Bombalananlar bizim yakınlarımız olsaydı...
Değerli okurlarım, Filistin Topraklarında, katil siyonistlerin uyguladığı vahşet ve soykırım hız kesmeden devam ediyor.
Öyle ki, zalimlerin uçak ve askerleri, çoluk çocuk, yaşlı genç demeden masumların üzerine ölüm kusuyor.
İşin acı tarafı, Filistin Topraklarında yapılan vahşetin, modern dünyanın gözü önünde cereyan etmesidir.
Ara sıra insanlık vicdanının, farklı farklı şekillerde kıpırdanmaya çalıştığına şahit oluyoruz. Lakin bu kıpırdanmalar, vahşeti durdurmaya yetmiyor.
Yetmiyor anam babam... Yetmiyor... Çünkü zalim siyonist zihniyet, bütün köşe başlarını tutmuş durumda...
Empatiye davet...
Efendim 7 Ekimden bu yana, atılan tonlarca bomba sonucu, öyle hayatlar, öyle hayatlar söndü ki; her birinin bizim hayatlarımızdan bir farkı yok...
Allah korusun... Şu anda bombalananlar bizim yakınlarımız olsaydı; ne hissederdik? Çılgın olup deliye dönerdik değil mi?
Mesela can paremizin vücudunu, kömüre döndüreni bir ele geçirsek, etlerini lime lime etmez miydik? Ya yaşlı anne babamız ile küçük kardeşimize zulüm yapanlara neler yapardık?
İnanın Filistinli Mazlumlar, sizin hissettiklerinizin aynısını hissediyorlar. Kaldı ki, onlarda yıllardır uğradıkları zulümden dolayı bilenmişlik de var.
Yukarıda 7 Ekim'den bu yana çok hayatlar söndü dedim. Sönen hayatların içinde empati yapılacak sayısız misal var. Yeter ki yürekler empati yapmaya hazır olsun.
Ha şu hiç unutulmasın: An itibariyle, Filistin Topraklarında yaşanan trajedi, bir savaş filminin çekimleri değildir.