Bolu Belediye Başkanı’ndan ders!..
Bolu Belediye Başkanı, “Ben başkan olduğum sürece Suriyelilere bir tek kuruş yardım yapılmayacaktır” demiş. Bir de vurgusu var. Türk halkının vergilerinden oluşan bütçeden bahsediyor. Bolu’dan alınan vergi, Bolu iline yetiyormuş gibi konuşmuş. Bolu tek başına bir ülke sanki. Şaşırmadım, kendine yakışanı yapmış.
Seçimlerin ardından herkes nasihatçi kesildi. Seçim öncesinde de bazıları AK Parti’ye ders vermekten bahsediyorlardı. Çok oldular, biraz ders verelim de akılları başlarına gelsin, diyenler vardı. Şımardılar, kibir içindeler, kimseyi dinlemiyorlar, hep Erdoğan’ın karizmasıyla kazanıp, yan gelip yatanlar partiye sızdı… Bu laflar uzayıp gidiyordu. Sandıklar açıldıktan sonra bazı yerlerde kayıplar başlayınca hemen lafını döndürenler de bu kişilerdi. Bu sefer de teşkilatlar çalışmadı, yanlış adaylar vardı gibi sözlerle partiyi çok düşünen tipler oldular bunlar.
Tüm eleştirilere kulak tıkayıp, bırakın eleştiriyi, samimi bir şekilde yol göstermek, uyarıda bulunmak isteyenler bile dinlendi mi derseniz, hayır derim. Burasını da söylemeden geçmeyelim. Ancak mevzu başka.
Cumhur İttifakı adayları Adana, Aydın, Mersin, İzmir, Ankara ve durumu karışık olan İstanbul’da istediklerini bulamayınca eleştiri okları acımasızca gelmeye başladı. AK Parti’ye, güya ders vermek isteyenler şimdi ders vermiş olmanın huzuru ile kahvelerini yudumluyordu. Mazbatasını alır almaz fabrika ayarlarına dönen başkanlardan akıl almaz açıklamalar duymaya başladık. İşte onlardan biri Bolu Belediye Başkanı sosyal medya hesabından (imla ve noktalamasına dokunmadan aktarıyorum) aynen şöyle dedi: “Tekrarlıyorum... Ben Başkan olduğum sürece,Yatağa aç giren vatandaşlarımız var iken, Bolu da Türk Halkının vergilerinden oluşan bütçemizden, SURİYELİLERE bir tek kuruş yardım yapılmayacaktır.”
Evet, beklenen dersi Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan vermiş oldu. Şimdi ders verenler rahat uyusun, yatağa da karınları daha tok girsin. Suriyelilerin mağduriyeti üzerinden siyaset yapmak ahlaksızlıktır. Onların namusu, güvenliği bize emanettir. Varsa yanlış yapan Suriyeli, onların da cezası kanunlara göre verilmelidir. Hükümetin Suriye politikasını eleştirmek de ayrı bir şeydir.
Türkiye; insanları ülkesine, etnik yapısına, dinine ve diline göre ayıran bir ülke değildir. Türkiye, Türkiye haritasına sığan ve sıkıştırılan bir ülke değildir, olmayacaktır da. Bizim coğrafyadan anladığımız gönlümüzün düştüğü, insanımızın yeryüzü sofrasında ekmeğini bölüştüğü, kalpten kalbe görüştüğü uçsuz bucaksız bir haritadır. Bu haritanın sınırını ne İngiliz çizmiştir ne de başka bir güç.
Gelelim AK Parti’ye ders verenlere. Dersi sizden önce CHP’li bir başkan verdi, rahat olun! Şimdi dağılabilirsiniz. Gerçi sizler yine başköşelerdesinizdir.
Siyaseti menfaat üzerine kuranların kaybetmediği bir siyasî mecramız var. Acı ama bazı hakikatleri de söylemeden geçmek vicdanımızı yaralar. Bugün bunları söylemezsek, yarın geç kalınmış olabilir. Dün dinlenmedi, bari bundan sonra dinlenir. Ders vermek isteyenlerin veya hırslarıyla hareket edenlerin sürüklediği bu ortamda mizanı ve muvazenesi olanlarla istişare edilmelidir. İktidar olmak ile haklı olmak ayrı şeylerdir. Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir uygulama olmalıdır. Görüldüğü gibi sandıktan ne çıkacağını bazen bilemiyorsunuz.
Siyaseten düşünürseniz Bolu’dan gelen ses, yarınki seçimlerde size yarar sağlar. Böyle faşist bir sese, duyarlı Bolu halkı prim vermez, vermemelidir de. Siyaset böyle işte, bir anda her şey tersine dönebiliyor. Ders vermek isteyenler Bolu’ya gitsin, öğreneceğiniz çok ders var.