Boğaz Köprüsü'nden Kanal İstanbul'a
Son yarım asırda ülkemizden yaşanmış olayların bir kısmının canlı şahidiyim. Devletini ve milletini seven bir vatandaş olarak yetişmeme katkı sağlayan aile büyüklerime bu hassasiyetleri için kalbi teşekkürlerimi sunuyor, dünyasını değiştirenlere de Rabbim rahmeti ile muamele eylesin diyorum.
Değerli okurlarım ve özellikle de genç kardeşlerim, bugün
yaşadığımız her bir durumun yakın geçmişimizle olan ilgisine lakayt kalarak
günü yorumlarsak büyük bir yanılgı içine düşebiliriz.
Son günlerde yeniden gündem olan kanal İstanbul için
vatandaşın kafasını karıştıran kirli bilgilerin daha beterinin yakın geçmişten
yaşandığını hatırlamakta ve hatırlatmakta yarar görüyorum.
Bugün adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan köprünün yapımına
1970 yılında başlanmış ve açılışı Cumhuriyetimizin 50. yılına yetiştirilmiş. Üç
yıllık süreç içerisinde yazılanlara çizilenlere ve dedikodu kazanında
fokurdatılanlara merak edip baktığınızda görecekleriniz bugün Kanal İstanbul’a
karşı çıkanlarınkinden zerre kadar farklı değil.
İstemezükcü güruhun zerre kadar aklı olsa, o yıllarda
köprüye karşı çıkan dedelerinin düştüğü hataya düşmez. Aynı çukura ikinci kez
düşmeyen eşekten ibret alır diyeceğim ama perşembenin gelişini işaret eden
çarşamba gibi yapılan açıklamalardan da böyle bir niyetin olmadığı ve
olmayacağı anlaşılıyor.
Ne acı değil mi?
Son yıllarda devletimiz nerede ise her alanda eskisinden
farklı olduğunu tüm dünyaya anlatmaya gayret edip başına örülmek istenen
çorapları paramparça ederken, birde içerdekilerle uğraşarak maddi manevi güç
kaybına uğruyor.
Yerli yabancı her türlü engellemelere rağmen kervan yürüyor.
Kanal İstanbul’un altı köprüsünden birinin temelini bugün
Cumhurbaşkanımız atıyor.
İnşallah ihalesi yapılarak yerli işbirlikçiler ve onların
ağababalarının tüm engelleme çabalarına rağmen Kanal İstanbul’un da temeli bu
sene içerisinde atılır ve 5 yıl sonra tıpkı İstanbul havaalanı, kuzey Marmara
ve İstanbul- İzmir otoyolu gibi açılışı yapılarak milletin istifadesine
sunulur.
Malum zihniyetin aktörleri ve onların trol ve piyonları da
utanmadan sıkılmadan bugün yaptıkları gibi bu hizmetten öncelikli olarak
yararlanmanın gayreti içerisinde olacaklarına adım gibi eminim.
Marmaray’ı kullanmam, Avrasya tünelinden geçmem diyenlerin
dedeleri de aynı şeyi söylemiş Boğaziçi Köprüsü’nden geçmem demişlerdi demesine
de, en çok onların kullandığı da bugün saklanamaz bir gerçek.
Bu güruhun inadım inatçı kesiminin ülkemiz adına her hayırlı
işe bodoslama dalmasını filin züccaciye dükkanına girmesine benzetiyorum.
Yakın geçmişte züccaciye dükkanına dalanların yediği
herzeler sayılmayacak kadar çok.
Gezi zekalıdan kaz kafalıya, bidon kafadan psikopat ve
sosyopatların hezeyanlarından medet ummalara kadar say sayabildiğin kadar.
Yalanın dolanın bini bir para.
İnanmak için can atan kerizler olduğu sürece bu garabet
böyle devam eder.
Birkaç gündür bir meslektaşımın sosyal medyada İzmir’in ne
hale getirildiği ile ilgili bir videosu dolaşıyor.
İstanbul’da yaşayan bizlerin durumu da pek farklı değil.
Yeşilin giderek kaybolduğunu aklı ile görenler hemen fark ediyor.
Sade yeşil mi?
Elbette hayır.
Trafik için de aynı durum.
Daha iyiyiz demek için aklı çevirim dışına almak gerek.
Dün başkanın icraat diye saydığı incir çekirdeğini doldurmaz
üç beş şey dışında ne var Allah aşkına?
Mesele zihniyet.
Gerisi lafı gürzaf
Nerede ise tüm şerlere evet,
Tüm hayırlı işlere ise hayır.
Malum zihniyetin sözcülüğünü yapanlardan üst üste gelen
açıklamaları izledikçe içim cız ediyor. Ağızdan çıkanları kulaklar duysa böyle
garabetler yaşanmaz.
Kafa böyle çalışıyorsa denecek tek söz kalıyor.
Rabbim tüm şerlilerin şerrinden bu aziz milleti korusun.
AMİN.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.