceğinden zaten küresel şartların etkisiyle zar zor dönen ekonominin çarkları daha da yavaşlayabilir. İlaveten vergi gelirlerinin düşme riski de mevcut. Bu tehlike vergi sistemimizin çarpıklığından kaynaklanıyor. Vergi gelirlerinin yüzde 70'i , Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi gibi harcamalar üzerinden alınan vergilerden elde ediliyor. Vatandaş harcamasını kısınca vergi gelirleri de ona paralel olarak azalıyor. Vergiden söz açılmışken bir hususu da vurgulayalım. Alışverişlerde kart kullanımı, kayıt dışılıkla mücadelede etkili bir araç. Ekonomimizin iflah olmaz hastalıklarından biri de, kayıt dışılık. Kamu otoritesinin bilgisi dışında cereyan eden ekonomik faaliyetlere deniyor. Vergi, sigorta primi, harç vs. ödenmiyor. Hem devlet gelir kaybına uğruyor hem de haksız rekabete sebep oluyor. Kayıt dışılığın hacmi çok büyük. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın istatistikleri bunu gözler önüne seriyor. Ticaret erbabı ile doktor, avukat gibi serbest meslek erbabı kişiler, aylık gelirlerini 400 lira ila bin 500 lira arasında beyan etmişler, haliyle sembolik bir vergi ödemişler. Kimse de '' siz bu parayla nasıl geçindiniz?'' diye sormayı akıl edememiş! Yıllardır da sorulmadığından devletin yoksun kaldığı gelir kaybını hesaplamaya gücümüz de vaktimiz de yetmez. Geçelim. Yalnız geçmeden önce ,bununla bağlantılı olarak bir merakımı sizlerle paylaşmak istiyorum.Eğer kredi kartlarına, gelire bağlı olarak bir sınırlama gelirse, asgari ücretin altında kazanç beyan eden bu 1 milyon 800 bin kişi, kredi kartı talebinde bulunurken müracaat formunun gelir hanesine acaba ne yazacak ?
Konu çok dağıldı. Şöyle toparlarsak; ekonomiye sekte vurmayacak şekilde borçlanmaya sınırlama getirilmesi doğru bir yaklaşımdır, diyoruz. Keşke kişiler harcamalarını, gelirlerine göre kendileri ayarlayabilseler de böyle düzenlemelere lüzum duyulmasa. Açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan, dolayısıyla zaruri ihtiyaçlarını ancak borçlanarak karşılayabilen milyonlar için bu dileğimizin bir anlam ifade etmediğini biliyoruz.