Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
03 Aralık 2019

Böl, Parçala ve Yok Et!

“Böl, parçala ve yok et” neydi ki? Ekmeği mi böler, taşı mı parçalar? Neyi ya da kimi yok eder?

Bölmek için bir bütüne, bütünü yok etmek için de parçalamaya ihtiyaç vardır. Bölmek için olmazsa olmaz şart bir bütünün varlığıdır.

Bir zamanlar Çin, bir bütün olan Türk’ü mağlup etmek için “Böl, parçala ve yok et” oyununu icat eder. Bu oyunda olağanüstü mahirdir. Cephe savaşında başaramadığını bu hilesiyle kolayca yapmak ister. Senelerce Çin Seddi dâhil birçok tedbir alan Çin, yeni hilesi ile Türk olanı çarçabuk bölmüş, parçalamış en sonunda Türk devletini yok etmiştir.

“Böl, parçala ve yok et” sadece Türk olanla sadece Çin devleti ile mi alakalıdır? Elbette değildir.

Tarih, onlarca bölen onlarca bölünen millet ile devlet ile doludur. İlerleyen yıllarda birçok millet ve devletin bölünmek istendiği de aşikârdır.

Peki, hiç düşündünüz mü? İlk bölücüler kimdir?

İblis; Kâinatın, Kabil ise dünyanın ilk bölücüsüdür.

İblis ve Kabil, birlikte olmak yerine tek olmayı ben olmayı seçmiştir. Bir ben, bütün birliği bozmuştur. Bir ben ile başlayan insanlık tarihi, bu geleneği hiç bozmamış günümüze kadar taşımıştır. Kıyamete kadar da taşıyacağı pek açıktır. Birlikteliğin asıl düşmanı, tek düşmanı, en zorlu düşmanı, ben: Terbiye edilmemiş Nefs.

“Böl, parçala ve yok et” İblisin, Kabilin yoludur. Bölmek, parçalamak ve yok etmek çok zaman alır. Ancak kolay yoldur. Suyun yokuş aşağı akması gibi akar gider. Sonunda da deler geçer.

Dini İslam’mış sana ne? Teni beyazmış kime ne? Mikrobun bölmek, parçalamak için saldırdığına bölücü niçin saldırmasın? Ateistmiş, deistmiş, Nasrani’ymiş… El âleme ne? Mikrobun yok etmek için ayırt etmediğini bölücü niçin ayırt etsin?

“Böl, parçala ve yok et” aynıyla mikrop hilesidir. Bölücü, bir mikrop gibi düşünür, mikrop gibi yaşar. Mikrop nasıl zayıf vücuda saldırırsa bölücü de gönüllere, zihinlere, kalplere saldırır. İnsana ve millete gerek olan aklı zayıflatır ve yok eder. Aklı baştan kovan bölücü, her saç telini sahte akıl yapar.

Akıl olmayınca nefs hakimdir. Yani duygular. Bölücü, en çok da duygulara saldırmayı sever. İnsanın sevdiği; sevmediği, saygı duyduğu; nefret ettiği, görmek bile istemediği; en sevdiği haline gelir.

İşte o mikrop, işte o bölücü… Sana, bana, ona… biz olanı değil, ben olanı sevdirir. Allah adildir, insanların hepsi eşit yaratılmış değil sadece ben dedirtir. Benden olan.. benim ırkım.. grubum.. ideolojim arî ve üstündür iddiasını, en büyük inanç haline getirir. Benden gayrısı ötekidir, diğeridir iddiasını, her zaman en büyük inancın yanı başına yoldaş diye oturtur.

İşte o mikrop, işte o bölücü… İnsanın aklını, fikrini ve zihnini onlarca, binlerce parçaya böler. İşte o mikrop.. o düşman.. insanı böler. İnsan bölününce, millet parçalanır. Parçalanınca millet, devlet yok olur. Devlet elden gidince artık bir ülkeniz de kalmamıştır.

Gidilecek yeriniz, sırt dayayacak milletiniz, çatı olan devletiniz kalmaz. Belki de elde kalan insanla yeni bir vatana sahip olup, yeniden millet olabilmek için onlarca yıl beklemek mecburiyetinizdir.

Niyetiniz büyüktür: Yarensiz yola, Candaş’sız dağa, cemaatsiz namaza durmayalım.

Hedefiniz ise daha büyüktür: Tek kalmayalım, ayrık olmayalım, bir olalım.

Öyleyse “Ya Birlik Ya Cehennem”