Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2965.52
BIST 100
9854.14
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2014

Boko Haram, Batı'nın yeni maşası mı?

Yerel dilde, Batı öğretisi günahtır, anlamına gelen Boko Haram adlı örgüt aslında yeni kurulmuş değil. Terör faaliyetleri de kız kaçırma eylemleri de bir anda başlamadı. 300 kız çocuğunu kaçırarak satacağını açıklamasından sonra dünyanın gözü bir anda Boko Haram'a çevrildi. Dünya kamuoyunda kaçırılan kızların kurtarılması için kampanyalar başlatıldığı gibi ABD de güvenlik güçlerinin Nijerya'ya konuşlandırılması iznini aldı.

Boko Haram, ülkede 2009 yılından bu yana varlık gösteren kanlı bir örgüt. Sözde, şeriat getirme amacında olan örgüt, kuruluşundan bu yana on bin kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor. Kundaklama eylemlerinin ülkeye verdiği zarar ise milyon dolarlarla ifade ediliyor. Örgütün saldırıları sadece kiliselere ve nüfusun %40'ını oluşturan Hıristiyanlara yönelik değil. Terör eylemlerinde ülkenin yarısını oluşturan Müslümanlar da hedef alıyor. Örneğin örgütün son kurbanları arasında Boko Haram'ı eleştiren İslam alimi Şeyh Muhammed Elbani bulunuyor.

Örgütün 300 genç kızı kaçırmasının ardında sadece Batı dünyasında infial yaşanmadı. İslam dünyasından gelen sert tepkiler geldi. Dünya Müslüman u00c2limleri Birliği ve ABD'deki Müslüman sivil toplum kuruluşları temsilcileri de açıklama yaparak Boko Haram örgütünün eylemini kınadı, bunun İslam ile ilgisi olmadığını deklare etti.

Söz konusu terör örgütünün aslında İslam ile alakası olmadığı aşikar. Ancak 2009'dan bu yana terör eylemleri içerisinde olan ve ABD tarafından 2012'de terör örgütü kapsamına alınan Boko Haram adının/eylemlerinin neden şimdi gündeme geldiği konusu tartışmalı. ABD ordusu Afrika komutanlarından General Carter Ham'a göre Boko Haram, El Kaide ve Somali'deki El Şebab adlı İslami terör örgütüyle (!) de işbirliği içinde. Hal böyleyken başta Batı dünyasının, ABD'nin bu güne kadar sessiz kalması, örgüte karşı ciddi bir yaptırım uygulamaması ilginç! Üstelik ABD'nin Boko Haram'ı terör örgütü listesine dahil etmesinde kamuoyu baskınının etken olması da ayrı bir soru işareti.

Son kız kaçırma eylemleriyle ABD güvenlik güçlerinin ülkeye girişinin sağlanması ise ABD ve örgüt arasında bağlantı kurmaya çalışanların tezlerini güçlendiren önemli bir unsur oldu. Nijerya Devletinin verdiği bu izin, ülke içindeki kimi aktivist ve düşünürler tarafından da tepkiyle karşılandı. Bu konuda Nijerya'da iki farklı kanaat oluşmuş durumda. Bir grup; örgütün eylemlerinin dış devletleri de ilgilendirdiği, basit terör eylemi olmadığı, ABD'nin müdahalesinin gerekli olduğunu savunuyor. Diğer kesim ise bunun emperyalizmin ülkeye girmesi için planlanmış bir oyun olduğunu iddia ediyor ve karara tepki gösteriyor.

ABD'nin Nijerya'ya konuşlanmasına karşı çıkan isimlerden biri olan aktivist Abiodun Aremu, ülkenin kuzeydoğusundaki krizin Washington ile bağlantısını gösteren bazı istihbarat raporları bulunduğunu söylüyor. Ona göre ABD askerlerinin Nijerya'ya girmesi ülkelerinin pusudaki emperyalistlere peşinen satılması anlamına geliyor. Aremu, konuşlandırmanın tamamen ABD'nin çıkarlarıyla ilgili olduğunu savunurken " Boko Haram onların bebeği. Arkasında kendileri var!" diyor.

Üstelik bu yöndeki iddialar sadece Nijeryalılar tarafından dile getirilmiyor. Wikileaks belgeleri ve istihbarat raporlarına göre Nijerya'nın geleceği 2000'lerde belirlendi. ABD'nin 2005 yılındaki raporunda ülkenin önce Pakistanlaşacağı, 2015 yılında da dış müdahaleye uygun olacak şekilde istikrarsızlaştıracağı öngörülmüş. Yine Wikileaks, Boko Haram'ın saldırılarını artırması için Cezayir merkezli CIA'nin 2011'de bazı kesimlerle 250 bin dolarlık uzun vadeli işbirliği anlaşması imzaladığı iddiasında. CIA'nin, Boko Haram'ın bir saldırısını iki ay önceden tahmin ettiği 2009 yılına ait bir belgede görülüyor.

Görünen o ki Boko Haram, El Kaide ilişkisi/ittifakı ne kadar doğru, Boko Haram'ı ABD emperyalist amaçlarına kamuflaj sağlamak için mi kurdu gibi iddialar giderek artacak. ABD'nin bu konuda çok da temiz olmayan sicili, mevzu bahis söylenceleri destekleyen unsurlar olarak iddia sahiplerine güç verecek.

Ayrıca bu tekniğin Batının/ABD'nin postmodern Haçlı zihniyetine paralel geliştirdiği politikalara uygun düştüğü de ortada. ABD halkının bile başka ülkelerin iç işlerine karışmaya karşı çıktığı, onaylamadıkları göz önüne alınırsa böylesi politikalarla başta kendi halkları olmak üzere dünya kamuoyunu İslami terör örgütü gibi suni kavramlarla, İslamfobiadan beslenmiş argümanlarla ikna etmeye çalışmak gayet akıllıca. Üstelik bunun, ABD ve Batının İslam ülkelerine yönelik politikaları olduğunu düşünürsek Boko Haram ile ilgili iddialar hiç de yabana atılır değil.

2012 verilerine göre Afrika'nın en büyük petrol üreticisi ve dünyanın en çok sıvı doğalgaz ihraç eden dördüncü ülkesi olan, kanıtlanmış petrol rezervi ile Libya'dan sonra Afrika'nın en çok rezerve sahip ikinci ülke Nijerya'nın kendi kaderine terk edilmeyeceği belli. Petrolünün yüzde 29'unu Avrupa ülkelerine, yüzde 18'ini ABD'ye satan Nijerya'nın dünyanın en büyük 25. doğalgaz üreticisi olduğunu düşününce hiçbir iddia bize sürpriz gelmiyor. İşte şimdi yüksek sesle konuşulanlara göre ABD, bu şekilde hem Afrika'nın yükselen ülkesi Nijerya'yı saf dışı bırakmayı hem de bölgeyi ve bölge petrolünü kontrol etmeyi amaçlıyor. İslam dünyası, üzerlerine yapıştırılmaya çalışılan terörist vb yaftaları ret etmekle meşgul olduklarından duruma çok da müdahil olamayacaklar belli ki!