Bölgesel savaşa doğru
İsmail Haniye İran’ın başkenti Tahran’da bir suikast neticesinde şehit edildi. Bilindiği gibi Haniye İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın kutlama törenlerine katılmak için Tahran’daydı. Eş zamanlı olarak Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Hizbullah’ın en yüksek rütbeli komutanlarından Fuad Şükrü’ye suikast yapıldı.
Her iki cinayetin faili sadece İsrail görünse de ABD’nin de bilgisi ve onayı olmadan İsrail tek başına buna cesaret edemezdi. Filistin’de canlı yayında soykırım işleyen eli kanlı bir katili Kongrelerinde konuşma yaptıran Amerika, bu tavrıyla İsrail’in suç ortağı olduğunu itiraf etmiş oldu.
Çünkü Amerika’nın akıl almaz bu tutumundan cesaret alan Netanyahu, İsrail’e döner dönmez bu cinayetleri işledi. 7 Ekim’den bu yana hem içerde hem dışarda rezil olan Netanyahu, bu savaşı bölgeye yaymaktan başka bir şey düşünemediği anlaşılıyor.
Netanyahu, işlediği bu cinayetlerle üç amaca hizmet ettiği anlaşılıyor. Birincisi, Netanyahu ve çetesi, bölgede hiçbir zaman barışın sağlanmasını istemiyor. İkincisi, çatışmayı daha da geniş bir bölgesel ölçeğe yaymak istiyor. Üçüncü olarak da Filistin devletini kurma motivasyonunu kırmak istiyor.
Dikkat ederseniz Pekin’de Filistinli gruplar arasında ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda varılan anlaşmadan hemen sonra İsmail Haniye şehit edildi. Çünkü İsmail Haniye, Filistin’de ulusal birliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayabilirdi.
Altı çizilmesi gereken bir başka husus: Netanyahu, bölgede savaşı genişletip zamana yaydıkça iktidarının ömrünü uzatmaktadır. Gazze’de neredeyse bir yıl geçmesine rağmen Netanyahu ve çetesi, hiçbir amacına ulaşamadı. Bu nedenle savaşın büyümesi ve hatta bölgeye yayılma ihtimali yüksek görünüyor.
Netanyahu ve ortaklarının bu kadar rahat bir şekilde bölgede hareket etme imkânı bulmasının iki temel nedeni var. Bunlardan birincisi, halkı Müslüman ülkelerin İsrail konusunda ortak hareket etmemeleridir. İkincisi, Çin ve Rusya İsrail’in Filistin’de işlediği vahşeti sadece uzaktan izliyor.
Çünkü her iki ülkenin de öncellikleri farklıdır. Örneğin, Çin için Pasifik Okyanusun güvenliğini korumak daha öncelikli bir konudur. Rusya’nın en öncellikli konusu Ukrayna konusudur. Elbette ‘’Ortadoğu’’ coğrafyasının öneminin farkındalar ancak Filistin’i yakan ateşi uzaktan izlemeyi tercih ediyorlar. Çünkü kendileri için yeni bir cephenin açılmasını pek istemiyorlar.
İran, şimdiye kadar üst düzey komutanlarına yapılan saldırıların hiçbirine caydırıcı cevap vermedi. Her saldırı sonrasında, ‘’intikamını alacağız’’ veya ‘’İsrail bunun bedelini ağır ödeyecek’’ gibi içi boş palavraların dışında hiçbir şey yapmadı. Hâl böyle olunca İran devamlı psikolojik olarak kaybetti. Düşünün ki misafir ettiği bir lideri koruyamadı. Böylece savaşı tüm bölgeye yaymak isteyen İsrail’in önü açılmış oldu.
Meseleye Türkiye açısından bakarsak: Teorik olarak NATO üyesiyiz ama pratikte sözde ortağımız ABD PKK’ya destek vermeye devam ediyor. Dedeağaç’tan Doğu Akdeniz’e uzanan büyük bir kuşatmanın altındayız. Her ne kadar hedefte şimdilik İran olsa da nihai hedefte Türkiye olacaktır. Her zaman vurguladığımız gibi, mesele ciddi ve derindir!