Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ağustos 2020

Borç vermek

İslam dininde borçlu olan kimselere çok ağır şartlar getirilmiştir. İktisadın sağlıklı olması için alacaklı ve borçlu arasındaki ilişkilerin çok sağlam olması gerekir.

Günümüzde karşılıksız çek ve senetlerle dolaşıp hukuken hiçbir şey elde edemeyenlerin sayısı hayli kabarıktır. Gerek hukuk mahkemelerine açılmış davalar ve gerekse icra dairelerinde üst üste biriken ve tahsil edilemeyen borçlarla ilgili yüzbinlercedosya , bu işin vahametini ortaya koymaktadır.. Günümüzde iktisadi hayat büyük ölçüde çek ve senet üzerinden yürümektedir. Bu alanın asla ve asla boş bırakılmaması ve hükumetin bu konuda ciddi tedbirler alması mutlaka gereklidir.

Çek ve senet asla ve asla bir kağıt parçası olmamalıdır. Çeki veren bankalar da sorumlu tutulmalıdır, Karşılığı olmayan her çek için sadece 2225 liradan bankalar sorumludur.Bankalar çek verirken zaten bunun tahsilatını yapmaktadırlar. Yeni çek alandan ise on katı tahsil edilmektedir.

Aslında Çek karşılığı olan para demektir. Verilen çek miktarı kadar bankada çek sahibinin parası olmalı ve bloke edilmelidir. Böylece alacaklının hakkı korunmuş olsun. Çeki veren banka ve çeki veren şahıs sorumlu değilse peki bu işten kim sorumludur? Yürürlükte olan kanunlar bankaların lehinedir. Hukuk ortada bırakılamaz. Ortada bir suçvarsa, suçlu da olmalıdır.

Hatta öyle hadiseler cereyan ediyor ki akıl tarifinden acizdir. Bazı art niyetliler şirket kurabilir, bir müddet sonradaiflas bayrağını çeker, arkadan yüzlerce karşılıksız verdikleri çek ve senetlerle alacaklıları perişan eder ve belki de bir çok yuvanın dağılmasına sebebiyet verirler. Hak hukuk tanımayan bazı vahşi insanlar aramızda itibarlı ve şerefli bir insan gibi yaşamaya devam ederler.

Bundan evvel karşılıksız çek vermek suçtu ve hapis cezası vardı. Bu kanun kaldırıldı. Şimdi karşılıksız çek verenleriçin karşılığında bir gün bile hapis cezası yoktur ve hiçbir caydırıcılığı kalmamıştır. Bu uygulama ile dolandırıcılığın önü açılmış ve adeta serbest hale gelmiştir.

İnsanoğlu hem adil hem de zalim olabilir. Zalime fırsat vermek büyük bir vebaldir.

Bir insan kendi gelirinden fazla borç almamalıdır. Ödeyebileceği kadar borçlanabilir. Çünkü iş düzenli gitmese ödemede sıkıntı başlar. Böyle bir durumda hem borçlunun hem de alacaklının huzuru kaçar.

İslam’a göre borçlu adeta esir gibidir. Bir yerden başka bir yere gideceği zaman alacaklının rızasını almak zorundadır.

Hz. Peygamber (a.s.m.) döneminde .biri vefat ettiği zaman hemen cenaze namazı kılınmamıştır. Eğer ölen borçlu ise, varisleri veya başkaları tarafından borcu ödendikten sonra cenaze namazı kılınmıştır.

Bu uygulama ile insanlar arasındaki alacak verecek meselesinin ne kadar önemli olduğu ve hassasiyet gösterilmesi için muhteşem bir örnektir.

Hatırlayanlar vardır. Bir cenazede adamın biri mevtadan alacağı olduğunu söylediği için adeta linç edilecekti. Çünkü; cehaletin sınırı yoktur

Şayet bir borçlu işlerinin bozulmasından dolay samimi bir şekilde borcunu ödeyemez hale gelirse, borçluya mühlet verin yine ödeyemezse , Allah alacaklının mükafatını ahirette vereceğini bildirmiştir.

Allah kul hakkıyla yanıma gelmeyin diye buyurması , herhalde boşuna değildir.Aslında kul hakkının hukuk dairesi çok geniştir. Acizane günümüzde alacak verecek meselesini kısaca arz etmeye çalıştım.

A.Kadir İkbal